“Eee?”

“Yemek yedikleri restoranda seni bir adamla gördüğünü söyledi. Adam yanağından makas alıyormuş filan, kafası karışmış.”

Kan bir anda Zeynep’in tepesine sıçradı. Kızaran yüzüyle

“Valla, Bak! Ben o Oktay’ın var ya…”

“Sinirlenme mi mujer!”

“Ne demek sinirlenme ya? Kafası karışmış öyle mi? Ulan ben var ya…”

“Zeynep…”

“Sen, sen de ona inandın…” 

“İnanmadım. Mutlaka geçerli bir açıklaması olduğundan emindim!”

“Kerem, sen benden şüphe mi ettin?”

“Şüphe etmedim! Bağırıp durmayı bir kes de dinle!”

Zeynep, öfkeyle küvetin içinde ayağa fırladı. Yüzü öfkeden kıpkırmızı olmuş, hırsından nefes alıp verişi hızlanmıştı. Küvetten çıkmak için adım attığı sırada, Kerem bacağından çekip onu kucağına oturtuverdi. Zeynep, “Bırak beni!” diye bağırınca ani bir hareketle dudaklarını dudaklarına yapıştırdı. Zeynep, hırsla onun alt dudağını ısırıp kendini kurtardı ama kalkmaya davranmadı. Gözleri öfkeden çakmak çakmak olmuştu. Kerem, alt dudağını ovuşturarak

“Hatırlat da bir daha sinirliyken öpmeyeyim seni!”

“Sen, sen bunu nasıl düşünürsün ya!”

“Zeynep, bir dinle!”

“Ne dinleyeceğim be!”

Kerem, onun omzunu kuvvetle sıktı. Hâlâ hassas olan yere uygulanan bu baskı Zeynep’in canını fena yakmıştı. “Ahhh!” diye çığlık attı. Kerem

“Senden şüphe filan etmedim. Hoşuma gitmedi, kabul ediyorum. Kimin nesi olduğunu anlamadığım bir adamla yaşanan bir manzara anlatıldı bana! Sen olsan ne yapardın?”

“Sorardım!”

“Sordum zaten! Sordum ve sen de anlattın!”

“Sormadın!”

“Hayır, günün nasıl geçti dedim; sen de hiçbir şey saklamadan anlattın!”

“Ne saklayacağım be!”

“İşte onu diyorum ben de… Eğer saklayacak bir şeyin olsa ben sorduğumda Harun’dan söz etmezdin. Konuyu geçiştirirdin. Benim zorlamam ve ağzından laf almaya çalışmam gerekirdi. Oysa sen, olup biteni ben kurcalamadan anlattın zaten!”

Zeynep, durup düşününce Kerem’in haklı olduğunu fark etti. Kendisi de olsa aynı şeyi yapardı. Burada kızılacak adam Kerem değildi. Yine de son bir atakla

“Sınava soktun beni yani?”

“Sen olsan sokmaz mıydın?”

Yine sustu Zeynep! Haklıydı. Böyle bir şey kendisine iletilse karşı tarafa açık vermez ama Kerem’i sorgulardı. 

“Oktay’a ne dedin?”

“İşe bugün başladığını ve yemeğe bir iş arkadaşınla çıktığını bildiğimi, üstüne vazife olmayan şeylere burnunu sokmamasını söyledim!”

Zeynep, rahatlamıştı. Kerem de kendi sınavını başarıyla geçmişti çünkü! Yine de kaşlarının arasındaki çizgi öfkenin yatışmadığının işaretiydi.

“Şimdi de ben sınava girdim galiba!”

“ Geçtin!”

Kerem, bir kahkaha atıp ona doğru uzanırken “Gel buraya!” dedi. Zeynep kendini geriye çekerek

ARAFTA İKİ KİŞİWhere stories live. Discover now