-3-

146K 4.4K 148
                                    

"Sen o çocuğu tanıyor musun?" diye sordum meraklı gözlerle ona bakarak. Konuşma tarzına bakılırsa pek sevmiyor gibiydi.

"Bir önemi yok, boş ver." dedi geçiştirerek fakat yüzümdeki merak ifadesini görünce gözlerini kıstı.

"Neden bu kadar merak ettin ki?"

Anlık sorusu üzerine afalladığımı hissettim. "Merak falan etmedim! Öylesine sordum sadece. Neyse ben sınıfa gidiyorum."

Hemen arkamı dönerek koridorda hızlı adımlarla yürümeye başladım. Sınıfa girdiğimde yine her zamanki gibi sessizce yerime geçtim. Bu sınıfın hayaleti olmayı seviyordum. En arkada oturup milleti dikizlemek eğlenceli oluyordu. Hem seni rahatsız eden de olmuyordu. Matematik hocası sınıfa girince camdan atlama isteğiyle pencereye baktım. Ağlayarak ders çalışan bir tip olduğum doğruydu. Oflayarak kafamı sıraya gömdüm.

-"-

Savaştan çıkmış bir hisle eve doğru yürüyordum. Bir miktar kafamı hissetmediğim de doğruydu. Bu durum matematik dersinden sonra her sefer yaşanıyordu. Öyle ki rutine dönüşmüştü.

"Melek?!" arkadan gelen tanıdık sesle geriye döndüm. Okulumuza transfer olan yeni çocuklardan biri oluyordu kendisi. Bizim ayı gibi bağıran sınıf arkadaşlarımızın yanında yakışıklı kaldığı için bütün okulun dikkat merkezi olmuştu arkadaşları ve kendisi. İşin anlam veremediğim kısmı sürekli benimle ilgilenmesiydi. Kızlar arasında dolaşan 'bu çocuk bu tipsizde ne buluyor?' laflarını duyuyordum sık sık. Okulda pek çok görünmezdi. Göründüğündeyse son model arabasıyla dikkatleri üzerine toplardı. Soğuk tavırlarımdan rahatsız olmuyordu ve bu da çok garipti. Acaba derdi neydi? Umarım kızlardan birisiyle aralarını yapmamı istemezdi.

"Nasılsın? Matematik dersi nasıl geçti?"

"İyiyim teşekkür ederim. Matematik... hiçbir şey anlamadım dersem daha doğru olur." dedim bıkkınca.

"Şey soracaktım: Bir yerlere gidip ders çalışalım mı? Anlatırım ben sana konuyu. Matematiği severim, bilirsin."

Dedi göz kırparak. Derslere katılmayarak bunu nasıl yapıyordu acaba? Biz okul yollarında sürünüyorduk resmen. Özel hoca falan tutmuş olmalıydı.

"Nerede mesela?" Birinin yardımına ihtiyacım vardı ve umarım doğru kişinin kapısını çalmıştım.

"Benim bildiğim bir kafe var, hem çok sakindir. Tabii sen de istersen."

Dedi gülümseyerek. Hoş çocuktu gerçekten ama okulda popüler kızlar varken neden ben diye düşünmüyor da değildim.

"Tamam, konuşuruz o zaman."

Hafifçe el sallayarak tekrar yoluma devam ettim. Arkamdan "iyi misin?" diye seslendiğinde sesine karşılık kafamı olumlu anlamda salladım. Aslında değildim. Bugün tanımadığım birisinin yanında dayaksı cümleler işitmiştim, müdürün iki kısımlı azarlarına maruz kalmıştım ve annemi özlemiştim. Bir de matematik vardı...

Nihayet sürünerek eve vardığımda ilk işim odama çıkıp yüzüstü yatağa uzanmak olmuştu. Sebebini bilmediğim şekilde o çocuk aklmdaydı. Muhtemelen onu bir daha görmeyecektim. Acaba Polat'ın ağzını mı arasam? diye geçirdim içimden. Yok daha neler?! Düşüncelerimden kurtulmak adına gözlerimi sıkıca kapatarak uyumaya çalıştım.


-"-


Telefonuma gelen mesaj sesiyle uykulu gözlerle etrafa baktım. Sağ elimle komodinin üzerinde duran telefona uzanmaya çalıştım.

Örümcek Ağı |1Where stories live. Discover now