-34-

44.7K 1.8K 26
                                    

Medya: Melek

***

Birine karşı beslediğiniz sevgi güzel şeylerle birlikte yıkıcı felaketleri de beraberinde getirir. Karşımda dikilen kişi ona duyduğum sevginin yetersizliğinden bahsetmişti. O an kendimi haklı çıkaracak bir şeyler söyleme gereği bile duymamıştım. Duygularınız ne kadar gerçek olursa onu ölçen değerleri de umursamazsınız. Mert'i ikna etme girişiminde bulunmayacaktım. Sevgiyi sözcüklere dökemezsiniz. Elinizde hiçbir şey olmaz onu kanıtlamak için. Sadece ve sadece karşıdaki kişinin inancına bırakırsınız. Öyle ki Mert şüpheyle yanaşıyordu hislerime.

"Söylediklerine bakacak olursak seni sevmemi değil sana ihanet edeceğim günü bekliyorsun."

Yüzümdeki salt şaşkınlık onun bilinmezliğinin duvarına çarpmıştı yine. Elimde değildi ama gülmeden edememiştim. İçinde olduğumuz durum muydu beni bozguna uğratan yoksa Mert gibi birinden sevgi beklemek mi karar vermekte acizdim.

"Suçu bana atmakta haklısın çünkü senden hiç görmediğin bir sevgi beklemek aptallıktan başka bir şey olamaz."

Söylediğim şey benim bile canımı acıtmıştı. Ona sevgiyi öğretebilecek tek kişi annesiydi. Fakat daha çocukken içinde yeşeren tohumlarda sevgi değil koca bir karanlık yatıyordu. Bir adım geri çekildi yüzündeki kinayeli tebessümle birlikte. "Yetersiz olan çocuksu sevginle mükemmeli oynadığın hayatında kendini o kadar güzel kandırıyorsun ki. Kusurlu olan ben değilim; aramızda oluşan bu bağ. Sakın karıştırma." Tokat gibi yüzüme çarpan kelimelerden sonra dudaklarımı birbirine bastırdım sıkıca.

"Kusursuz aşkı bulmak için biraz daha çabalaman gerekecek ama öncesinde bu kusurlu bağdan kurtulman şart. Üzerinde okul üniforması olan kızın sevgisi her açıdan kusurlu ve yanlış olacak tabii ki de."

Arkamı dönerek hızlı adımlarla eve yürürken arkamdan seslenen Mert'in sesini çok uzaklardan duyuyordum sanki. "Melek." Geri dönmeyeceğimi biliyordu. Yetersiz hissetmek ve yetersiz hissettirilmek birbirinden farklıdır. İlki de insanı yaralar fakat yerine koyacak bir teselli bulabilirsin en nihayetinde. Fakat ikincisiyle baş edebilen kimseyle karşılaşmadım henüz. Biri için yetersiz kalıyorsanız bunun çözümü olmadığını da iyi bilirsiniz. Sizi yiyip bitiren bu duygudur çünkü yeterli olmak için kendiniz olmamanız gerekir. Sorun sizsinizdir. Sahip olduklarınızdır.

Nefes alabilmek için kafamı gökyüzüne çıkardım. Sonuna kadar ciğerlerime çektiğim hava yarıda tıkanıp kalıyordu sanki. Yan sokaktan çıkan arabayla adımlarımı yavaşlattım. İçinden çıkan Ahmet koşar adımlarla önüme geçti. "Bu halde eve yalnız gitmene izin vermeyeceğimi biliyorsun." Onu Mert'in gönderdiğini biliyordum. Ağzımı açarak ona tam da istemediğimi söyleyecektim ki boğazıma dizilen kelimelerden önce gözyaşlarım dökülmeye başladı.

Ahmet omzumdan tutarak beni göğsüne yasladığında hıçkırarak ağlamaya devam ettim. Yüzümü görmediği için utancımı az da olsa dindirebilmiştim. "Onunla şu sıralar zıtlaşma Melek. Zamana ihtiyacı var çünkü herkes ona karşı cephe almış durumda. Karşısında yeterince kişi var zaten bari sen yanında dur." Elimle gözlerimi silerek bir adım geriledim.

"Yanında durmama izin vermiyor ki. Canımı yakacak kelimeleri o kadar güzel seçebiliyor ki neye uğradığımı şaşırıyorum. Ailesi bile istemiyor beni, gözlerinde bir ergenden fazlası bile değilim."

"Sanki bana bayılıyorlar öyle mi? Bir hafta sonra düğünümüz olacak ama İrem yüzüğü atsa hepsi derin bir nefes verecek durumdalar."

Gözlerimdeki son damlayı da sildikten sonra Ahmet'in yüzüne bakabildim en nihayetinde. "İkiniz de birbirinizi hem seviyor hem de güveniyorsunuz ama ben Mert'e ulaşamıyorum. Canımızı acıtmaktan başka bir şey yaptığımız yok." O an aklıma birbirimize silah doğrulttuğumuzu söylediğim geldi. Hiç güzel kelime ettiğimiz yoktu ki.

Örümcek Ağı |1Where stories live. Discover now