-21-

70.7K 2.4K 173
                                    

Kimden: Mert

"Evinizin arka sokağında bekliyorum. Gelmek istemiyorsan ben gelirim ama babanın sevdiği türden bir misafir olmadığımı biliyorum. Çünkü kızıyla aramda çözülmemiş bir durum var."

Mesajı bir kere daha okuyarak emin olmaya çalıştım. Sonuçta Mert'in bu durumu kafasına takacağını düşünemezdim değil mi? Onlarla bir bağımın olup olmaması umurunda olmazdı en nihayetinde. O zaman neden konuşmak için ısrar ediyordu? Yattığım yerden ayağa kalkarak odanın içinde sağa sola gitmeye başladım. Kesinlikle konuşmam yasaktı kendisiyle. Fakat içimde boğamadım bir his vardı ve sonuç olarak konuşmak için yanına gideceğimi biliyordum. Gitmezsem de eve gelirdi. O zaman daha mı iyi olacaktı? Bu da kendimi kandırmamın en basit yoluydu.

Üzerimi değiştirerek rahat ev kıyafetlerimi giyindim ve okul üniformamı çamaşır makinesine atmak için odamdan çıktım. Babamı kontrol ettiğimde salonda oturmuş masanın üzerine dağıtmış olduğu kağıtlarıyla ilgilendiğini gördüm. Evden çıkmamın bir yolu yoktu, babam nereye gideceğimi soracaktı. Derin bir nefes alarak kıyafetlerimi banyodaki makinenin içine yerleştirdiğim sırada düşünmeye çalıştım. Ne diye evden çıkabilirdim ki? Arkadaşıma gidiyorum desem? O zaman da 'hangi arkadaşların?' diye soracaktı ve ne cevap verecektim kendisine? Evine gittiğim doğru düzgün bir arkadaşım yoktu ki?

Yok muydu? Aklıma gelen düşünceyle birlikte az kalsın çığlık atacaktım. Sakin kalmaya çalışarak deterjanı de kattım ve makineyi çalıştırdım. Ardından koşarak salona geçtim yüzümdeki kocaman tebessümle. "Bugün ne oldu tahmin et?" Babam kafasını kağıtlardan kaldırmadan bir şeyler mırıldandı. "Mevzu sen olunca tahmin yeteneğim sıfırlanıyor Melek. Ne yapacağını kestiremiyorum artık." Yüzümdeki tebessüm ağır ağır yok olduğunda yapmış olduğum şeyler gözümün önüne gelmeye başladı teker teker. Haksız sayılmazdı.

"Sınıftan yeni arkadaşlar edindim diyecektim. İsimleri; Damla, Özlem ve Elif. Tanısan çok seversin sen de."

Nihayet dikkatini çekebilmiştim. Kafasını yukarı kaldırarak eliyle gözlüğünü düzeltti ciddi olup olmadığımı ölçmek için. "Hayali arkadaşın falan değiller yani?" Babamın kendisince yaptığı espriye gözlerimi devirerek tepki vermiştim. "Tamam, tamam kızma. Yeni birileriyle tanıştığın zaman pek mutlu olmadığın için bir varsayımda bulundum sadece. En yakın sürede tanıştırırsın o zaman." Diyerek tekrardan bütün dikkatini kağıtlardaki yazılara yöneltti. Hayır, hayır bu kadar hızlı kopamazsın baba gerçeklikten. Daha anlatacaklarım bitmedi ki!

"Bugün birlikte ders çalışalım mı diye sordu da kızlar..."

"Davet etseydin ya bize, hem tanışmış olurduk."

Neden sınırları zorluyorsun ki baba? Alt tarafı evden çıkacağım, bu kadar zor olmamalı yani. Bir şeyler uydur Melek... "Önceden yapmışlar planı baba, bize gelin diyemem." Babam sabrının taştığını göstermek istercesine arkasına yaslanarak gözlüğünü çıkardı tek hamlede. "Kızım, ne istediğini açık bir şekilde ifade etsen?" Mesleği gereği belirsizliğe tahammülü yoktu kendisinin. İşin içine ben giriyordum bir de.

"Kızlarda ders çalışmaya gidebilir miyim?"

"Tamam."

Nasıl yani? Bu kadar kolay mı? Böyle olacağını bilseydim en başından söylerdim ki. "Telefonunu açık tut yeterli. Sarp Korkmaz'ı bulamıyor polisler." Duyduğum isimle mideme yumruk yemiş gibi olmuştum. O evde yaşadığım korku, Mert'e sığınmam, hislerimi ona açık etmem... yaşadığım şeyler teker teker gözümün önünden geçince bir an o güne geri dönmüştüm.

"Tamamdır, çok geçe kalmam." Koşarak odama girdim ve sırt çantamın dolu gözükmesi için rastgele bir şeylerle doldurmaya başladım. Ardından ceketimi alarak kendimi dışarıda buldum "görüşürüz," diye bağırdıktan sonra. Hızlı adımlarla evin arka sokağına ilerlerken midemdeki hisler de şiddetini artırmaya başlıyordu. Bunu neden yapıyordum? Sonu olmayan bir yolda bu kadar hevesli bir şekilde yürümek ne kadar mantıklı olabilirdi ki? Sürekli sorular döndürür dururdum kafamın içinde fakat cevaplarını asla bulamazdım. Belki de bulmak istemiyordum.

Örümcek Ağı |1Where stories live. Discover now