16: senin gibi birinden hoşlanmam

Start from the beginning
                                    

"Neden odaları ayırdığımıza kadar her şeyi hem de."

"Tamam, buluşmadan sonra anlatırsın. Şimdi gel de bana kombin seçelim." dediğimde oturduğu yerden kalkarak yanıma geldi. Ve, beraber kıyafet seçmeye başladık.

-

Kolumdaki saate baktığımda on beş dakika geç kaldığımı fark etmemle birlikte adımlarımı hızlandırdım. Hava çok sıcaktı ve ben buna rağmen mesafe yakın olduğundan taksiye binmekten vazgeçmiştim. Kihyun kafeye gelmiþ miydi, yoksa o da benim gibi yolda mıydı, bilmiyordum ama yine de geç kalmıştım.

Beş dakika kadar sonra kafeye vardığımda nefes nefese kapıdan içeriye adımı attım. Büyük kafede gözlerim Kihyun'u arıyorken arkamdan ismimin seslenilmesiyle birlikte yüzüme bir gülümseme yerleştirerek arkama döndüm.

Kihyun birkaç metre ötedeki masadaydı. Onu görmem için sanırım ayaktaydı ve el sallıyordu. Gülümseyerek büyük adımlarla yanına ulaştığımda karşısındaki sandalyeyi çekerek oturdum. "Beklettiğim için üzgünüm." dedim, mahcup bir şekilde. O ise az önceden beri dudaklarına asılı olan gülümsemeyi biraz daha büyüttü. "Sorun yok, ben de yeni geldim zaten, çok beklemedim."

Birkaç dakika sonra yanımızda garson gelmiş ve siparişleri vererek sohbet etmeye başlamıştık. "Sınavların nasıl geçti?" diye sorduğu sırada cevap verecekken siparişleri getiren garsonla konuşmak için açtığım ağzımı geri kapattım. Garson yanımızdan ayrılırken ona teşekkür etmiş, gelen pastadan bir lokma almıştım. "Sınavlar başta beni zorlamıştı ama son birkaç tanesi güzel geçti ama. Senin nasıldı?"

Kihyun, içeceğinden bir yudum aldıktan sonra oturduğu yerde dikleşti. Gözünün önüne gelen sarı saçlarını düzeltirken " Güzeldi," dedi. "İlk iki sınava pek çalışmamıştım bu yüzden onlar biraz kötü geçmişti ama diğerleri güzeldi." Birkaç mırıltı çıkararak ona karşılık verdiğimde içeceğimden bir yudum aldım. Hava o kadar sıcaktı ki, iki kelime dahi etsem damağım kuruyordu.

"Geçen gün için yeniden özür dilerim. Yoongi arayınca acilen gitmek zorunda kaldım." diye konuya girdiğimde gözlerini gözlerime dikti. "Planımızı da bozdum, o yüzden biraz mahcup hissediyorum."

"Jimin, sana o gün de söylemiştim, sıkıntı olmadığını. Sürekli özür dilemekten vazgeçer misin artık?" Derin bir nefes vererek arkama yaslandığımda aklımda ona diyeceğim cümleleri toplamaya çalışıyordum.

"Hem, Yoongi sevgilin. Aradıysa önemli bir şeydir." dediğinde aklımdaki tüm cümleler bir anda uçup gitmişti. Kihyun da, sınıfın çoğu da bizi sevgili olarak biliyordu ve ben, şu an Kihyun'a Yoongi ile gerçekten sevgili olmadığımı söylemeli miydim onu düşünüyordum. Arkadaştık, yani sanırım öyleydik, ve ondan bir şeyler gizlemek beni huzursuz ediyordu.

Ama ben, söyleyip söylememek konusunda emin olmadığım için bu konu hakkında tek bir kelime bile söylemedim Kihyun'a.

"Evet öyle ama yine de bu durum beni huzursuz etti. Hem sana sözüm vardı, beraber çalışacaktık." deyip dudak büktüğümde Kihyun kıkırdadı. Pipetiyle birlikte oynarken yüzünde oldukça güzel bir gülümseme vardı. "Ama şimdi buradayız. O yüzden o günü artık kafana takma Jimin. Önemli olmadığını milyon kez söyledim sana."

"Tamam, takmayacağım bundan sonra." diyerek ona teminat verdiğimde gülümsemesi gözlerinin kısılmasına sebep oldu.

Kihyun ile sosyal hayatımızdan, arkadaşlarımızdan bahsettiğimiz eğlenceli bir sohbetin ardından olduğu için ayrılmıştık. O beni yurda bırakmayı teklif etse de hava serinlediği için bu sefer keyif alarak yürümek istemiştim. O ise bir süre daha ısrar etmiş, en sonunda ise onu ikna ederek yolcu etmiştim.

sweet chaos, yoonmin✔Where stories live. Discover now