16: senin gibi birinden hoşlanmam

3.8K 379 418
                                    

Kafamın içinde beni rahatsız eden birçok düşünceyle birlikte yaşamak çok zordu.

Üç gündür, kafam öylesine doluydu ki hiçbir şeye dikkatimi veremiyordum. Derslerimden de sosyal hayatımdan da kopmuştum ve bu durum başta ben olmak üzere herkesin canını sıkıyordu. Olan biteni arkadaşlarıma anlatamıyorum. Haberi olanlar yalnızca Seulgilerdi ve onlar hariç diğerleri benim için endişeleniyordu, bunu yüzlerinden anlayabiliyordum.

Başta Yoongi ile arama mesafe koymayı düşünsem de daha kesin olmayan bir şey yüzünden saçma sapan şeyler yapmak istemiyordum. Bu yüzden bundan vazgeçmiştim. Öte yandan, ben mesafe koyduğumda Yoongi bunun sebebini öğrenmek isteyecekti ve az önce de dediğim gibi, kesin olmayan bir şey yüzünden böyle yaptığımı öğrendiğinde her şey daha da kötü olacaktı.

Dolabın önünde yere oturarak kıyafetlerime bakarken düşüncelerime öyle çok dalmıştım ki, odanın kapısının çalındığını çok geç fark etmiştim. Yerimden kalkarak kapıyı açtığımda karşımda Jungkook'u görmeyi beklemiyordum.

"Müsait misin Jimin?" diye sorduğunda içeri geçmesi için geriye çekildim. "Müsaitim ama birazdan çıkacağım. Tam olarak ne giyeceğime karar verdiğimde." Jungkook, sandalyeye oturduğunda ben de sırtımı dolaba vererek yere kuruldum. Aklım başımda değilken, iki gün önce Kihyun'a buluşmayı teklif etmiştim ve birazdan, kıyafet seçtiğimde, onun yanına gidecektim. Zor durumdayken onunla vakit geçirmek doğru bir karar mıydı, emin olamıyordum. Sadece, buluşmanın bana iyi gelmesini ve biraz da olsa kafamı dağıtmasını bekliyordum.

"Sen nereye gideceksin?" Jungkook sandalyeyi döndürerek ve ayaklarını sallayarak bana soru sorduğunda sıkıntılı bir nefes verdim dışarı. Jungkook, Kihyun'un evine gideceğim zaman da pek güzel bir tepki vermemişti ve şimdi ona Kihyun ile buluşacağımı söylemeli miydim, bilmiyordum ama yalan da söylemek istemiyordum.

"Kihyun ile buluşacağım." dediğimde sandalyede dönmeyi bıraktı, kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı. "Bu aralar onunla çok vakit geçiriyorsun." dediğinde omuz silktim. Kihyun, arkadaşımdı ve onunla vakit geçirmem oldukça doğaldı. Ama sanırım, Jungkook onu benim arkadaşım olarak görmüyordu ve bu yüzden her Kihyun lafını duyduğunda garip bir tepki veriyordu.

"Kihyun arkadaşım çünkü Jungkook. Hem geçen hafta planımızı bozdum ve suçlu hissediyorum." dediğimde birkaç mırıltı çıkarmıştı. Arkamı dönerek kıyafet seçmeye başladığımda "Taehyung ile barışmayı düşünüyor musun?" diye sordum ona. Araları bozulalı çok olmuştu ve son konuşmamızda bana zamana ihtiyacı olduğunu söylemişti Jungkook. Hazır mıydı, kafasını toplayabilmiş miydi merak ediyordum. Okul yüzünden çok konuşamıyorduk ve uzaklaşmış olmak beni üzüyordu.

"Bilmiyorum Jimin. Onunla nasıl barışacağımı, arkadaş olarak devam edebilecek miyim bunları hiç bilmiyorum."

"Jungkook, sen Taehyung'dan hoşlanıyor musun?" Elimdeki kıyafeti sıkı sıkı kavrayarak ve gözlerimi kısarak ona bakarken kesişen gözlerini kaçırdı, parmaklarıyla oynamaya başladı. Sessiz kalması bile bir cevap niteliğindeyken ben yine de itiraz etmesini, bana kızmasını bekliyordum. "Taehyung'dan hoşlanıyorsun. Jungkook gerçek mi bu?" diye yeniden sorduğumda sesli bir şekilde oflayarak "Evet," diye mırıldandı. "Ondan hoşlanıyorum."

Duyduklarımla dudaklarım aralanmış, gözlerim kocaman açılmıştı. Konuşmak için hamle yaptığım sırada Jungkook buna engel olarak kendi konuşmaya başladı. "Jimin, sonra sana her şeyi anlatacağım ama şimdi olmaz. Hem buluşman varmış, sen onun için hazırlan. Geldiğinde söz, her şeyi anlatacağım." demesiyle birlikte sorgularcasına tek kaşımı kaldırdım. "Her şeyi mi?" diye şüpheli bir sesle sorduğumda başını salladı.

sweet chaos, yoonmin✔Where stories live. Discover now