15: senden hoşlanıyor

Start from the beginning
                                    

Seulgi, diğer sorulara cevap vermediğim için ses kaydı atarak beni azarlasa da ben dediklerini ciddiye almamış, hatta gülmüştüm, öğlen konuşuruz diyerek aradan sıvışmıştım. Telefonu kapatarak Yoongi'yi beklediğim sırada zorlukla ayağa kalkarak dolaba ilerledim. Siyah dar pantolonu giydiğimde kapı açıldı. Yoongi elinde bir kutu ilaç ve suyla birlikte içeriye girdiğinde gözlerim onu buldu.

"Bir tane iç, eğer geçmezse kahvaltıdan sonra yeniden içersin. İnadını kırıp krem de sürdürebilirsin ama." dediğinde kollarımı göğsümde birleştirdim, kaşlarımı çattım. "Popomu görmeyi bu kadar istediğini bilmiyorum." dememle birlikte kıkırdadı. Ben ona kaşlarım çatık bakmaya devam ederken o gülümseyerek yanıma geldi. Elini önce belime yerleştirmiş, daha sonrasında da yavaşça kalçama indirmişti. Büyük, kemikli eli kalçamı yavaşça sıktığında Yoongi'nin yüzünde büyük bir sırıtış, benim yüzümde ise şok olmuş bir ifade vardı.

"Dün gece yeterince gördüm zaten Jimin-ah." Bir şey demeden sessizce yüzüne bakarken kapının tıklanmasıyla birlikte kalçamdaki elini çekerek benden uzaklaştı ve kapıyı açmaya gitti. Onun peşinden ben de ilerlediğimde kapı pervazına yaslanan Taehyung'u görmüştüm.

"Kahvaltıya iniyoruz biz, geliyor musunuz siz de ?" Yoongi, Taehyung ile konuşurken ben onları umursamadan Yoongi'nin az önce getirdiği ilaçtan bir tanesini içmiştim. Bu yeterli gelir miydi, emin değildim. Ama en azından baş ağrımı geçirmesi benim için yeterliydi.

"Jimin, ilacı içtiysen aşağıya inelim artık." Yoongi'nin sesini duyduğumda başımı sallayarak onu onayladım, ardından telefonumu da alarak onunla beraber odadan çıktım. Merdivenleri inerken zorlandığım için her yüzümü buruşturuşumda Yoongi'nin sırıtması sinirlerimi bozuyordu. Kendime hakim olamadığım için omzuna yumruk attığımda dudaklarından kaçan minik inleme Taehyung'un bize bakmasına sebep oldu.

Bir şey demeden önüne döndüğünde sessiz bir şekilde yemekhaneye gitmiştik. Kapıdan gireceğimiz an ise Taehyung, beklemediğim bir soru sormuştu. "Jimin sen niye yürüyemiyorsun, ayağını falan mı burktun?"

Nefesimi tutarak Taehyung'a verecek mantıklı bir cevap ararken benim yerime Yoongi konuştu. "Dün banyoda kaydı da, kalçasının üstüne düştü. Ağrıyormuş biraz." Taehyung geçmiş olsun dileyerek önden yemek almaya gittiğinde Yoongi bana bakarak gülüyordu. Aslında halime gülmesi oldukça sinir bozucuydu çünkü bu hale getiren kendisiydi ama az önce Taehyung'a mantıklı bir açıklama yaptığı için ona kızmaktan vazgeçmiştim. Taehyung'un peşinden yemek almaya gittiğimde birkaç dakika sonra Yoongi bana yetişmiş, kolunu omzuma atarak beni kendine çekmişti.

"Ne yapıyorsun?" diye sorduğumda bana bakmak yerine önümüzdeki sıraya bakarak oldukça neşeli bir sesle "Yanında durarak sana yardımcı oluyorum işte." demişti.

Kahvaltı için tabaklarımızı doldurup masaya yerleştiğimizde Taehyung ile birlikte biraz okuldan Jungkook'dan konuşmuştuk. O saldığını ve artık uğraşmak istemediğini söylese de Yoongi ile bir olup onu barışmaya ikna etmiştik. Tek sorun, elimizde bir planın olmamasıydı. Plan bulmayı daha sonraya erteleyerek yemekhaneden ayrıldığımızda biraz olsun geçen baş ağrımla sonunda rahat bir nefes almıştım.

Hareket ede ede, kalçamdaki sızı artık eskisi kadar sıkıntı çıkarmıyordu. Bu iyi bir şeydi çünkü kızlarla buluşacağım zaman her adımımda etrafımdaki insanların dikkatini çekmek istediğim bir şey değildi.

Üzerimi değiştirmeye gerek duymadan banyoya giderek dağınık saçımı düzeltmiş, dişlerimi fırçalamıştım. Saat on iki buçuktu ve şimdi çıksam tam saatinde kafede olurdum. Cüzdanımı ve kulaklığımı cebime sokmuş ve odadan çıkmıştım. Yoongi kahvaltıdan sonra arkadaşlarının yanına gideceğini söyleyerek yanımızdan ayrılmıştı. Hâlâ yurtta mıydı emin değildim ama bunu umursamadım. Hem, bir şey olursa mesaj atardı, değil mi?

sweet chaos, yoonmin✔Where stories live. Discover now