“Bana bak Sökeli! Attırma tepemi benim! Hangisinde haksızdım sen söyle! Üstelik madem bu kadar aşağıladın bizi niye kuyruğunu kıstırıp geldin ki buraya?”

“Tamam kıvırcık! Formundan hiçbir şey kaybetmemişsin sen!”

O sırada kapıdan giren Erol Başkomiser, onları görünce “Ooooo bakıyorum, karşılaştığınız anda kaldığınız yerden devam ediyorsunuz!” dedi, keyifle. Zeynep, ayağa kalkıp “E aşk olsun amirim, Harun’un göreve başladığını niye söylemediniz?”

“Sürpriz olsun, dedim. Görüyorum ki iyi de olmuş! Şimdi şu meşhur Kerem kahvesinden bir fincan koyun bana ve odama gelin dördünüz de. Çok ara verdin Zeynep, bir bakalım önümüzde ne var ne yok!”

Esra, Erol Başkomiser’in kahvesini hazırlarken Zeynep not defterini, Çağatay da tabletini eline alıp Erol Başkomiser’in odasına yöneldiler.

XXX

Kerem, şirketteki ofisinde kahvesini yudumlarken Oktay ve Efsun’la toplantıdaydı. 

“Efsun, projeyle ilgili yazılı raporunu yarına kadar istiyorum. Bir de bugünden itibaren buradaki laboratuvarı bir denetlemeye al.”

“Siz Amerika’dayken ben inceledim burayı Kerem. Bir aksilik yok, yalnız bazı birimlerin daha faal hâle getirilmesi gerekiyor onunla ilgili de detaylı bir rapor yazacağım zaten.”

“Aksilik anlamında demedim ben. Verimliliği kontrol et ve elemanları gözden geçir. Son dönemde performans değişikliği yaşayan var mı, sapta!”

“Haaa, ajanlık yap diyorsun yani!”

“Efsunnnn!”

“Tamam be, espri de mi yasak oldu?”

“Bu iş ciddi. Espriyle kaybedecek vaktim yok!”

“Sızıntının buradan mı olduğunu düşünüyorsun abi?”

“Bilmiyorum Oktay! Araştırıyorum işte! Bunca zamandır ilk defa sırtımı yasladığım ekipte çatlak var. Arkamdaki insanlara güvenememek sinirimi bozuyor.”

“İyi de abi, her şeyi kendin halletmeye kalkıyorsun. Projedeki isimleri bildir, tek tek araştıralım diyorum, yanaşmıyorsun! Bana bile Efsun dışında kimseden söz etmiyorsun. Eh, o zaman da yol alamıyoruz hâliyle!”

“Bak, bu iş çok ciddi! Şu ana kadar Hakan’la birlikte üç kişi öldü. Karım son anda kurtuldu. İşin ucu nereye varacak belli değil. Sen bile olsan kimseyi böyle bir riske atmam ben!”

“Peki ya senin aldığın risk? Tek hedef olarak kendini koyuyorsun ortaya, Kerem!”

“Böylesi daha güvenli Efsun! Siz söylediklerimi yapın, gerisini ben hâllederim. Yalnız olmam daha rahat. Böylelikle araştırmam gereken insan kalmıyor, vakit kaybetmiyorum.”

“Artık yalnız değilsin abicim, farkında mısın? Bu işin tam ortasında bir de gidip evlendin. Hem de kafası cin gibi basan bir profesyonelle evlendin. Zeynep’i tehlikeden uzak tutabilecek misin?”

“Tutmak zorundayım! İşte tam da o yüzden işin detaylarını benden başkası bilsin, istemiyorum.”

“ Bize de güvenmiyor, gibisin Kerem!” dedi Efsun, kaygıyla.

“Güvenmiyor olsam şu an bunları konuşuyor olmazdık! Sizin söylediklerimi yapmak dışında bana bir katkınız olamaz. Bu konuyu uzatmayın!”

“Sen bilirsin abicim. Bunca yıllık hukukumuzdan sonra ne kendimi ne karımı sana ispatlama yoluna gitmeyeceğim, elbette. Ne kadar istiyorsan o kadar anlat!”

ARAFTA İKİ KİŞİWhere stories live. Discover now