41- BAR

64.3K 3.4K 1.6K
                                    

Sırtımı duvara yaslayıp paketimden tek dal sigara çıkardım. Yoğun kalabalıktan oldukça ses çıkıyordu. Bir yerde bira şişelerinin duvarlara çarptığını duyuyordum. Pavyonların olduğu sokaktaydım. Fırat ve Müco evde durdukça dul bir insan gibi davrandığımı söyleyip beni pavyona getirmişlerdi. Güzel arkadaşlara sahiptim. Sevgilisinden ayrılınca arkadaşlarını kafası dağılsın diye pavyona götürmeyen arkadaşa arkadaş demezdim.

Beni getirmişlerdi ama daha çok kendileri eğleniyordu. Fırat doğulu bir anadolu çocuğuydu ama aptal Müco onu da kendisine benzetmişti. Yan yana oturup pavyonda ki kadınlar hakkında yorumlar yapıyorlardı.

Sigaramı yakıp içime bir duman çektim ve gözlerimi kısarak etrafa baktım. Satıcılar, içkiciler, eğlenmek için görünü yırtan herkes buradaydı. Benim gibi aşk acısı çeken yoktu.

Daha önce de üç tane sevgilim, ve lisede bir dolu flörtüm olmuştu. Şuan adlarını bile hatırlamıyordum. Muhtemelen ben onlardan ayrıldıktan sonra çektiği acılar umrumda olmuyordu çünkü muhtemelen onların hatası oluyordu. Ama bu sevgili farklıydı. Öncelikle hemcinsimdi.

Karşımda duran kapıdan iki tane kadın çıktı, sarhoş görünüyorlardı. Biri düşünce diğeri kahkaha atarak güldü ve elini tutup onu kaldırmaya çalıştı. Daha sonra iki kadın sarhoş adımlarla yürümeye başladılar.

Sigaramdan bir duman daha aldım, aynı anda telefonum çaldı. Sigarayı dudağıma yerleştirip elimi cebime soktum ve telefonu çıkardım. Gözüme duman girdiği için gözüm kısılmıştı. Ekrana baktığımda Müco'nun aradığını gördüm. Sigarayı dudaklarımın arasından alıp gözlerimi devirdim ve telefonu açtım. Yoğun bir müzik sesi geliyordu.

"Kuuzeeeyy.." dedi Müco hafif bir şekilde gülerken. Fazla içmiş olduğunu anladım, bir hışırtı oldu bir süre.

"Alo, Kuzey!" dedi Fırat sinir dolu bir sesle. Ben cevap vermeden devam etti.

"Bu mal etrafa sataşıyor gel çabuk tutamıyorum." dediğinde dilimi ısırdım sinirden. Salaklar.

"Tamam geliyorum." dedim ve bir durman daha çekip bitmiş olan sigarayı yere attım. Duvardan ayrılırken, bizim geldiğimiz mekana doğru ilerledim. Diğer sokaktaydı o da, orası biraz daha kalabalık olduğu için bu sokağa inmiştim ama buranın da bir farkı yoktu.

Ellerimi cebime sokup o sokağa doğru ilerledim. Duvara dayanmış iki tane benden biraz büyük olan gençler bana  doğru şok ile bakmaya başladılar.

"Lan bu Tarık Kara'ya yumruk atan herif değil mi?" diye sordu yanında ki çocuğa. Belli etmemeye çalışarak adımlarımı hızlandırdım.

"Lan harbiden o, nasıl yaşıyor bu halen?" dediklerinde onları duymayacak seviyede uzaklaşmıştım.

"Pişt." diye bir ses gelip kolumdan çekilince uzaklaşamadığımı anlamıştım. Kolumda olan elini itip kaşlarım çatık bir şekilde yüzüne bakarken bana sırıtarak bakıyordu.

"Cesur adam, selam" deyip bana bir adım yaklaşmıştı.

"Ve aleykümselam!"

Arkamdan bir ses gelmesi ve çocuğun suratına sert bir yumruk atılması, sokaktan çığlıkların yükselmesi  saniyeler içinde olmuştu. Diğer çocuğunda karnına tekme atıp, yüzüne öfke ile yumruk atan adama baktım. Tarık.

Ben halen olduğum yerde dururken, Tarık fazla bir efor sarf etmeden ikisini de yere serdi. Dudağının kenarında bir şey varmış gibi orayı silip bana doğru dönüp arkasında bir yere baktı.

"Samet, hallet." dedi ve ardından mavi gözlerini bana çevirdi. Özlemimden ağlayacaktım sanırım. Gözlerini içine afallamış bir şekilde bakarken bana yaklaşıp kenarı çekti biraz. Samet ve bir adam daha gelip adamları yerden kaldırıyordu.

"Neden tek başınasın?"diye sordu kafasını biraz eğip bana bakarken. Yutkundum.

"Fıratlar diğer sokakta ki mekanda, ben sigara içmeye çıktım ondan." dediğimde kafasını salladı. Ama oldukça sinirli duruyordu.

"İyi, git hadi onların yanına." dedi dibimden ayrılıp. Ceketini ve belinde ki silahı düzeltti. Millet korkuyla bizim tarafa bakıyordu ama aldırmıyorduk.

"Tarık-"

"Haydi Kuzey." dedi gözlerini benden alıp başka tarafa bakarken. Kaşlarımı çattım ve sinirle yüzüne baktım. Arkamı dönüp yürümeye başladım onu orda bırakıp, günler sonra karşıma çıkıyor ve ben haklı olduğum halde yanaşmıyor bile. Gerizekalı adam.

Burada ne işi vardı bilmiyorum ve tesadüfen burdaymış gibi durmuyordu. Yine onun sayesinde kurtulmuştum. Ve dediğinde haklıymış. Herkes Tarık Kara'ya yumruk atan kişinin öldüğünü düşünüyor, canlı görünce de şaşırıyordu. Demek ki her dediği de yalan değilmiş.

Köşeyi dönerken göz ucuyla baktığımda adamları bir arabaya bindirip gözden kayboldular. Köşeden kalabalık olan sokağa girdim. Kalabalık derken sadece yoğun bir ses vardı. Aklım halen Tarık'ta bir şekilde geldiğimiz mekanın önüne doğru yürüdüm.

Mekanın yanında birbirlerine sırtlarını dönmüş iki salağı gördüm. Küsmüş gibi oturuyorlardı. Kaşlarım çatılırken yanlarına gittim, onlara heycanla Tarık'ı gördüğümü anlatacağım bile aklımdan silindi.

"Noldu lan size?" diye sordum merakla. Müco biraz daha ayılmış gibiydi ama dizlerini kendine çekip dudaklarını büzmüştü.

"Arkadaşın anlatsın." dedi küsmüş sesiyle Müco.

"Senin suçun." dedi çatık kaşları ile Fırat.

"Vurman mı lazımdı?" diye sordu bedenini döndürmeden kafasını arkasına hafifçe çevirirken.

"Lan ne oluyor!" dedim ellerimi açıp ikisine de sinirle bakarken. Fırat gözlerimin içine sinirle baktı.

"Beni öptü!"

KOMUTAN Where stories live. Discover now