1- ŞINAV

121K 6.1K 5.6K
                                    

"Koğuş kalk!" laz çavuşun bağırması ile mırıldanarak yorganıma daha çok sarıldım. Rüyamın en güzel yerinde, uykum delinmişti. Hayatta en sevdiğim şey, uykudur.

"Lan kime diyorum?!" ranzalara hayvani bir güçle vururken üzerimde ki yorganı itip, gözlerimi birkaç saniye daha kapalı tuttum ve en sonunda pes ederek ayağa kalktım. Koğuştakilerin yarısını kalktığını görünce rutin olarak yaptığım şeyleri yapıp dolaptan havlumu çıkardım.

"Bu adamın sesinden nefret ediyorum!" doğu şivesi ile konuşan şırnaklıya uyku dolu gözlerimle baktım.

"İnşallah sesi götüne kaçar." dedim sinirli ses tonum ile. Yüzümü yıkamaya gidip, musluğu açtım. Çok az akan kırık musluk, oldukça soğuktu. Avucuma su doldurup yüzüme yavaşca vurdum. Birkaç kere daha suyu yüzüme değdirip kapattım. Koğuşa giderken havluyla yüzümü kuruluyordum.

"Hangi orospu çocuğu benim şampuanımı çalmış?" Fırat sinirli bir şekilde koğuşun ortasına geçmiş hesap sorarken, pantolunumu giyindim.

"Oğlum bırakıyon kenarda köşede sonra da kim çaldı diyorsun."

Fırat ve Remzi kendi aralarında tartışırken üzerimi giyinmiştim. Postallarımı da giyinip, yanından geçerken Fırat'ın ensesine vurdum. Arkamdan küfür ederken, el hareketi çektim.

Sayım için dışarı çıkmamız gerekiyordu ve bende sıfır enerji vardı. Gelip bizi uyurken saysınlar illa kendi sesimizden mi duymaları lazımdı yani.

Herkes sonunda sıraya geçip, sayım tamamlandığında koşu pozisyonuna getirdi. Uykumuz açılmıştı sonunda, koşarken kapıdan çıkan komutana gözlerim kaydı. Gözlüğü ile bizim tarafa doğru yaklaşıyordu. Ulan insan bu kadar sert ve aksi olamazdı ya. Nasıl hiç gülmemeyi başarıyordu.

"Dikkat!" dedi çavuş ve koşuyu bırakıp hızla yerlerimize geçtik. Hazır olda beklerken komutan karşımıza geçti.

"Ulan ne karizma herif be!" dedi Fırat yanımda.

"Karizmayı siktir et de bu herif ağzımıza sıçacak burnumuzdan getirecek." dedi Hasan laz şivesiyle. Hepsini dinlesem de sesimi çıkarmadım.

"Bugün, iki yüz şınav sonrasında yemeğe gidebileceksiniz." komutanın dediğinden sonra göz ucuyla birbirimize baktık.

"Yarrağı yedik." dediğimde birkaç kişi güldü bu yüzden sessiz ortamda sesleri fazla çıktı. Komutan kaşlarını çatıp bizden tarafı bakınca hepsi hızla ciddiyete geçtiler.

"Bu kadar mutlu olduysanız, daha çok yüzünüz gülsün.." dedi dünyanın en sert sesiyle. "Üç yüz oldu şınav!"

İçimden edebildiğim tüm küfürleri etmeye başladım. Orospu çocuğu!

----

"Oy nenenun düşmanlarını sikeyim." yatağına yavaş yavaş yatan Hasan, ağrıyan vücuduma rağmen kıkırdadım. Acı çeken yüz ifadesiyle bana dönen Hasan bir an üzerime çullanacak sandım.

"Gülme ula amınakodum senin yüzünden çektik o kadar şınavı" yüzümü buruşturdum.

"Ben mi dedim üç yüz diye yavşak..." dedim ağrıyan kollarımı sıkıp. Adam ebemizi sikmişti. İnsan düşmanına böyle yapmaz.

"Bu adamla çekeceğimiz var." dedi kıçını tutarak yürüyen Fırat. Koğuşta ki herkes ölü gibi yatıyordu. Tuvaletim gelince küfür ederek ayağa kalktım ve kapıdan dışarı çıktım. Toplu kullanılan tuvalete girip, tutmayan kollarımla tuvaletimi yapıp çıktım.

Cebimde ki sigara paketini fark edince bir sigara içip öyle gireyim diye düşündüm ve adımlarımı bahçeye yönelttim.

Hava kararmıştı ve havada garip bir şekilde öten o kuş vardı. Cebimde ki paketten bir dal sigara çıkardım, yüzümü buruşturarak tutmayan kolumla sigarayı dudaklarımın arasına sıkıştırıp ateşi yakıp ucunu tutuşturdum. Dumanı içime çekip etrafa bakarken, yanımda hareketlilik hissedince aynı benim gibi dışarı gelen Aytuğ'u gördüm. O da perişandı.  Dudaklarına sigarayı aldı yaktı. Dumanı içine çekerken.

"Sanki sabahtan akşama kadar otuz bir çekmiş gibiyim, öyle bir yorgunluk." dediğinde sırıttım.

"Senin ki yine iyi, ben sabahtan akşama kadar komutana otuz bir çekmiş gibiyim..." diyerek alayla sırıttı. Aytuğ hayvani bir şekilde kahkaha atarken, birkaç saniye sonra gözleri irileşip gülümsemesi soldu ve elinde ki sigarayı yere atıp asker selamı verdi.

Yüzümde ki sırıtış panik halini alınca, gözlerimi bembeyaz olmuş çocuktan alıp yavaşça arkaya çevirdim. Mavi gözler, siyaha dönüşmüşken birkaç saniye şok içinde durdum. Daha sonra bende sigarayı atıp asker selamı verdim, ama gözlerim yerdeydi.

Karşımda gördüğüm beden oldukça sinirli ve kendini tutuyormuş gibi görünüyordu. İşte şimdi sıçtın Kuzey...

"Er Kuzey Yıldırım, yarın sabah odama gel!" ses tonu korkudan ölmemi sağlayacaktı.

KOMUTAN Where stories live. Discover now