14- HUZUR

103K 5.5K 3.3K
                                    

"Ve zamanla burda ki askerlere musallat oluyormuş..."

Gök gürüldediğinde irkilerek oturduğum yere biraz daha sindim. Emre, korkutucu hikâyesine böylece daha ürkütücü bir hava katmıştı. Işıklar açıktı ama dışarda yağan yağmur ve gerçek olduğunu iddia ettiği hikaye o kadar korkutucuydu ki. Laz'ın sürekli arkasına baktığını görüyordum. O da korkuyordu.

"Onun ruhunun bu koğuşlarda gezdiği iddia edilir. Zamanında burda ki askerler birden ortadan kaybolurmuş. Bazen, gecenin bir yarısı bu askerin kahkahaları duyulurmuş. Ve seni çağırırmış."

Birden elektrik gidince , çığlık atmamak için kendimi zor tuttum ve ayağa kalkarak küfür ettim. Herkes birden paniklemişti. Ulan şimdi zamanı mıydı? Korkudan kalbim götümde atıyordu.

"Böyle işin amınakoyayım." dedi Fırat korkuyla. Dışarda şimşek çaktıkça koğuşun içi aydınlanıyordu. Hepsinin gözünde korku vardı, Emre bile korkmuştu.

"Acaba o ölü asker mi geldi?" diye sordu endişeyle Hüseyin, el birliği ile kafasına vurduk.

"Lan sus şom ağızlı pezevenk." dedim hem sinirliydim hem de çok fazla korkuyordum.

"Ben yatmaya gidiyorum hayatta ayakta durmam."

Herkes ona destek çıkarken, bende yatağıma girmiştim. Yorganı üzerime kadar çekip, gözlerimi yumdum. Uyumak istiyordum, sabaha sakin uyanmak istiyordum.

Bir saat kadar sonra horlama sesleri geldiğinde, mesanemi patlatacak kadar çok gelen çişime lanet ettim. Dayanırım diye düşünmüştüm ama artık acı veriyordu. Korkmama rağmen hızla kalktım, elektrikler gelmişti, ya da jeneratörü devreye sokmuşlardı bilmiyordum.

Tuvaletlere doğru gidip kapıyı arkamdan örttüm ve hızla tuvaletimi yapmaya başladım. Ben acele ettikçe tuvaletimin daha da gelmesi beni sinir krizine sokacaktı. Sonunda bitirip hızla lavoboya gittim. Aynaya bakmadan ellerimi yıkarken, lanet olsun ki gözlerim aynaya kaymıştı. Benden başka kimse yoktu ama aynaya bakınca nefesim hızlanmıştı korkudan. Elimi yıkayıp hızla tuvaletten çıkarken, kalbim hızlı hızlı atıyordu. Bir çıtırdı sesi gelince dilim tutulmuş gibi hızla yukarı çıktım.

Neden bilmiyorum ama ayaklarım beni güvenli bir yere, komutanın odasına gelince hızla içeri girdim ve kapıyı ardımdan kapattım. Nefes nefeseydim. Tahmin ettiğim gibi o da buradaydı, geceye kadar çalışıyordu hep. Kapı birden açılınca irkildi ve bakışları benim bembeyaz olmuş suratıma döndü.

"Kuzey?"

Endişeli ve şaşkın bir şekilde adımı söylerken, çoktan ayağa kalkmış ve yanıma gelmişti. Kollarımdan tutup yüzüme bakarken kaşları çatık, dudakları hafif aralıktı. Kalbim hızlı hızlı atarken, hızla ona sarıldım. Şok olmuş bir şekilde bir kaç saniye dursa da o da kollarını bana sarmıştı. Şimdi güvende hissediyordum. Hadi gel bakalım ölü asker, komutanım sana gününü göstersin.

"Ne oldu Kuzey?" dedi bana sarılırken, ben cevap vermek yerine daha sıkı sarıldım. Birden beni kollarından çekip çatık kaşları ile yüzüme baktı. "Yoksa biri bir şey mi yaptı?" diye sordu, sinirli gözüküyordu.

"Hayır sadece şey oldu..." hey sesim neden küçük bir çocuk gibi çıkıyordu?

"Ne oldu?" dedi sesimi taklit ederek.

"Koğuştan biri korku hikayesi anlattı ve işte korktum anladın mı? Buraya gelirken beni ölü asker kovaladı." dediğimde dudakları kıvrıldı.

O....

Gülüyordu....

Bana yeniden sarılırken kahkaha atıyordu. Sinirlenip ondan ayrılmak istedim ama daha çok sarıldı. Bende pes edip, başımı boynuna gömdüm. Ellerini belimden çekip iki yanağımı tuttu ve hızla büzüşmüş dudağımı öptü. Öpüşü, öpüşmek için değil de daha çok kendisinin öpmesi için gibiydi. Her öptüğünde ses çıkıyordu ve aşırı bastırıyordu. Birkaç defa daha öpünce hızlı hızlı, nefes alamadım.

Bileğimi tutup, yanda ki kapının kilidine uzandı ve kapıyı kilitledi. Ardından koltuğa oturup beni kucağına çekti. Bacaklarımı iki yanına koyarken bana sımsıkı sarıldı. Aynı şekilde bende ona sarıldım. Çok huzurlu ve güvende hissediyordum.

"Hadi, uyu biraz..." dedi fısıldayarak. Ne olmuştu bu adama böyle? Ama korkudan dolayı aşırı yorgun hissediyordum. Karşımda ki pencereye bakmamak için kafamı omzuna gömdüm. O da hem belimi okşayıp, hem de boş bulduğu her yerimi öpücükler boğuyordu. Gözlerim yavaş yavaş giderken derin bir iç çekip uykuya teslim oldum.

KOMUTAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin