35- KAHRAMAN X AZRAİL

En başından başla
                                    

"Birazdan yemek yiyeceğiz, doyurma karnını." dedi terbiyesiz bir şekilde gülümserken. Aletine sanki yanağını öpermiş gibi sert, baskılı bir öpücük bıraktım. Ayağa kalktığımda beni belimden yakaladı.

"Aşkım, yarın Müco ile biraz gezebilir miyiz?" dedim yumuşak bir sesle.

"Hayır." dedi hiç düşünmeden. Yavru kedi gibi baktım suratına.

"Lütfen ama, herkes dışarda eğleniyor. Senin oğlun içerde sıkılıyor." dedim kendimi acındırarak. Dudaklarını yalayıp gözlerimin içine baktı.

"Tamam, git... Ama dikkatli olacaksın, kendini belli etme. Kalabalık ortamlara girme." dediğinde heycanla dudaklarına bir öpücük kondurdum. Ama saniyesinde beni arkama çevirdi ve elini pantolonuma attı. Pantolonumu ve baksırımı aşağı indirip eliyle kalçamı açıp deliğimi yalamaya başladı. İki yanağı da eliyle sıkarken, deliğimin içine dilini sokuyordu. Hafif domalmış, yüzümü buruşturmuştum. Küçük küçük mırıltılar çıkıyordu ağzımdan. Kapı bir kere tıklandı.

"Efendim, yemekleri servis etmeye başlayalım mı?" diye sordu çalışan abla. Tarık hiç aldırmadan deliğimi taciz etmeye devam ediyordu diliyle. Yüzüm buruşmuşken hafifçe kapalı kapıya baktım.

"Evet hazırlayın." dediğimde kadın birşey söyleyip gitti ama ne olduğu anlamadım. Beş dakika daha yaladı kalçamı, doymak bilmiyordu. En sonunda çok sert bir şaplak atıp ayağa kalktı.

O dolabına ilerlerken bende baksırımı çekiyordum yukarıya. Kalçam o kadar ıslanmış ve kayganlaşmıştı ki... Pantolonumu da çekip ona döndüm. Üzerine rahat bir şeyler giyinmişti.

Aşağı inip yemek yedikten sonra yorgun olduğu için direkt uyudu, tabi ki bensiz de uyumadığı için bende onunla beraber erkenden uyudum. Uykuya dalarken kalçamı okşayan ellerini hissediyordum.

----

Dar sokakta hızlı adımlarla yürüyorduk Müco ile. Deri bir ceket, içine de beyaz bir tişört giyinmiştim. Altımda ise siyah bir kot vardı. Dövmelerim ile birleşince oldukça serseri duruyordum.

"Kuyu'ya gelmene kızmasın kocan?" dedi Müco, omuz silktim sigaramdan bir duman daha alırken.

"Sadece oturup bir şeyler içeceğim." dediğimde kafasını salladı.

Hava kararmaya yakınken sarhoş ve içkicilerin olduğu sokaktan çıkıp sonunda mekanın önüne gelmiştik. İçeri girdiğimde her zamankinden daha kalabalık olduğunu anlamıştım. Yürürken birilerine çarpmamaya özen gösterip bar kısmına geçtik Müco ile.

"Ooo hoşgeldin Kuzey abi..." dedi benden küçük yaşta olan Emir. Gülümsedim.

"Hoşbulduk."

"Buralara çok uğramıyorsun bu sıra." dediğinde kafamı sağa sola yasladım. Önüme her zaman ki içkimden koyunca kafama diktim.

"Ben kabine gidiyorum, uğrarım yanına." dedi Müco kafasına içkiyi dikerken.

"Tamam." dediğimde omzuma dokunup büyük adımlarla DJ bölümüne yöneldi. Burası bugün oldukça kalabalıktı ve herkes çılgınca eğleniyordu.

"Bir viski ver!" yoğunluktan dolayı bana oldukça yakın bir şekilde Emir'den içki isteyen adama göz ucuyla baktım.

"Aynısından." dedi arkadaşı olduğunu anladığım adam, oldukları yerde sallanıp gülümsüyorlardı. Bunların kafası belli ki uçmuştu.

"Şu tenin güzelliğine bak, karılardan bile güzel." dedi yanımda ki adam.

"Kim bilir vücudu nasıldır." dedi ve kahkaha attı. İkisi birlikte müthiş eğlenceli bir espri yapmış gibi gülerken kaşlarımı çattım. Yumruklarımı sıktım ama tüm dikkatleri üstüme çekmemek için onlara hak ettikleri yumruğu atamadım. Eğer bu durumlardan önce gelselerdi ebelerini sikip rezil rüsva etmiştim onları.

Oturduğum yerden kalktım ve daha sessiz ve boş olan alana ilerledim. Halen içim sinirle doluydu. Neyse ki buradan halen Müco'yu rahatça görüyordum.

"Nereye kaçıp gidiyorsun?" o adam birden nefesini enseme vererek konuşunca irkildim.

"Çok tahrik etti beni ha..." dedi son heceyi uzatan adam. İkisi yeniden kahkaha atıyordu. Sinirle dişlerimi sıktım.

"Siktirin gidin lan burdan." dedim biraz bağırarak. Müzikten çok duyulmuyordu sesim. Adam gülümserken birden ciddileşti ve ensemden kedi gibi tutup kendine çekti. Dudağını boynuma yaklaştırdığı sırada birden ensemde ki el ve iğrenç nefes uzaklaştı. Birkaç kişinin çığlık sesini duyduğumda gözlerimi açtım ve yerde o adama deliye dönmüş bir şekilde yumruk atan Tarık'ı gördüm. Öyle sert ve kötü vuruyordu ki adamın yüzü kan içinde kalmıştı. Müzik kesilince ve kendime gelince hızla kolundan tutup çekmeye çalıştım.

Benden kurtulup yeniden vurmaya başladı ama adamın artık kandan yüzü görünmüyordu. Samet ve Müco hızla Tarık'ı adamdan ayırmaya çalıştı. Tarık adamdan ayrıldı ama ardından belinde ki silahı çıkarıp adama doğrulttu. Yeniden çığlık sesleri gelince, Samet deli gibi bakan adama yaklaşıp bir şeyler söyledi.

Tarık yüzünü sinirle buruşturmuş, hızlı hızlı nefes alıyordu. Ardından Samet ne söylemişse işe yaramış olmalıydı ki silahı yukarı kaldırıp led lambalardan birini vurdu. Yeniden çığlıklar koparken, arkasını döndü ve iki gerisinde afallamış ve korkudan titreyen beni görünce iki adım atıp sinirle yanıma geldi ve bileğimden sıkıca tutup mekandan çıkardı.

Mekandan çıkarken Tarık'ın kahramanım mı yoksa Azrailim mi olduğuna karar verememiştim.

KOMUTAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin