Bölüm 13🌔

1.5K 174 57
                                    


Yaşadığım korkunun etkisi devam ederken, sanki, karanlık bir el kalbimi sıkıyor ve beraberinde tüm bedenimi saran ürperti ruhumu ele geçiriyordu.
Geldiğim zamandan beri gün geçmiyordu ki tuhaf yapıdaki insanlara rast gelmeyeyim. Gerçi onlar bana gelmiyor da ben onları çağırıyor gibiydim. Sık nefes alış verişlerim normale dönüyordu, biraz öncekine göre daha iyi olsamda, söyledikleri kafamı epey karıştırmıştı.

"İyi misin?" Aaron'nun sorusu karşısında yüzümü ona dönerek boş boş bakmaya başladım. Aklım hala o kadındaydı ve kafamın içinde ki bu problemle başetmeye çalışıyordum. Beklemediğim bir hareketle diğer elimden tutatrak beni kendine çevirdi. Diğer eli, oradan çıktığımızdan beri sağ elimin bileğini tutuyordu. O da şaşırmış olacak ki hala bileğimi bırakmamıştı. Gözlerimin içine bakarak, "İyi misin?" diye yumuşak tonda tekrar sordu.

İyi olup olmadığımı soruyordu ama bu sorusuna verebilecek bir cevabım yoktu. Çünkü iyi miydim yoksa değil miydim bende bilmiyordum. Sakinleştikçe, korkunun yerini endişe alıyordu. İçim titremişti ve sinirlerim bozulmuştu. Gözlerimin dolduğunu hissedince başımı aiağıya doğru eğdim. Aslında ağlak bir kız değildim ama spn zamanlarda her şeyi üst üste yaşamıştım. Sanki biri sabrımı sınıyor gibiydi.

"Tuhaf bir kadındı. Sadece krem süreceğini sanıyordum..." yutkunarak devam etti, "Onun ne demek istediğini anladın mı?" dedi.

"Şey... Ben... Bilmiyorum. Neden öyle davrandığını anlamadım." dedim.
Neden öyle davranmıştı gerçekten. Bana, koruyucu olduğunu sanıyordum dedi. Bunu ne için söyledi? Yoksa... Yoksa anladı mı? Çok mu belli oluyordu. Ve Aaron'la enerjilerimizin yüksek olduğunu fakat birbirini tamamlamadığını söyledi. Ayrıca bana kaderin çoktan çizilmiş dedi. Peki... Neden? Bunları söylemesindeki  amaç neydi? Ne düşünüyordu? Ne görmüştü? Bende farklı olan ne vardı? Aklımda bir sürü soru vardı.

"Onu hiç böyle görmemiştim." dediğinde Noah'ın yanımızda olduğunu yeni idrak etmiştim. "Yani... O bugün farklıydı." dalgın gözlerini yerden alarak bana çevirdi. Gözleri donuk baksa da yüzündeki endişeyi anlayabiliyordum. O kadar sıkıntısının arasında bir de bunu yaşamak zorunda kalmıştı. Şahit olduğu saçmalıklara bir de bu eklendimişti.

Gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım, biraz tuttuğum nefesimi geri verirken gözlerimi açtım. Sıkıntılı halimi kim görse anlayabilirdi ama sesimi sakin tutmaya çalışarak, "Yaşlı bir kadın Noah. Bence fazla yorulmuş olmalı. Evet, yaptığı davranış normal değildi fakat sakinleştiği bir zamanda onunla konuşmaya tekrar gidebiliriz, ne dersin?" dedim. Oraya bir daha gitmeye hiç niyetim yoktu ama Noah isterse bunu yapabilirdim.

Noah bana cevap vermek yerine başını olumlu anlamda salladı. Evet. En mantıklısı bu olabilirdi. Bence hepimizin sakinleşmeye ihtiyacı vardı. Başımı karşımda duran Aaron'a çevirdiğimde elimi tutuyor olduğunu tekrar hatırlayarak yerimde hafifçe kıpırdandım ve bir süredir bu halde olmamız beni içten içe güldürsede ellerimi usulca ondan çektim. Benim yüzümden yaşdıkları onu afallatmış olmalıydı. Yanımda durdukça bana sirayet eden bela ona da bulaşıyordu.

Hep birlikte tekrar koruyucuların eğitim gördüğü alana doğru giderken Noah'ı evine bıraktım, zaten yolumuzum üzerindeydi. Evinde dinlenirse kendini daha iyi hissederdi. Biz Aaron'la birlikte sessizce tekrar yürümeye başladık. Adımlarımız yavaş ve isteksizdi. O yaşadıklarımızdan sonra ne kadar istekli olabilirdik ki zaten, tüm moralimiz alt üst olmuştu.

Eğitim alanına yaklaştığımızda, Deena, bizi görür görmez elinde bulanan ok ve yayını bırakmadan yanımıza koştu, Gino ve diğer çocuk hala atış yapıyorlardı. Yanımıza vardığında biraz soluklanarak bir bana bir de Aaron'a anlamazca bakmaya başladı. Şu an gerildiğimi hissettim, iyiki etrafımda açıklama yapmak zorunda kalacağım kişiler yoktu. Bunun için gerçekten mutluydum.

KORUYUCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin