17.Bölüm ~ Telefon

1.4K 85 24
                                    

Multimedya: Alin (Dilem) Çetin

Keyifli okumalar...


"Artık cezanı çekme zamanı." Dediğiyle yutkundum. Bu sefer kurtuluşum yoktu. Anlamıştım...

Üstüme doğru gelmeye başladı. Bir kaçış yolu aramak için etrafıma bakındım. Ancak yaralı bacağımla bu pek mümkün değildi. Çınar tam karşıma gelip çömeldi. Dikkatlice yüzüme bakıyordu. Bende yutkunarak ona baktım. Elini bana doğru uzattığında gözlerimi kapattım. Şu an ondan ölesiye korkuyordum.

Tam o sıra Çınar'ın telefonu çaldı. Mutlulukla gözümü açtım. Çınar ufak bir küfür savurup ayağa kalktı.

"Efendim Fuat baba." Babamın arayacağına bu kadar sevinemezdim sanırım. Diğer dikkat ettiğim şey ise Çınar'ın babama baba deyişi olmuştu. Severek evlenen için bu mutlu bir anı olabilirdi. Ama ben farklı bir durumdaydım. İsteyerek evlenmemiştim, hatta imzayı ben atmamıştım bile. O yüzden bu kadar yakın olmaları gözümü korkutuyordu.

Çınar salondan çıktığında koltuktan destek alarak ayağa kalktım. Vurulduğum bacağıma fazla kuvvet uygulamadan yürümeye çalıştım. Bu oldukça zor olmakla beraber canımı yakıyordu. Ancak Çınar gelmeden odama gidip ondan kurtulmak istiyordum. Çınar'ın sesinin kesildiğini duyunca dudaklarımı birbirine bastırıp salonun girişine baktım. Ancak gelen olmamıştı. Nefesimi tutup dinlemeye başladım. Dış kapının sesini duyduğumda tuttuğum nefesimi verdim. Babam Çınar'ı yanına çağırmış olmalıydı.

Yavaş adımlarla merdivenlere yöneldim. Oldukça yavaş bir şekilde merdivenlerden çıktım. Odama girdiğimde kapıyı kapatıp yatağıma oturdum. Bacağımı zorladığım için çok canım yanıyordu. Gözlerimi yumup acının biraz da olsa dinmesini bekledim.

Bir süre öylece durduktan ayağa kalktım. Dolaba sakladığım telefonu çıkardıktan sonra tekrar yatağıma oturdum. Telefonu açtığımda Barlas'tan gelen 20 aramayı görünce geri aradım. Telefon üç kere çalsa da açılmamıştı. Arama sonlandığında kaşlarımı çattım. Rehbere girip diğer numarayı yani Eren'i aradım. Onun telefonu da açılmadığında ne yapacağımı bilemedim. Neden açmıyorlardı acaba? Tekrar Barlas'ı aradım. Telefon iki çalışta açıldığında heyecanla konuştum.

"Barlas?"

"Dilem?" Barlas yerine başka birinin sesini duyduğumda yutkundum.

"Kimsiniz?"

"Tanımadın mı beni güzelim? Çok ayıp." Muzip bir şekilde çıkan sesle heyecanla ayağa kalktım. Bacağıma yaptığım baskıyla inledim.

"Çağrı! Sen misin? İnanamıyorum yaşıyorsun!" Mutlulukla bağırdım. Neyse ki Çınar evde değildi.

"Tabi ki yaşıyorum kızım. Benden bu kadar kolay kurtulabileceğini mi sanıyorsun?" deyip kahkaha attı. Mutlulukla gülümsedim.

"Sana ne yaptılar? Nasıl kurtuldun?"

"Bana ne yapabilirler ki?" Alayla konuştuğunda güldüm.

"Çağrı!"

"Tamam tamam. Kızma hemen. Tehdit falan etti seninkiler. Özellikle o Çınar denen herif var ya. Gördüğüm yerde ona kafa göz girişeceğim haberin olsun. Yüzüme bir vurdu anlatamam. Yüzüm gözüm kan içinde kaldı. Elim bağlı olmasa ben ona yapacağımı bilirim de bakma işte ellerim bağlıydı." Suçlulukla konuşmaya başladım.

"Özür dilerim Çağrı. Benim yüzümden oldu."

"Saçmalama Dilem. Onlar şerefsizse senin ne suçun var? Takma kafana sakın!"

DİLEMWhere stories live. Discover now