16.Bölüm ~ Sarhoş

1.5K 88 19
                                    

Multimedya: Çınar Soylu

Keyifli okumalar...


Çınar'la birlikte eve geldik. Ona bir şey demeden merdivenlerden çıkmaya başladım.

"Alin ne yapıyorsun!?" Çınar hızla yanıma gelmişti. Bir kez olsun anlaması umuduyla ona boş bakışlarımı gönderdim. O ise bunu anlamamıştı, belliydi. Onu görmezden geldiğimi daha nasıl belli edebilirdim bilmiyordum.

"Odama gidiyorum Çınar."

"Bileğini sakatladın, yürüme. Geç burada otur gözümün önünde." Oflayıp ters bir bakış attım.

"Çınar ben elimle yürümüyorum herhalde. El bileğim incindi altı üstü. Neden yürümeyecekmişim?"

"Bir kere laf dinlesen ölür müsün Alin?"

"Peki sende bir kere mantıklı bir şey söylesen ölür müsün? Sen ve babam yüzünden hayatım saçma sapan bir hal aldı. Neden yapıyorsunuz anlamıyorum. Hayatımı böyle berbat hale getirmek mutlu mu ediyor sizi?"

"Biz ne yaptık ki Alin? İşleri her seferinde zora sokan sensin!" Hayretle yüzüne baktım. Ne yaptık diye resmen bana sormuştu.

"Asıl ben ne yaptım size? Ablam öldükten sonra hayatımı ne hale getirdiniz farkında değil misiniz? Keşke o kazada ablam değil de ben ölseydim!" Omuzlarından itip hızla odama gittim. Kapıyı sertçe vurarak kapattım ve kilitledim. Yatağıma oturup sakinleşmeyi bekledim.

Hala bana sorabiliyordu ne yaptık diye.

Dış kapının sesini duyduğumda Çınar'ın gittiğini anladım. Gitsindi zaten.

Nasıl böyle insanlara dönüşmüşlerdi? Ablam yaşarken böyle değildi. Tamam bazen aile içinde ablamın benden daha çok sevildiğini hissediyordum. Ancak ablam her seferinde benim yanlış anladığımı söylüyordu. Şimdi görüyordum ki yanlış anlayan ablammış.

Annem ve babama rağmen ablam her zaman beni sevdiğini hissettirirdi. Bende onu seviyordum. Onun ölmesi beni yıkmıştı. Aynı zamanda benim için dönüm noktası olmuştu. O gittikten sonra hiçbir şey eskisi gibi olmamıştı. Açıkçası bende bazı şeyler için uğraşmamıştım. Mesele onların her istediğini yaparak onları mutlu etmeye, kendimi sevdirmeye çalışmazdım. Beni ablama dönüştürmek istediklerinin farkındaydım. Ancak ben bendim işte. Ablam değildim. Onların istediği gibi olamazdım. Ama onlar beni buna zorluyorlardı. Önce ismimi sonra hayatımı almışlar, beni öldürüp ablamı yaşatmışlardı...

Bazen diyordum o kazada ben ölmeliydim. Herkes daha mutlu olurdu. Annem ve babam biricik kızları yaşadığı için mutlu olurdu. Çınar sevdiği kadınla evlendiği için mutlu olurdu. Barlas kimse için uğraşmamış olurdu. En önemlisi de bir insan, Çağrı, yaşamış olurdu.

Elime bir damla damladığında ağladığımı anladım. Ellerimi gözüme götürüp gözyaşlarımı sildim. Ancak ben elimi indirmeden yenileri gözümden tekrar akmışlardı.

Bazı şeyler bana çok ağır geliyordu. Bazen her şeyden kurtulmak istiyordum. İntihar etmek çoğu kez aklıma gelen bir şeydi. Ama bu kolay değildi. Ölüm kolay bir şey değildi. Ben canı tatlı bir insandım. Ufacık bir kâğıt kesiğinde bile ağlayan ben intihar edemezdim. Hem ölmek her şeyin kurtuluşu muydu? Bence değildi. Çoğu kez aklıma gelen intihardan her seferinde vazgeçiyordum. Ancak bu ölmek istediğim gerçeğini değiştirmiyordu.

Ağzımdan bir hıçkırık kaçtığında ellerimle yüzümü kapattım. Sanki odada birileri varmış gibi yüzümü gizlemek istiyordum. Belki o birileri kendimdim. Ağlamak istemiyordum ama gözyaşları benden izinsiz akıyor, ağzımdan benden izinsiz hıçkırık kaçıyordu.

DİLEMWhere stories live. Discover now