15.Bölüm ~ Hastane

1.6K 89 30
                                    

Multimedya: Barlas Karahan

Keyifli okumalar...


"Ye hadi yemeğini." Ters ters Çınar'a baktım. Kollarımı göğsümde bağlamış masada oturuyordum. Çınar da karşımdaydı ve afiyetle önündeki yemeğini yiyordu. İğrenerek ona bakıp başımı pencere tarafına çevirdim.

Bir haftadır aynı sahneyi tekrarlıyorduk. Onunla yemek yemediğimi bildiği halde bıkmadan usanmadan aynı soruyu soruyor ve benden aynı tavırları görüyordu.

Çınar elindeki çatal ve bıçağı bırakmıştı. Bunu çıkan sesten anlasam da yine de bakmadım.

"Daha nereye kadar sürecek bu?" Cevap vermediğimi görünce derin bir nefes aldı. Onunla konuşmak istemiyordum. Onunla aynı havayı solumak istemiyordum. Onun sesini duymak istemiyordum. Onunla yüz yüze gelmek istemiyordum. Onunla aynı evde kalmak dahi istemiyordum. Ancak buradaydım ve buradan çıkış yoktu.

"Yapma ama Alin. Bir hafta oldu. Tam tamına bir hafta. Artık gerçek hayata dönsen diyorum." Gerçek hayat dediğinde kendisinden bahsediyorsa çok beklerdi. Aynı evin içinde ne kadar kaçabilirsem o kadar kaçacaktım. Bana engel olamazdı. Kaybedecek hiçbir şeyim yoktu artık.

"Sen beni bırakmadan normal hayata dönme imkânımız yok!" Sertçe konuşup masadan kalktım. Gitmek için arkamı dönmüştüm ki masaya çarpan yumruk ve ona eşlik eden birbirine vuran tabakların çıkardığı sesle yerimde sıçradım.

"Otur şu masaya!" Sertçe konuşması yutkunmama neden olmuştu. Yüzüne bakmayarak kalktığım yere tekrardan oturdum.

"Sana karşı anlayışlı olmaya çalışıyorum. Ama sen burnunun dikine gidip duruyorsun. Bu kadarı yeter artık!" Ne anlayış ama gerçekten! Beni resmen hapis ediyorlardı sonra da anlayışlı olduklarını söylüyorlardı. Birde benden normal davranmamı bekliyorlardı. Zaten normal davranıyordum. Olması gereken buydu. Sahte imzayla evlendiğimiz için boynuna sarılmamı mı bekliyordu. Asıl o zaman normal davranmamış olurdum.

"Bırak o zaman beni!" Hafif yüksek çıkan sesimle kaşlarını çattı.

"Bu asla olmayacak!"

"Evet, olacak! Senden nefret ediyorum, hatta senden iğreniyorum! Seni asla sevmeyeceğim! Bunları bile bile nasıl beni yanında tutabilirsin? Gurursuz musun sen? Erkeklik gururun yok mu? Karşındaki kadın istemiyor işte seni. Daha neyi zorluyorsun?"

"İstediğin kadar nefret et! Sen benimle evlisin ve bunu kimse değiştiremez." Kaşlarımı çatıp dikkatlice yüzüne baktım.

"Cidden beni seviyor musun? Ne zamandır peki? Hani hatırlatırım ablamın sevgilisiydin ya!" Gözlerini kaçırdı. Ardından kasılmış bir yüz ifadesiyle tekrardan bana bakmaya başladı.

"Bana Alin dedikçe ablamı hatırlamıyor musun? Yoksa beni ablamın yerine mi koydun? Her iki düşünce de iğrenç ve sende en az bu kadar iğrenç bir insansın işte!" Öfkeyle oturduğu yerden kalktı.

"Yeter! Yeter artık! Ablanı hatırlatıp durma! Onu seviyordum ama beş yıl önceydi bu. Şimdi de seni seviyorum. Bunu ne sen ne de bir başkası değiştiremez. Sen de beni seveceksin zorla da olsa!" dedi ve hızlıca evden çıktı.

Gözlerimi yumup yaşadıklarımı düşündüm. Neden hiçbir şey istediğim gibi olmuyordu? Bu sefer mutlu oldum derken hep bir şeyler karşıma çıkıyordu. Galiba çok bahtsız bir insandım.

Gözlerimi açıp bir haftadır kaldığım eve göz gezdirdim. Ardından oturduğum yerden kalkıp odama gittim. Çınar'la ayrı odalarda kalıyorduk. Bu benim sayemde olmuştu.

DİLEMWhere stories live. Discover now