2.Bölüm ~ Sahte

2.6K 181 82
                                    

Multimedya : Çınar Soylu

Keyifli okumalar...


Güneşin ilk ışıkları yüzüme vuruyordu. Yoğun ışık nedeniyle gözlerimi kıstım. Yattığım yerden yavaşça doğruldum. Dün eve geldiğimde saat gece yarısını geçmişti. Annem ve babam uyanık bir şekilde beni bekliyorlardı. Dün ufak bir kıyamet koptuğunu söyleyebilirdim.

'Nereye kayboldum?'

'Neden aramaları cevaplamadım?'

'Neden telefonumu kapattım?'

'Bu saate kadar neredeydim?'

Bunlar ve bunlar gibi birçok soru. Alışıktım. Ayda bir iki kere fırsatını bulduğumda ortalıktan kaybolurdum. Ve her eve gelişimde aynı sorular tekrarlanıyordu. Ama dün bir farklılık vardı. Aile dostlarıyla kutlama ayarlamışlardı. Benim mimar olmam adına yapılan bir kutlama. Tabi ki bu kutlamadan her zamanki gibi haberim yoktu. Gerçi haberim olsa bile katılmamak için uğraşırdım ama bu ayrı bir konu. Neyse bu kutlamaya katılmadığım için aile dostlarına rezil olduklarını düşünüyorlardı. Açıkçası umurumda bile değildi. Ama dün gece baya bir başımı ağrıtmışlardı.

Dün gece birde eve gelmiştim ve geldiğimden beri uyumamıştım. Uykusuzluktan ve gece boyu düşünmekten ağrıyan başımı ovaladım. Yataktan kalkıp odanın içindeki lavaboya girdim. Yüzüme soğuk bir su vurup aynadan yansıyan yüzüme baktım. Gözlerimin içi kıpkırmızı olmuştu. Kenardan havlu alıp yüzümü kuruladım ve giyinme odasına gittim. Siyah bir kot ve beyaz bir tişört giydim. Saçlarımı gelişi güzel bağladım. Makyaj masasının önüne geçip göz altlarımı kapattım ve başka bir işlem yapmadan odadan çıktım.

Salonda bizimkilerle yüz yüze gelmemek için hizmetçilerin kullandığı arka merdivene yürüdüm ve aşağıya indim. Mutfağın kapısını aralığımda içeri göz gezdirdim. Neyse ki kimse yoktu. Hızlıca içeri girip kendime sert bir kahve yaptım. Yemek odasına açılan kapıdan sesler gelince kahvemi alıp geldiğim kapıdan çıktım. Odama gelince kapımı kilitleyip odamdaki ufak koltuğa oturdum ve kahvemden yudumladım. Birazdan odama gelirlerdi.

Bakışlarım kapıda kahvemi bitirmiştim. Hala çalmayan kapı beni hayrete düşürmüştü. Çalmaması garipti. Şimdiye kapıma dayanmaları ve uyuşukluk yaptığım için azarlamaları gerekiyordu. Hemen ardından da zorla şirkete götürülmem gerekiyordu. Bu yüzden garipti işte. Bu sessizlik yanlıştı. Sanki fırtına öncesi sessizlikti bu. Ama bunu da umursamadım. Zaten hayatımda hiçbir şey yolunda olmadığından bu beni pek etkilemezdi. En azından ben öyle düşünüyordum. Bardağımı kenara bırakıp bu sessizliğin tadını çıkardım.

Ne kadar orada oturduğumu bilmiyordum. En sonunda saate baktığımda 11 olduğunu gördüm. Hala çalmayan kapıya tekrar bakıp yerimden kalktım. Bir şey olmuş olmalıydı. Merak ettiğim için odadan çıktım ve salona indim. İçeriden gülüşmeler yükseliyordu. Bu gülüşmeler de en az sessizlik kadar korkutucuydu.

Kenardan beri baktığımda annem, babam ve ablamın sevdiği adam olan Çınar sohbet ediyorlardı. Ablamın cenazesinde tanışmışlardı. O zamandan beri de iyi anlaşıyorlardı. Benim annem ve babam olmasına rağmen benden daha iyi anlaştığı söylenebilirdi.

Çınar benim için tam bir hayal kırıklığı olmuştu. Çünkü ablamın anlattıklarının tam tersi bir kişiliğe sahip olduğunu fark etmem geç olmamıştı. Davul bile dengi dengine misali annem ve babamla iyi anlaşmaları bunu destekliyordu zaten. Çınar şu an da bizim şirkette çalışıyordu ve babamdan sonra en yetkili kişi oydu. Sanırım... Babamın ona çok güvendiğini biliyordum. Sanki öz oğluymuş gibiydi babamın davranışları. Bu bana garip gelse de nedenini bilmiyordum.

DİLEMحيث تعيش القصص. اكتشف الآن