26.Bölüm: ''Kalbe Takılmış Kelepçe''

121K 9.1K 23.5K
                                    

Billie Eilish - I Love You

Elyas & Taha - İncinmesin Kanatların

Bu bölüm dört bardak ıhlamur, üç bardak nane limon, bir bardak turşu suyu içerken, sayısız peçete ve ilaçlarla yazılmıştır. Sıfır şaka! Yazdıklarımdan ben sorumlu değilim yani.dd Ee hasta yatağında bölüm yazan bana oy vermeyen de ne bileyim... Neyse keyifli okumalar. ^^

26.Bölüm: ''Kalbe Takılmış Kelepçe"

Hayatınızda birini üzmekten, hayal kırıklığına uğratmaktan deli gibi korktuğunuz biri var mı?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hayatınızda birini üzmekten, hayal kırıklığına uğratmaktan deli gibi korktuğunuz biri var mı?

Benim var. Babam.

Aslında babamdan önce kendim de varım çünkü insan kendini üzdüğü ve kendine hayal kırıklıkları armağan ettiği anda yok olmaya başlar. Kendimi üzmüştüm. Buna bizzat ben sebep olmuştum. Kendimi üzdüysem babamı üzmemem kaçınılmaz olmuştu. Onu hayal kırıklığına uğratmamam imkânsızdı çünkü kaçtığım ve keyfim istediği için ona söylediğim yalanların altında ezilmiş, ezildiğim yerden babamın gözlerine bakmaya devam etmiştim. Ben bir hayal kırıklığıydım.

Babam karşımda duruyordu. Öyle bir anın içindeydim ki hiçbir mantıklı açıklaması olmadığı gibi hiçbir kaçışı da yoktu. Söylediğim tüm yalanlar az sonra burnumdan gelecekti ve ben babamı üzmekle kalacaktım. Onu üzmek istemiyordum ama bunun için geç kalmıştım. Bu da benim eksik yanımdı işte. Yutkunamadığım şu anlarda nefesimi hissedemezken babam hareket etmeden, gözlerime öyle bir bakıyordu ki; ondan korku değil hüznün ve pişmanlığın hissini alabiliyordum. Bana bu kadar güvendiği için pişmandı. Bu pişmanlık da onu hüzne sürüklemişti. Ağzını usulca aralayarak, ''Neva,'' diyebildi. Sesi kontrollüydü. ''Sen neden buradasın?''

Hadi dökül şimdi!

Elbette dökülecektim, bu saatten sonra daha neyin yalanını söyleyecektim? Ellerimi birleştirerek dudaklarımı kemirdim istemsizce. Bu panik halinde olduğumu açıkça gözleri önüne serdiğimi yansıtan bir tabloydu. ''Baba ben...'' diyebildim doğru düzgün cümle bile kuramadan.

Babam sabırla beni bekledi ama biraz da böyle devam edersem sabrının diğer yanını da tatmış olacaktım. ''Sen ne?''

''Ben sana...''

''Sen bana yalan söyledin!''

Söylediği cümleyle yüzüme bir ayna tuttu. İnsan yalanlar söylerken ne yaptığının farkında olur, bundan kaçınmaz ve bu ona tatlı gelirdi ama yaptığı şey yüzüne vurulunca tokat yemiş gibi ağır gelirdi. Göğüs kafesimin içindeki hava giderek zehirli hale gelmeye başladı, ben nefes sayılarımın seyrekleştiğini hissederken. Gözlerine bakamadan dudaklarımı kemirmeye devam ettim. Babam tok sesiyle, ''Neva bana bir açıklama yapacak mısın kızım?'' diye sordu. ''Kimin bu ev ve senin burada ne işin var?''

NOTANIN ERVAHI (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin