5.Bölüm: ''Yaralı Bedenlerin Sanrısı''

127K 9.2K 16.9K
                                    

Justin Timberlake - Mirrors

Olivia O'Brien, Gnash - I Hate You, I Love You 

5.Bölüm: ''Yaralı Bedenlerin Sanrısı"

Şeytanın bileklerinde saklıdır belki de insanlığın rehberi, çünkü böylesine bir insanlık yalnızca ondan öğrenilmiş kadar kötü olabilirdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şeytanın bileklerinde saklıdır belki de insanlığın rehberi, çünkü böylesine bir insanlık yalnızca ondan öğrenilmiş kadar kötü olabilirdi.

Gecenin içinde kalmış bir parça ateş gibiydim. Sadece olduğum yeri yakıyordum lâkin bu kendimden başkasına, başka bir şeye zarar vermiyordu fakat çok istiyordum. Kendimi değil, beni yakanları, beni acıtanları bir dal ateş işle küle çevirmek istiyordum. Sanırım bunun için ya fırtınayı beklemem gerekiyordu ya da fırtınayı beklemeden kuvvetli bir şekilde o ateşe üflemem. Etrafa sıçrasın ve her yer cayır cayır yansın istiyordum. Böylesi bir öfkeyi içimden bu bile atamazdı ama en azından içimde kalmazdı.

Serhan,

Benim ağabeyimdi ama sadece bu kadarıydı. Dahası hiçbir zaman olmamıştı. Birlikte ağladığımız geceler, beraber dertleştiğimiz yaz akşamları ya da yapmacıktan da olsa ufak bir kahkaha... Hayır, bunların hiçbiri olmadı. Nedeni bilmiyorum ve sormadım çünkü ondan bunları dilenecek değildim. Biz kardeştik ama aynı çatı altında yaşayan iki düşmandık. Ondan nefret ediyor muyum? Evet, bazen ediyorum. Hatta çok nefret ediyorum... Ama bazen işler öyle olmuyor. Yumuşar gibi oluyorum ve hissizleşiyorum.

Boş versenize; benim duygularımın ne önemi var ki?

Serhan'ın karanlığı bıçak gibi delen bakışları üzerimdeki baskısını arttırmaya başladıkça, çabucak toparlandım ve çantamı kavrayıp ona bakmadan, ''İyi geceler,'' diyerek hızla kapıyı açıp dışarı çıktım. Hava soğuktu ve rüzgâr saçlarımın arasına buz kütleleri dolduruyor gibiydi.

Başımı öne eğdim ve Serhan'a bile bakmadan yanından geçip gittim fakat bu tahmin ettiğim gibi gelişmedi. ''Kal orada!'' diye sesini yükseltti. Duraksadım, şayet bunu yapmasaydım daha çok ileri gideceğinden emindim. Tabii, az sonra neler yaşanacağından emin olduğum gibi.

Dudaklarımı birbirine bastırdım ve derin bir nefes alıp vererek bekledim. Seyit Ali hâlâ buradaydı ve bizi izlediğinden emindim. Arabasının farları küçük bir alanı aydınlatıyordu ve ben karanlığa durmuştum. Serhan çabucak geldi ve kolumu kavradı. Dişlerimi sıktım. Çehremi kendisine çevirdiğinde öfke dolu bir suretle karşılaştım. ''Kim lan bu?'' diye sordu Seyit Ali'yi kast ederek.

Ne diyebilirdim ki? Her türlü kafasında kurduğu o şeye inanacaktı. Serhan, benden sadece cevap isterdi ama kendi doğrularına inanırdı.

Boş boş gözlerine bakarken sert bir soluk alıp verdi. Kolumu sıkan parmaklarına aldırış dahi etmiyordum. Cevapsız kaldıkça beni sarstı. ''Sana diyorum!'' Devam etti. ''Cevap ver yoksa gidip sıkarım gırtlağını?''

NOTANIN ERVAHI (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin