23.Bölüm: ''Kuyudan Atılan Taş''

151K 9.9K 28K
                                    

Arctic Monkeys - Do I Wanna Know?

Avicii - Wake Me Up

Merhabalar. Geldik. Geçen bölüm verdiğiniz oylar için teşekkür ederim, beni çok mutlu ettiniz. Aynı performansı hatta daha fazlasını bu bölüm de yapabilirsiniz. Giderek artış gösteren bir tabloyla karşılaşmak çok güzel olur... Keyifli okumalar. ^^

23.Bölüm: ''Kuyudan Atılan Taş''

Bir şarkı olsaydım eğer sözlerim onun ruhundan beslenirdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir şarkı olsaydım eğer sözlerim onun ruhundan beslenirdi.
Bir şarkı olsaydım eğer ondan başka herkes dinlerdi.

Bir şarkı yazmıştım. Onun için ve bana ait bir şarkı. Sözlerimde ikimize de ait kelimeler vardı ama onun bana hissettirdikleriyle dökmüştüm mürekkebimi. Sonuçta hiçbir satır öylesine yazılmazdı. Birileri muhakkak birilerine bir şeyler hisseder, tıpkı bir kalp atışı gibi satırlarını öyle dökerdi. Onun için atan bir kalbim vardı ama o, onun için döktüğüm mürekkebi görmemişti.

Saçlarımın ıslaklığını hâlâ hissedebiliyordum ama üşüdüğüm söylenemezdi. Elbisem de tümüyle kuru sayılmazdı. Burnumu çekerek önümdeki çorbadan bir yudum içtim. Kaşığı elimde tutmaya devam ederken gözlerim Seyit Ali'nin ellerine kaydı. Parmaklarındaki yaraları gördüm. İçim ekşidi, içim acıdı. Kaşlarımı çattığımda baktığım yerdeki dikkatimi dağıtmak istercesine, ''Isındın mı?'' diye sordu.

''İyiyim,'' diye cevapladım düz bir sesle.

Ona bakmadan çorbamdan birkaç yudum daha aldım. Konuşmamız gerekti ama önce karnımı doyurmalıydım. Midem boşken ona parladığımda içimdeki karanlığı görsün istemiyordum. Çorba tabağımı bitirdikten sonra kaşığımı bir kenara koyarak birkaç yudum da su içtim.

Seyit Ali, ''Doydun mu peki?'' diye sordu bu sefer.

''Doydum.''

''Tamam, şimdi yüzüme bak,'' dedi sakin bir sesle. Derin bir nefes alarak yüzümü yüzüne çevirdim. Gözlerindeki yakınlık beni kendine çekiyordu ama beni kendine çektiği gibi kendinden itiyordu da. İyi oldu derken yüzündeki yeniden açılan yaralar beni de mahvediyordu. Gerçi bu onun hayatıydı. Tertemiz bir suratla gezemezdi. Bu hep böyle olacaktı. Dudaklarımı birbirine bastırarak ona ne kadar kararlı olduğumu bir kez daha ispatladım. Bana bir cevap verecekti. ''Seni dinliyorum Seyit Ali. Hadi!''

Ellerimi masanın üzerinde birleştirdiğimde dudağının kenarını kıvırarak bana puslu puslu baktı. ''Çok güzel görünüyorsun.''

''Duymak istediğim şey bu değil.''

''Söylemek istediğim şey bu.''

Sakinliğimi koruyordum. Korumalıydım. ''Bak,'' dedim uzatmadan. ''Hemen şimdi bana bir cevap vermezsen bir daha seninle asla konuşmam. Ciddiyim. Bana bir şey söyle artık. Neden gelmedin? Neden?''

NOTANIN ERVAHI (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin