44.Bölüm: ''Gecenin İçindeki Mesafeler''

71.7K 7K 21.5K
                                    

Sezen Aksu - Hata

Funda Arar - Benim İçin Üzülme

Severek okumanız dileğiyle, keyifli okumalar diliyorum. Yorumlarda buluşalım. ^^

44.Bölüm: ''Gecenin İçindeki Mesafeler''

Birine kalbinin yerini göstermek ona iyi bir nişancı olması için fırsat vermektir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Birine kalbinin yerini göstermek ona iyi bir nişancı olması için fırsat vermektir.

Onunla ilk göz göze geldiğimiz ânı hatırlıyorum da, gözlerindeki ateş bir benim üzerime sıçramamıştı ama yandığımı hissetmiştim. Bunu da kendime ilk kez itiraf ediyordum. Metrelerce uzaktan kesişen bakışlarımız bizi bir araya getirmişti ve bir gün ona kalbimin yerini göstermiştim. Yalan yok ona çok iyi bakmıştı ve sevmişti ama her insan gibi onu kırmayı da bilmişti. Ben de kırmıştım zamanında kalbini ama şu an bana paramparça bir kalp bıraktığı gerçeğini değiştirmiyordu. Kalp sona geldiğini anladığında zaten kırılmayı bekliyordu ve biz yine bir sokak ortasında başlayan hikâyemizi yine bir sokağın içinde bulmuştuk.

Birbirimize kavuşurken değil, birbirimizi kaybetmekten korkarken.

Neye uğradığımızı şaşırdığımız bir şey olduğunda karanlık gözlerimi boyamıştı. Hissettiğim şey korku ve hızla çarpan kalbimdi ve yine hissettiğim şey kolları ve kokusuydu. Seyit Ali üzerime öyle bir kapanmıştı ki nefes alamıyordum ama yaşıyordum ve bu yeterliydi. Taşlı zemine ikimiz de bedenlerimizin yarısını yatırmıştık, görmüyordum ama biliyordum. Saniyeler tıpkı işittiğim o ateş sesi kadar hızlı aktığında kollarını üzerimden temkinli bir şekilde çekti ve gözlerini gözlerimle buluşturarak hiç vakit kaybetmeden, ''İyi misin?'' diye sordu. Sesi çok hızlı ve telaşlıydı.

Şokun içinden çıkamadığımda gözlerini gözlerimden çekti ve sağına soluna bakındı, ben ise öylece kalakalmıştım. Bir şey göremediğinde yeniden bana bakıp hafifçe toparlandı ve ellerini kollarımda hızlı bir şekilde gezdirmeye başladı. ''Bir şey oldu mu?!'' diye sordu bu kez. Cevap veremiyordum ama onu görüyordum. Seyit Ali kollarımda gezinen ellerini yüzüme taşıdığında ona daha yakın bakmamı sağladı ve elleriyle yüzümü çerçeveledi. Yüzüm avuçlarının içindeydi. Hiçbir şey yapamadım. Bana sadece delicesine inip kalkan göğsüyle bakarken sertçe yutkundu. ''Neva bir şeyin var mı?''

''Yo-yok,'' diyebildim sersem bir halde.

Gözlerini kapattı ve derin bir nefes alıp verdi, ardından bir anda alnını alnıma yasladı. Yüzümü kavrayan parmakları tenimi okşamaya başladığında o kadar garip şeyler hissettim ki buna bir isim veremedim. Buna bir isim koyamadım ve bu haldeyken bile ona sarılmak isteyip, sarılamadım. Ellerim boşta kaldığında kendini kötü hissetmiş olacaktı ki alnını alnımdan çekerek, ''Kendime engel olamadım özür dilerim,'' dedi.

Ellerini yüzümde tutmaya devam ederken elimi ürkekçe koluna doğru götürdüm. ''Senin bir şeyin var mı?'' diye sordum endişemi belli ettiğimde. ''İyi misin?''

NOTANIN ERVAHI (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin