32 // dinner

7.5K 335 34
                                    

Islak saçlarımı önümden geriye attığım an arkamdan kısa bir bağırış gelmişti. Aynada omzumun ardından bana somurtmuş bir şekilde bakarak kollarını birleştirmiş Justin'e baktım. Justin, ona böyle yapmamdan hoşlanmazdı. Peki, itiraf ediyorum, bu tamamen aklımdan çıkmış.

"Günaydın, hayatım," Dedim bozuntuya vermemeye çalışarak.

"Günaydın," Diyerek sahte bir şekilde gülümsedi. Siyah iç çamaşırından gözlerimi ayırıp saç kurutma makinesini fişe taktım. Hala aynı yerinde bekliyor olması sinirimi bozmuştu.

"Jus!"

Bakışlarını kalçamdan çekti hınzırca sırıtırken. "Efendim, Bayan Sünger Bob'lı İç Çamaşırı Olan Fındık K-"

"Kıçıma fındık demeyi kes, ah!" Kurutma makinesini tezgaha koyacakken çıplak belime sarıldı ve çenesini omzuma yasladı. Sakalları omzuma batmıştı ve bunu bildiği hâlde çenesini boynuma doğru sürtüyordu. Gıcık.

"Alev alacak gibi hissediyorum," Diye homurdanarak onu kendimden uzaklaştırmaya çalıştım. Her zaman ki alaycı gülüşü dudaklarında belirdi ve beni kendine çekerek daha fazla öptü. Gıdıklanıyormuş gibi hissettiğim için bende istemsizce tebessüm ettim.

"Aslında kızarmış bir piliç iyi gidebilirdi."

Onu etkilemeyecek ama benim içimi rahatlatabilecek olan bir yumruğumu Justin'in omzuna savurdum. Kıkırdamakla yetindi.

"Evine birlikte gidelim. Sende bana vereceğin şeyi gösterirsin." Boynuma uzun süreli bir şekilde öptü.

Geri çekildiğinde bende saçlarımı kuruttum. O, çoktan banyodan çıkmıştı. Elektriklenen saçlarım suratıma yapışınca sinir kat sayımın arttığını hissediyordum. Oflayarak makineyi fişten çıkardım ve eski yerine yerleştirdim.

Giyinmek için odaya girdiğimde Justin'i ortalıkta görememiştim. Aşağıdan gelen televizyon sesiyle salonda olduğunu fark etmem uzun sürmedi.

İç çamaşırlarım üzerimdeydi. Duştan çıkınca hemen onları giymiştim. Yatağın üzerinde duran dünden kalma kot şortumu altına geçirdim ve tişörtümü giydim.

Çantamı da aldıktan sonra odadan çıktım ve merdiven basamaklarına adımlarımı attım. Justin, kollarını iki yana açmış ve ayaklarını sehpahaya doğru uzatmış kısacası televizyonun karşısına kurulmuştu.

Ayak seslerimi duyunca televizyonu kumanda yardımıyla kapattı ve toparlanarak ayağa kalktı. Bana doğru döndüğünde bacaklarıma baktığını hissedebiliyordum.

"Bu kıyafetle dışarıya adımını bile atmayacaksın." Diye homurdandı ayakkabılarını giyerken.

Ben çoktan ayakkabılarımı giymiştim. Kollarım çapraz bir şekilde göğsümde birleşti. "Niye? Ben kıyafetlerimden oldukça memnunum."

"Katil mi edeceksin sen beni?" Sesini yükselttiğinde kollarımı iki yana saldım ve kapıyı açıp dışarıya çıktım.

Sinirlendiğinde çok çekici oluyor, kahretsin.

"Zaten bugün evdeyim," Mırıldanarak onunla birlikte arabaya doğru ilerlemeye devam ettim. Hâlâ burnundan soluyordu.

Bir şey demeden arabaya bindi ve bende arkasından bindim. Anahtarı kontağa taktı ve arabayı çalıştırdı. Hızlıca bir çıkış yaparken tekrar gözlerini bacaklarımda gezdirmesi beni rahatsız etmişti.

"Kes şunu,"

"Neyi?" Dedi bilmezden gelerek. Ardından, "Bunu mu?" deyip tekrar bacaklarıma gözlerini dikti.

good night miss. terryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin