17 // new friend

10.8K 388 68
                                    

"Lydia?"

Kollarımı gergince Justin'den çekerek huzursuz bir soluk verdim. Elleri belinde, bize sinirli bir şekilde bakan Jessica, tek kaşını şaşkınca kaldırarak hala bizi süzüyordu.

Justin, elindeki ayakkabılar ve koluna astığı ceket ile randevu evinden ayrılırmışcasına bir görünüm versede o, bu durumdan rahatsız olmuşa benzemiyordu.

Justin'i göğsünden hafifçe ittirerek bedenlerimizin ayrılmasını sağladım. Nazikçe esen rüzgarın hareket ettirdiği kahverengi saçları, bugün şekil vermediği için gözüne değiyordu. Dudağının kenarında beliren alaylı gamze, sanki 'Öp beni' dercesine dudaklarıma sırıtıyordu. Kısaca şuan ki görünüşü, devam edebiliriz. şeklindeydi.

"Merhaba Jess." Gülümsemeye çalışarak, belimden ayrılan sıcak kolun tepkisini üzerimden atmak istedim. Oysaki Jessica, Justin'e hiçte olumlu bakmıyordu.

"Gitme vaktin geldi sanırım, ha?" Jessica, benim dediğimi umursamayarak hızlı adımlarla yanımıza geldi ve Justin'e öldürücü bakışlarından göndermeyi ihmal etmedi. Justin, Jessica'ya doğru gevşekçe gülümsedi ve gerindi.

"Görüşürüz, güzelim." Justin, Jessica'yı takmayarak bana göz kırptığında kalbim hızla çarptı.

Lütfen bir daha göz kırpma. Lütfen.

Gözüm, Justin'i arabaya binmesine kadar izledi. Jessica boğazını temizlediğinde Justin, çoktan gazı kökleyip gitmişti.

"Neler oluyor?" Jessica belindeki ellerini çekmiş, kollarını birbirine dolamıştı. Bu hareketi, tam anlamıyla 'Senden bir cevap bekliyorum' hareketiydi. Ona ne cevap vereceğimi bilmiyorum çünkü bende az önce olanları idrak edemedim sayılır.

"İçeri geçmeye ne dersin?" Kapıdan biraz çekilerek içeri gelmesini bekledim. Gözlerime dik dik bakıp girdi, ardından yavaşça kapıyı kapattım.

Sessizce kanepeye oturdu, bende karşısına kaygılarımla birlikte oturdum. Gözlerini evin her yerinde gezdirdikten sonra bana baktı ve derin bir nefes aldı. Oturduğum kanepeye iyice sindim. Yapabildiğim tek şey buydu.

"Onunla aranda ne var?"

"Hiçbir şey. Bu da nereden çıktı?"

"Hiçbir şey mi? Onunla öpüşmek üzereydin!"

"Onunla öpüşmedim! Sadece bana yardımcı olduğu için teşekkür ediyordum."

"Bende bana yardım edenlere teşekkür ediyorum ama onları öperek değil."

Elimi alnıma koydum, derin nefeslerimi uzunca verdim. Tamam, birazcık yaklaşmış olabiliriz ama onunla aramda gerçekten hiçbir şey yok. Hafif bir nefret dışında. Tam olarakta öpüşmemiştik ki zaten? Sadece bir yakınlaşmaydı.

"Lydia bak," Jessica oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi ve bana tüm samimiyetiyle sarıldı.

"Justin'den pek hoşlanmıyorum. Bu yüzden onunla çok fazla takılmanı istemiyorum."

"Pekala." Sesim fısıltıdan farksızdı. Her ne kadar ağzım Pekala. dese de içimden bir ses Hayır! dercesine haykırıyordu. Aptal iç ses bozuntuları. Kaç tane olduklarını bile bilmiyorum, ah!

Saçlarımı düzeltip dışarıya baktım. Daha akşam üzeriydi ve güneş parlıyordu. Hava değişimlerini anlayamıyorum. Geceleri kendimi kutuplarda gibi hissederken, gündüzleri sıcaklıktan buharlaşıyordum. Hasta olmazsam iyi.

good night miss. terryDonde viven las historias. Descúbrelo ahora