“ Kerem, başımın çaresine bakabilirim. Hoşlanmıyorum ben öyle özel şoförlü arabalardan filan.”

“Zeynep, kendin araba kullanacak hâle gelene kadar…”

“Bak, gerçekten huzursuz olacağım! Akşamüzeri İrem beni eve bırakır hem.”

“Hımmmm, şu meşhur İrem’le sonunda tanışacağız yani!”

İrem’in adı Melike’yle yapılan seansta birkaç kez geçmişti. Kerem, onun Zeynep’in yetiştirme yurdundan arkadaşı olduğunu biliyordu ancak Zeynep’in başına gelenler sırasında İstanbul’da olmadığı için gelememişti. Kerem’in onun çevresinden en merak ettiği ama bir türlü tanışamadığı tek insan oydu. Zeynep’in anlattıklarına göre İrem de olayların içyüzünü bilmiyordu ama Zeynep’in zor günlerinde yanında olan, hep oydu.

“Yarın gelecek zaten buraya!”

“İyi bakalım, bu defa senin istediğin olsun Komiser Hanım! Yalnız ilaçlar alınacak haberin olsun, atlatmaya kalkma!”

“Söz verdim ama değil mi?”

“Tamam, ben hatırlatayım dedim.”

                                XXX

Zeynep, evden çıktıktan sonra Kerem ve Muhif çalışma odasında buluştular. Kerem “Anlat!” dedi. 

“Bütün personelin incelemesi tamamlandı.”

“İncelemeyi kime yaptırdın?”

“Kendim yaptım. Kimseye bırakır mıyım?”

“Eeeee?”

“İçeriden sızıntı yok gibi Kerem!”

“Sadıkkkk! Hakan bu işi tek başına tezgâhlayamaz!”

“Onu ben de biliyorum ama bu herifler her kimse içeride başka adamları olduğunu düşünmüyorum.”

“Peki, görüntüler ve ses kaydı?”

“ Görüştüğü adamların kimliklerini saptadım. İki İsrailli. Türkiye’ye İran üzerinden girmişler. Taksim’de bir otelde kalıyorlarmış. Buraya sadece Hakan’la görüşmek için geldiklerini tahmin ediyorum. Kimlikleri araştırdım ama bir şey yok. Adamların Türkiye’ye ilk girişleri. Orada ne iş yaptıklarını bulamadım ama birinin uşakları gibi görünüyorlar bana. Oktay’a kimlik bilgilerini geçtim. Onu araştırıyor. O gelince daha net anlarız.”

“Belçika’dan geliyor dedin?”

“Doğru, oradaki laboratuvarda sorun olmuş onu kontrole gitti, çok mühim olduğunu sanmıyorum. Gelince anlarız.”

“Tamam, ben Ankara’ya gidiyorum. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığında toplantım var. Akşama dönerim.”

“Senin ne işin olur Aile Bakanlığıyla filan?”

“Vakfın bünyesinde çocuk yetiştirme yurdu açılması için görüşüyorum. Vakıftan onayı aldım, bakanlık izni kaldı. Onu hâlledeceğim.”

“Nerden çıktı bu şimdi?”

“ Aklımdaydı bir süredir. Zeynep için… Onun düğün hediyesi…”

Muhif, pek ender söyleyecek bir şey bulamazdı. Bu da o anlardan biriydi, Yutkundu. 

“Haberi var mı?”

“Sence?”

Anladım der gibi başını salladı Muhif. Sonra Kerem’e yumuşacık bir bakış attı.

ARAFTA İKİ KİŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin