Sorgu ve Gemi

2K 113 26
                                    

İyi okumalar minnoşlar  *ehe*

Ilgaz babasının birkaç tel beyazlaşmış saçlarına baktıktan sonra gözlerini yeşil gözlere çevirdi.

Babası gibi gözlerinin olmasını çok dilemişti, Derin'e benzediğini fark etti.

"Artık eve dönmemiz gerekiyor kızım," dedi babası üzgün bir sesle. Ilgaz'sa bundan oldukça memnundu çünkü doyamadığı ailesiyle yaşayacaktı.

O öyle sanıyordu ama işler hiç de öyle değildi.

"Ilgaz, bizimle gelemezsin."

Ilgaz Derin'in bakışlarının altında ezildiğini hissediyordu, oturduğu koltuk üstündeki kızı taşıyamayacak gibiydi sanki.

"Neden?"

"Bir evde 2 Gece olamaz, evren tek bir Gece'ye itaat eder."

"Ama şimdi de öyle."

Derin kızına gülümsedi ve "Bu yüzden birazdan yağmur başlar, evrenin kafası karıştı." dedi ve güldü.

Ilgaz gözlerinin dolduğunu hissetti, onların yanında olmak varken onlardan ayrı düşmek öylesine feci bir şeydi ki..

***

Derin'i ve babasını kapıdan uğurladıktan sonra Burak'ı çiçekleri sularken gördü.

Az önce olanlardan hiçbirini hatırlamıyordu.

"Aa," dedi Ilgaz kızıyormuş gibi yaparak, "Hani birlikte sulayacaktık."

Burak Ilgaz'a döndü ve "Gel, ben de seni bekliyordum." dedi ve gülümsedi.

Çocuğun yanına gitti ve çiçeklere baktı.

"Neden kurumuş çiçekleri suluyorsun?"

"Belki yaşarlar diye."

Yaprakları sararmış olan sarı renkli çiçeğe baktı ve işaret parmağıyla onu göstererek "Ben onu sulamak istiyorum." dedi.

Burak güldü ve "Tamam olur," dedi. Elindeki sulama şeyini (Yazarınız o ne bilmiyor) Ilgaz'a verdi ve "Önce köklerinden başla," dedi.

Ilgaz elindekini yavaşça çiçeğin köklerine götürdü, elindeki şey sanki bir silahtı, oldukça tedirgin duruyordu.

Su toprakla buluşurken Ilgaz gülümsedi ve "Susamış galiba.." dedi.

Bunun üzerine çocuk gülümsedi ve "Daha sonra yapraklarına biraz su damlat, parmaklarınla yaprakları okşa, masaj yapıyormuş gibi oluyor," diye talimat verdi. Ilgaz "Bu minnoş şey masajdan da mı hoşlanırmış." dedi sevgiyle. "Ay ben seni yerim."

Burak güldü ve Ilgaz'ı izlemeye devam etti.

Bu ikisi, çiçeklere iyi gelecek gibiydi.

***

Ceren uyandığında Bora'yı baş ucunda görünce gülümsedi ve "Bora," dedi gülümseyerek kendisine bakan çocuğa. "Burda ne yapıyorsun?"

Bora Ceren'in biraz uyku kalmış mavi gözlerine baktı ve "Uyanmanı bekliyordum," diye yanıt verdi.

Ceren doğruldu ve Bora'ya baktı.
Şu çocuk ve bakışları..

"Neden uyanmamı bekliyorsun?"

Bora'nın gülümseyen yüzü buz gibi bir ifadeye bürününce Ceren yutkundu.

"Beni bir daha hipnoz edersen.. bu evden gitmek zorunda kalırsın."

Ceren'in bir şey demesini beklemeden odadan çıktı. Ceren'in böyle yapmasına anlam verememişti. Belki onu kendi isteğiyle öpebilirdi, neden böyle bir şeye ihtiyaç duymuştu ki ?

Yağan yağmura baktı, yağmurlardan pek hoşlanmazdı.

Gözleri salonda birlikte çiçeklerle konuşan Ilgaz ve Burak'a takıldı.

Mutlu görünüyorlardı.

Ilgaz Bora'nın kalp atışlarını duyunca salonun girişine baktı ve Bora'nın anlam veremediği ifadesine göz gezdirdi.

Daha sonra bakışlarını Bora'dan çekti ve sarı çiçeğiyle konuşmaya devam etti.

Ilgaz ve sarı renk tutkusu..

Bora yanlarına doğru ilerledi ve "Çiçeklerle eskisi kadar ilgilenemiyorum artık," dedi mor bir çiçeğin toprağını okşayarak.

"Olsun, bak biz ilgileniyoruz," dedi Ilgaz sevinçle.

"Özellikle sarı çiçeğe bayıldı."

Bora güldü ve "Benim de en sevdiğim çiçek buydu." dedi.

"Ay bıktım sizin çiçeklerinizden, gelin de bana yardım edin!"

Azra'nın kızgın çıkan sesi hepsini ürkütmüştü, Burak toprak olan elini silkeledi ve "Birileri salata yapmamı istiyor galiba." diyip yanlarından ayrıldı.

Ilgaz ve Bora yalnız kalınca nedense bir gerginlik oluyordu, yani en azından Ilgaz için.

"Ilgaz, neden zihnime ikinci kez girdin?"

Elindeki sulama şeyini bıraktı ve Bora'ya baktı.

Yakalanmıştı.

Kalbi korkuyla çarparken Bora "Kilitli odaya girmemeliydin." dedi. "Barış sana ne dedi?"

O odanın kilidi kırılmıştı ki.

Ilgaz dudağını ısırdı ve "Senin birinin peşinde olduğunu." diye karşılık verdi.

"Ilgaz, buna inandın mı gerçekten?"

Ilgaz başını salladı ve "Çok gerçekçi duruyordu.." diye söylendi.

Bora gözlerini kısarak Ilgaz'a baktı.
"Yani bana inanmıyorsun öyle mi?"

"Bora, benden sakladığın çok şey olduğunu düşünüyorum. Mesela senin Sessizlik Kabilesi'nden olduğunu Konsey nasıl fark etmedi?"

Bora omuz silkti ve "Onların zihnine girdim ve beni hafızalarından sildim." diye karşılık verdi. "Beni Ölümcül Kabilesinin herhangi bir üyesi sanıyorlar."

"Aa," dedi Ilgaz ağzının açılmasına engel olamayarak. "Çok mantıklı.."

Bora Ilgaz'ın kendisine inandığını görünce rahatladı ve "Bana inanmayacaksın sandım." dedi. Daha sonra ifadesini sertleştirdi ve "Bir daha benim zihnimde dolaşma." diye ikaz etti kızı, "O gemi çoktan battı."

Ilgaz Bora'nın arkasından öylece baktı.

EPİLEPSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin