Kül ve Ateş

2.2K 117 92
                                    

İyi okumalar sadık ve kaçık okuyucularım!

Yaklaşık 20 gün sonra öleceğini öğrenince kolyeye yaptığı gibi kağıda da aynısını yaptı, onu denize armağan etti.

Evle şehir merkezinin arası uzak olduğu için ulaşımlarını taksiyle gerçekleştiriyorlardı ama bir süre sonra buna da para dayanmayacaktı. Bu yüzden yürümeyi düşündü ama çok yorgundu, bacaklarının onu taşıyacağını sanmıyordu.

Gözüne kestirdiği taksiye doğru yürümeye başladı.

***

Derinliklerine doğru baktığı bu mavi gözler, onun okyanusuydu.
Birbirlerinden ayrıldıktan sonra hızla inip kalkan göğüsleri düzene girmeye başladı. Birbirlerine susamışlardı sanki, ayrı kaldıkları günlerin tümünün acısını çıkartmak istiyorlardı.

"Seni çok özledim. Her gece sana kavuşmanın hayaliyle uyudum. Sonunda geldim yanına."

Birlikte eve yürürlerken başından geçenleri anlatmaya başladı.

"Konsey ve Düşmüş Melekler arasında ateşkes sağlandı ve bize iki seçenek sunuldu: Ya onların tarafına ve geçecektik ya da tamamen insan olacaktık. Onların tarafında olmaktansa daha acısını seçtim, insan oldum."

Artık geçireceği epilepsi krizleri olmayacaktı, uyuyabilecekti ve iki gün boyunca ölü gibi olmak zorunda kalmayacaktı. Ama insan olmak onlar için aciz sayıldığından şimdiki durumu ona zulüm gibiydi.

Eve geldiklerinde Azra karşısında Ceren'i görünce bir an duraladı, ancak Bora'nın Ceren'e güç verircesine tuttuğu elini görünce her şey normalmiş gibi düşündü ve "Hoş geldin." diyerek karşıladı onları.

Kahvaltı masasına bir tabak daha koydu.

"Daha yeni geldin yorulmuşsundur, duş almak ister misin?"

Ceren Bora'nın teklifi karşısında minnettar kalarak "Çok iyi olur, suya çok ihtiyacım var." dedi.

Banyonun yerini göstermek için Ceren'i banyoya kadar götürdü Bora,ahşap kapının önüne geldiklerinde Ceren Bora'nın kolundan tuttu ve onu durdurdu.

"Yanımda kal."

"Şimdi mi?"

Ceren Bora'yı banyoya doğru çektiğinde çocuğun bir an afalladığını gördü, oldukça yanlış anlaşıldığının farkındaydı ama bunu açıklayacaktı.

Kızla çocuğun kalp atışları dışarıdan duyulacak gibiydi, bu hem kapalı alanda oldukları için olabilirdi hem de onunla böyle bir ortamda kaldıkları için.

Ama burada bir yanlış yok muydu?
Gölge'nin kalp atışları böylesine güzel bir kızla yalnız kaldığı için yavaşlaması gerekmez miydi?

"Sana bir şey göstereceğim."

Tişörtünü üstünden çıkarttıktan sonra açık tenli vücudu ve incecik belli ortaya çıkmıştı. Oldukça dikkat çekici görünüyordu ama göstermek istediği bu değildi. Bora için, sevdiği çocuk için yaptığı fedakarlığı göstermek istiyordu, arkasını döndü.

Biçimli sırtını delik deşik eden darbeler her yerini kaplıyordu, morluklar, bıçak darbeleri, yanıklar çektiği acıların gösterdiği kartlar gibiydi. Konsey oyunu oynamıştı, bu insan olmanın bedeliydi.

Bora parmaklarını derin yarıkların üstünde gezdirdi, Ilgaz'da olduğu gibi iyileştiremiyordu onları ama en azından acısına ortak olduğunu düşünüyordu.

"Neden.."

"Sana gelmek için dikenli yolları koşmam gerekti sevgilim, yalınayak."

Derinliklerine baktığı mavi gözler ona aşkla bakıyordu, bu kız, onun için her şeyi yapardı. Kardeşinin katili olan bir herif olsa bile.

EPİLEPSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin