1: sevgilim olur musun

Start from the beginning
                                    

Yoongi, katlanılmaz biriydi.

Yoongi ve arkadaş grubum tanışıyordu. Beş kişiyle de deli gibi iyi anlaşırken yalnızca benimle anlaşamıyor olması çok tuhaftı. Aynı odayı paylaşmamıza rağmen asla beni bir arkadaş gibi görmüyordu. Aynı ortamda bulunduğumuzda sürekli benimle uğraşıyordu. Eh ben de altta kalmıyordum elbette.

Daha fazla ayakta dikilmeyi bırakıp bizimkilerin yanına gitmeye karar verdiğimde kampüse doğru yürümeye başladım. Yoongi'ye bu olanları nasıl anlatacağımı düşünmeye başlamıştım. Bana kesinlikle yardım etmeyecekti. Öte yandan böyle bir şey yaptığım için kızacak, üstüne de dalga geçecekti. Tüm bunları düşünürken Yoojin'e Yoongi'nin ismini söylediğim için pişman olmuştum. Jungkook ile Yoongi ile olduğumdan daha yakındım, onun adını verebilirdim. Neden Yoongi demiştim ki?

Tüm bunları düşünerek kampüse girdiğimde kafeteryaya doğru ilerledim. Bizimkilerin orda olup olmadığını bilmiyordum, tek temennim her gün olduğu gibi bugün de kafeteryada vakit öldürüyor olmalarıydı.

Kafeteryaya adım attığım gibi Hoseok'un ismimi seslenmesiyle yüzüme bir gülümseme yerleştirdim. Hepsi oradaydı. Birkaç saniye bakışlarımı Yoongi'nin üzerinde gezdirdim. Diğerleri bana bakarken o inat etmiş gibi telefonuna bakıyordu. Telefonun ekranı bile açık değilken yalnızca bana bakmamak için kafasını kaldırmadığına emindim. İnatçı pisliğin tekiydi.

"Selam herkese." diyerek boş sandalyeye oturduğumda az önceden beri elimde tuttuğum hediye kutusunu masanın üzerine bıraktım. "Selam Jimin. O kutu ne, Yoojin yine hediye mi getirdi sana?" Taehyung masanın diğer ucundan uzanarak kutuyu aldığında paketini açmadan önce salladı. Açıkçası Yoojin ile aramızda geçen konuşmadan sonra verdiği hediyeyi tamamen unutmuştum.

"Evet, yine hediye almış. Ama bir daha alacağını sanmam."

"Neden böyle dedin?" Jungkook'un sorusuyla tam ona cevap verecekken araya giren Yoongi ile kaşlarım çatıldı. "Vermese iyi olur zaten. O hediyeler yüzünden odada yer kalmadı." Yalan söylüyordu. Tamam, oda çok büyük değildi fakat Yoojin'in diğer hediyeleri de büyük şeyler değildi. Hepsi ufak tefek şirin hediyelerdi ve hepsini çekmeceme koyduğum için yer bile kaplamıyordu.

"Abartıyorsun. Odada yer kalmadıysa bu hediyeler yüzünden değil senin her yere saçtığın eşyaların yüzünden." dediğimde Namjoon birazdan çıkacak olası bir tartışmayı engellemek istermiş gibi konuşmanın arasına girdi. "Neyse arkadaşlar, öğleden sonra dersiniz yoksa bir şeyler yapalım."

"Benim bir saatlik dersim var." diyen Taehyung harici diğerleri günün geri kalanında boş olduklarını söylediler. Benden bir cevap bekliyorlarken Yoongi hariç beşinin de bakışları benim üzerimdeydi. "Benim de bir saatlik dersim var, sonrası boş." dedim, arkama yaslanarak.

Hava oldukça sıcaktı ve dersim olmasa bile onlarla bir yerlere gidebileceğimi sanmıyordum. "O zaman sen ve Taehyung bize sonradan katılırsınız." diyen Seokjin hyungu başımı sallayarak onayladım. İki dakika önce dersten sonrasını yurtta geçirmeyi düşünürken şimdi yaptığım onu onaylamak olmuştu. Bugün bilincim yerinde değildi adeta, zira öyle olsaydı ne şimdi Seokjin'i onaylamak gibi bir şey yapardım ne de Yoojin'e sevgilimin Yoongi olduğunu söylerdim.

Zilin çalması ile diğerleri masadan kalkarken ben ve Taehyung da konuşa konuşa kendi bölümlerimize doğru ilermeye başlamıştık. Ben modern dans okuyorken Taehyung da oyunculuk bölümünü okuyordu.

"İyi dersler Taehyungie, çıkışta görüşürüz." dedim, yollarımızı ayırmadan hemen önce. O da bana el sallayarak veda attığınde vakit kaybetmeden sınıfa gittim.

Ve bir saat boyunca, aklımdaki Yoongi ile başa çıkmaya çalıştım.

__

"Taehyung, ben gelmeyeceğim. Çok yorgunum ve yurda gidip dinlenmek istiyorum. Diğerlerine bir dahaki sefere yanlarında olacağımı iletir misin?" dediğimde telefonun diğer ucundan Taehyung'un sesini işittim. "Tamam Jimin, hallederim ben. Sen iyi misin?" Başımı salladım fakat daha sonra bunu görmediğini fark ettiğimden "İyiyim," diye mırıldandım. "Biraz uyumaya ihtiyacım var sadece."

"O zaman sana iyi uykular Jiminie. Akşam yanına uğrarım ben, görüşürüz."

"Görüşürüz."

Telefonu kapatmamın ardından Yoongi ile birlikte kaldığım odaya geldiğimde çantamdan anahtarı çıkararak deliğe yerleştirdim. Yerleştirdim yerleştirmesine fakat ben anahtarı çevirdiğimde kilidin açılmasını beklerken zaten açık olan kapı kaşlarımı çatmama sebep oldu. Sabah bu kapıyı kilitlediğime emindim. O zaman şimdi neden açıktı?

Anahtarı çıkararak odaya girdiğimde çantamı masanın yanına bıraktım. Yatağa doğru ilerlediğimde gözüme yatağında yatan Yoongi çarptı. Bizimkilerle olması gerekirken neden buradaydı ki?

"Sen bizimkilerle gitmemiş miydin?" diye sordum pürüzlü sesimle. Kafasını bana çevirdi fakat tek bir kelime bile etmedi. Camın kenarındaki koltuğa oturarak hiçbir şey yapmadan öylece durdum. Bakışlarımı duvardaki saatten Yoongi'ye indirdim.

Geldiğimden beri yalnızca bir kere bana bakmıştı. Ne dediğime cevap vermişti ne de başka bir şey demişti. Beni yok sayması sinirimi bozuyordu. Bir şekilde dikkatini çekmek için birkaç cümle sarfetmeme rağmen beni umursamadan tavana bakmaya devam etmişti.

Ciğerlerime derin bir nefes doldurdum ve yeniden ona seslendim. "Yoongi," Tavana bakmaya devam ederken kaşlarımı çattım ve ona daha fazla tahammül edemediğim için demek istediğim şeyleri bir çırpıda söyledim.

"Yoongi sevgilim olur musun?"

Bunu dememle birlikte bakışlarını tavandan çekip bana çevirdi. İşte şimdi dikkatini çekmeyi başarmıştım.

**

merhabalar, ne yaptığıma dair hiçbir fikrim yok aslında. böyle bir şeye başladım, nasıl ilerler, neler olur bilmiyorum ama umarım buna devam edebilirim.

ben pek beğenmedim ama umarım sizin beğendiğiniz bir bölüm olmuştur

buraya başlama tarihinizi yazarsanız sevinirim

diğer bölümde görüşmek üzere

sweet chaos, yoonmin✔Where stories live. Discover now