Yılbaşı Partisi

6 0 0
                                    

Sabah uyandığımda üzerimde bir heyecan vardı. Bu gece yılbaşı kutlamaları olacaktı ve tabi ki partiler. Yüzümü yıkarken fark etmiştim ki partiyi Clara verecekti ki beni de davetliler listesine yazacağını sanmıyordum.

Odama döndüğümde telefonumdaki mesajları kontrol ediyordum ve Jess'ten günaydın mesajı gelmişti. Onunla git gide yakınlaşıyorduk ve bu benim hoşuma gidiyordu.

Okula vardığımda Jess bahçede oturmuş karlarla oynuyordu. Yanına yavaşça yaklaşmış ve alnına bir öpücük kondurup oturmuştum. Yüzünde oluşan geniş gülümsemeyle oda beni öpmüştü. Elimi omzuna atmıştım, o da kafasını omzuma yaslamış oturuyorduk. Bir anda elinde tuttuğu kar topunu yüzümü atmıştı. Son derece içten gülüşmelerle birlikte birbirimize sarılıyorduk çünkü beni vurmaya çalışırken kendini de vurmuştu. Ben anın tadını çıkarırken birinin bize baktığını hissetmiştim. Oraya baktığımda Clara bize doğru, kıskanç ve bir o kadar da öfkeli bakışlarıyla delip geçiyordu. Benim baktığımı farkedince hemen kaçmıştı. Bense hiçbir şey olmamış gibi Jess ile ilgileniyordum...

Öğlen olduğunda, herkesin akşamki parti hakkında konuştuğunu görüyordum. Benim katılamayacak olmam üzücüydü. En azından yalnız olmayacaktım. Jess ile bir şeyler yapabilirdik. Biz bunu tartışırken Kevin neşe saçarak içeri girmişti. "Akşam biz de gidiyoruz." Diyerek sohbete dahil oldu. Partiden bahsettiği açıktı ama nasıl gidecektik?
O sırada telefonuma mesaj gelmişti. Kevin Clara'nın bizi de davet ettiğini söylerken, telefonuma gelen mesaj da Clara'dandı. "Kendini affettirmek için bir fırsattır belki de. Ne bileyim sihirbaz değil misin sen? Neyse, yine de çok heveslenme." Yazıyordu. Jess'e baktığımda istekli olmayan bir bakışlarla gitmemek istediğini söylüyordu. O sırada telefon tekrar titremiş ve bildirim gelmişti. Bu sefer, "üçünüzü de bekliyorum." yazıyordu. Ben de Jess'i ikna etmeye çalışıyordum. Çok uzun sürmemişti. Bir kaç öpücük karşılığında her şeyi halledebiliyordum...

Partiye geldiğimizde ortam şahane gözüküyordu. Renkli insanlar, parlak ışıklar, hareketli müzikler insanın enerjisini yükseltmeye yetiyordu.
Bir süre takılmıştık ama daha fazla eğlence lazımdı. Jess eğlencesini bulmuştu bile. Bedava alkol. O içerken ben de etrafı inceliyordum. Clara'nın buraya yaklaştığını gördüğümde içimi bir heyecan basmıştı. Utanç ile birlikteydi ama. Hala kendimi ona karşı mahcup hissediyordum. Çok kısa süre sonra yanımıza geldiğini fark etmiştim. Yanımıza geldiğinde, samimi bir şekilde, hoşgeldiniz mesajlarını iletiyordu. Bu kadar cana yakın olması saçmaydı. Bu işin içinde bir şey vardı. Her şeyi unutmuş gibi davranıyordu...

Biraz daha oturunca, canım sıkılmış ve belki dans etmek, belki yeni insanlarla tanışmak için ayağa kalkmıştım. Etrafta aylak aylak geziyordum. Bir süre gezintiden sonra, birinin arkadan kolumu çektiğini hissettim. Arkama döndüğümde şaşkınlık içindeydim. Clara bana bakıp sinsice gülerken, ellerimi tutmuş ve zıplayarak dans ediyordu. Alkol kullandığı her halinden belliydi. Bozuntuya vermemek için bende onunla birlikte dans etmeye başlamıştım ama zihnimin içinde yüzlerce soru beyin kabuğunu çatlatmaya çalışıyordu. Neden?

Dans ederken yorulmuş ve daha sakin bir yere, Jess ve kevin'le birlikte oturduğum yerin yakınlarına bir yerlere geçmiştik. Hala ayaktaydık. Clara nefes nefese kalmıştı. Terleyen saçlarını arkaya doğru atıp, gözlerini büyültüp bana bakıyordu. Ben de yanlış bir şey yapmamak için tüm sabrımı kullanıyordum. Parlayan ışıkları yansıtan gözleriyle bana bakarken, yine o malum sessizlik oluşmuştu. Anın içinde kayboluyordum, ama kendimi kaybetmemem lazımdı. Ben tetikte beklerken Clara bir anda belime sarılıp beni kendine çekmeye çalışıyordu. Ben ise başımı geri çekmiştim ve Jess'e bu olanları izletmek istemiyordum. O hatayı bir kez daha yapmak istemiyordum. Bu sefer her şeyi berbat etmek istemiyordum. Clara'nın neyi hedeflediği apaçık ortadaydı. Naomi gibi davranmaya başlamıştı bile. O beni öpmeye çalışırken alkolün etkisiyle boynumu ve ona yakın yerleri öpmüş ve ruj izi bulaştırmıştı. Daha fazla katlanamayıp, belime sardığı ince, beyaz bileklerinden tutup ondan bir adım uzaklaşmıştım. Jess ise uzaktan olanları bir bir izliyordu. Clara'ya baktım ve ağzımdan şu kelimeler dökülmüştü : "Sana yaptığım şeyin aynısını Jess'e de yapamam. Bir de beni suçluyorsun. Üzgünüm. Senin de Naomi'den bir farkın yok. İkiniz içinde sadece egolarınızı tatmin ettiğiniz kişiyim." Ben bunları söyledikten sonra Clara'nın gözlerinin sulandığını görmüştüm. O gitmeden önce ben arkamı dönmüş ve soğukkanlı bir şekilde ortamı takip etmiştim...

Eve doğru yürürken, yalnızlığın verdiği güç ile, kafamdaki düşüncelerle yüzleşiyordum. Kendime ve cinsel güdülerime hakim olduğum için kendimle gurur duyuyordum. Ama aynı zamanda kendimi kullanılmış bir fahişe hissederken, daha önce de tattığım bir boşluğa düşmüştüm...

DoğaüstüWhere stories live. Discover now