Naomi ile tanışmak

18 2 0
                                    

Bugün cumartesi sabahıydı. Gece erken yatmıştım ama yataktan çıkmak istemiyordum. Çıksam ne yapacaktım ki? Sanki yaşama hevesim içimden sökülerek alınmıştı. Bir sağa bir sola dönüyordum. Kıvranıyordum. İçimde bir sıkıntı, bir huzursuzluk vardı. Kalbim karanlığa gömülmüş gibiydi...

Annemin sesiyle yataktan çıkmak zorunda kaldım. Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Kahvaltı masasına oturdum. Pek iştahım olduğunu söyleyemezdim. Bir kaç patates kızartması... Ve içinde şeker olmayan çayı karıştırmak. Oluşan girdabın içinde yüzmeye çalışmak... Annemin dikkatini çekmiş olmalı. Ne olduğunu soruyordu. Ne diyebilirdim ki? Açıklanamaz... Çayın oluşturduğu girdap döndükçe hatalarım zihnimin içini dolduruyordu... Fazla dalmış olmalayım ki yanlışlıkla çay bardağını patlatınca kendime geldim. Daha da sinirlerim bozulunca odama çıktım.
Kulaklığımı takmış Mia'yı düşünüyordum. Gözyaşları çok gereksiz düşmüştü yere. Silen de olmamıştı. Jess mi? Onu düşünmek bile istemiyordum...

Bir süre sonra böyle devam edemeyeceğimi anladım. Kendimi dışarı atmak istiyordum. Kimsenin olmadığı bir yere gidip biraz güçlerimi kullanmak istiyordum. Belki kendime gelirdim. Çantamı hazırladım. Dışarı çıktım. Dağ yürüyüşü yapılan bir alana doğru yola çıktım...

Bir ağaca yaslanmış, gözlerimi kapatıp doğayı dinliyordum. İçimdeki suçlu düşünceleri dışarıya atmak için güzel bir yöntemdi. Bir süre sonra kalp atışlarımın yavaşladığını hissettim. Gözlerimi açtım. Derin bir nefes aldım. Göklere doğru baktım. Şeytan diyordu her şeyi katlet. Kafamın içinde düşünceler vahşet geçiriyordu. Cinnet geçirmemek için zor duruyordum ki olan oldu...
Son hatırladığım önümdeki ince ağacı devirmekti. Biliyorum normal bir insan tekme atar belki bir ağaca eğer sinirlenirse ama ben değişiyordum. Tepkilerim evrim geçiriyordu. Gözlerimi açtığımda önümdeki ağacın yattığını gördüm. Beynim aşırı yüklenmiş ve bayılmıştım. Korkmuştum. Acaba tehlikeli miydim? Ya yanlışlıkla birilerine zarar verirsem? Ya bu kişi sevdiğim biri olursa?...
Düşüncelerin içinde cinnet geçirecekken kendim buldum ve böyle ilerlemeyeceğine karar verdim. Ayağa kalktım. Üzerimdeki tozlara vurup temizledim. Eve doğru yola çıktım...

Eve geldiğimde elimi yüzümü yıkayıp odama çıktım. Masamın başına geçip ders çalışmaya başladım. Beceremiyordum. Sürekli dikkatim dağılıyordu. Sağlıklı düşünemiyordum. Bir süre sonra yine düşüncelere dalmış, kalemimi parmaklarımın arasında sallarken buldum kendimi ama bir farkla. Kalemi kaslarımla değil zihnimle kıpırdatıyordum. Şaşırılacak bir şey yok değil mi? Evet şaşırılacak bir şey yoktu ama bir fikir geldi. Biraz hokkabazlık yapsam hiç fena olmazdı...

Hemen kendimi eğitmeliydim. Kalemi avuçlarımın içinde oynatmaya başladım. Boşlukta süzülüyordu. Etkileyici olabilir ama biraz daha farklı bir şey olmalıydı. Elime bir ip aldım. Bir ucunu bir elimle tuttum. Önce basit hareketler denedim. Havada ipten kare, yuvarlak daire, üçgen gibi şeyler oluşturuyordum. Başta yumuşak bir nesne olduğu için zor gelsede, perde olayında alışık olduğum için hızlıca adapte oldum. Daha sonra elime bir bozuk para aldım. Elimin içine koydum ve elimi kapadım. Görmediğim nesneleri kıpırdatmak zordu. Uzun süre odaklanmak gerekiyordu. Ama metalleri diğer nesnelere göre daha kolay kıpırdatabildiğim için birbirini dengeliyordu. Bozuk parayı elimin içinde azar azar kıpırdatıyordum ki bu gösteri için yeterde artardı. Sırada riskli bir şey vardı. Bu biraz tehlikeliydi. Saçmaydı da ama çok havalı değil miydi ? Birinin nefesini kesmek. Bunu kendi üzerimde deneyemezdim çünkü hem boynumu göremiyordum, hem de beynime yeterince oksijen gitmezse odaklanamaz, daha da kötüsü bayılırdım. Kendime bir kurban seçmiştim bile. Elbette bu Kevin'di. Hemen telefonuma yapıştım ve Kevin'i aradım. Sihirbazlık olayından bahsedip buluşmamız gerektiğini belirttim...

DoğaüstüWo Geschichten leben. Entdecke jetzt