Naomi'nin oyunu

8 2 0
                                    

Mia'nın taciz edilmesi beni delirtsede ona olan öfkem düşüncelerimi zorluyordu. "Bir saniye Mia " deyip Clara'ya döndüm ve olanı anlattım. Clara "Bizim okuldaki Mia mı?" Diye sordu. Ben de onaylayınca, "hadi neyi bekliyoruz yanına gidelim" dedi...

Mia'nın yanına vardığımızda, sokağın kenarına oturmuş, havanın depresifliğini izliyordu. Gözlerinden yaşlar dökülürken, arada sırada hıçkırıyordu. Makyajı akmış gözleriyle etrafa dalgın dalgın bakıyordu. Saçlarına vuran rüzgar, düşüncelerini şekillendiriyor gibi gözüküyordu. Yanına oturduğumda bir süre hiçbir şey demeden oturuyordu. Yere bakarak dalmıştı. Bir anda hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Hıçkırıklarının arasından "Üzgünüm" kelimesi duyuluyordu. Ağlaması beni çok rahatsız etmişti. Kendini iyi hissetmesi için, sıkıca sarıldım. Korkudan titriyordu. Parmaklarımla gözlerinden dökülen yaşları silerken, hem kendime hem de Chris'e öfkeleniyordum...
Bir süre sonra Mia sessizleşmişti. Ayağa kalkmak için doğruluyordum ki Mia kolumdan tutup, "lütfen gitme" dedi. "Üzgünüm" deyip Clara'ya yaklaştım ve onu eve bırakması için rica ettim. Mia oturduğu yerde yine sızlanmaya başlamıştı. Clara düşünmeden teklifimi kabul edince arkama bile bakmadan yürümeye başladım. Nereye gittiğimi bilmiyordum. Sadece yürüyordum...

Kendimi bir anda bir bankta buldum. Dalgın dalgın etrafıma bakıyor, karanlığı süzüyordum. Tam dalgınlığın zirvesine çıkmıştım ki "merhaba evlat" diye gür ve kalın bir ses yükseldi. Bir anda irkmiştim. Yanımda yaşı muhtemelen 65 veya üzeri bir adam belirmişti. "Oturabilir miyim?" Diye sordu. Ben de yanımı işaret ederek kenara kaydım. Bir süre sessizlikten sonra "Nedir seni bu dalgın düşüncelere sürükleyen" diye sordu. Cevap neydi ki? Ben de bilmiyordum. "Bilmiyorum ama belki de kendimdir" dedim. Yüzünde geçmişi hatırlayan saf bir gülümseme oluştu. "Olsun" dedi. "Kendini keşfediyorsun, belki bir şeyler değiştirmiştir." diye ekledi. Hiç olmadığı kadar haklıydı. Bir sene önceki ben, hiç böyle şeylerle uğraşmazdı. Bütün gün Kevin ile oyun oynar sohbet ederdi. Şimdi hayatın endişesi başlamıştı. Kendimi tekrardan tanıyordum. Sıradan bir insan değildim artık. Bir şeyler değişmişti hayatta. İlişkiler değişmişti, insanlar değişmişti, rüzgarda yönünü kaybeden bir uçurtma gibi yolumu kaybetmiştim. "Tahmin edemeyeceğiniz kadar haklısınız." Dedim. "Emin olma" diye bir ses yükseldi ve bir anda yok olmuştu. Etrafıma bakıyordum ama kimseyi göremiyordum. Ayrıca "emin olma" da ne demekti? Bilmiyordum ama evde olmam gerektiğini biliyordum....

Sabah olduğunda sersem bir şekilde uyanmıştım. Aklımda "emin olma" sözü yankılanıyordu. Yüzümü yıkadığımda biraz da olsa kendime gelmiştim. Kahvaltı etmiş, hazırlanmak için odama çıkmıştım. Gelen bildirimler için telefonu kontrol ettiğimde uzun süre sonra mia'dan okula gitmek için mesaj gelmişti. Yüzünü görmek istemiyordum, ama onu yüzüstü bırakmak istemiyordum...

Sabah dışarı çıktığımızda, Mia biraz da olsa kendine gelmişti. Yol boyunca, o ağzını açmadığı sürece hiçbir şey demeden okula kadar gittim. Sınıflara ayrılacağımız yerde beni durdu ve "Her şey için çok üzgünüm." Dedi. "Ben de " dedim ve sınıfa doğru ilerledim. Sınıfa girdiğimde Jess ve Kevin ile selamlaştıktan sonra masama oturdum. Telefonumu kurcalıyordum ki Clara'dan mesaj geldi. Sınıfına çağırıyordu. Ona bir özür borçluydum...
Sınıfa vardığımda öğretmenler masasına oturmuştu. Beni görünce yanıma yaklaştı. Kısa bir selamlaşmadan sonra, dün gece yaşananlar için özür dilemiştim ve "kendimi nasıl affettirebilirim?" Diye sormuştum. Sormamla birlikte "böyle" diyerek beni öpmesi bir oldu. Dudaklarımı o kadar güçlü çekiyordu ki sanki dün geceden beri bu anı bekliyormuş. Çok uzun sürmemişti çünkü biri o sırada bir anda öksürüklere boğulmuştu. Kısa sürsede etkisinin uzun olacağı kesindi. Her neyse, kim ömsürdü diye sağıma döndüğümde Naomi'yi görünce bir an afalladım. Onun bu sınıfta ne işi vardı. İkisi birbirinden nefret ediyordu ve aynı sınıftalar mıydı? Üzerine öpüştüğüm iki kızdan biri beni diğeri ile öpüşürken mi yakalamıştı? Naomi derin bir nefes aldı ve arkadaşlarıyla birlikte dışarı çıktı. Adımları yere çok sert vuruyordu. Önündeki her şeyi yıkacak gibiydi...

Clara kısa bir sohbetten sonra kendi sınıfıma dönmüştüm. Sıkıcı bir gün olacağı kesindi. Bugün antrenmanda olmayacaktı. Yapılacak her türlü teklife açıktım...

Okuldan çıktıktan sonra eve varmadan Naomi beni aramıştı. Konuşmak istediğini söylüyordu. Bir şeyler içmek için dışarı davet etmişti. Dediğim gibi her türlü teklife açıktım. Saati belirledikten sonra telefonu kapattım. Eve geldim ve klasik günlük rutinime uyan şeyleri yapmıştım. Buluşma saati geldiğinde Naomi ile bir kafede buluşmuştuk. Ben gelmeden önce içecekleri söylemişti. Onu ilk gördüğümde şaşırmıştım. Bir sürtükten farksız giyinmişti. Tamam normalde de böyle giyiniyordu fakat bu daha ileri seviyedeydi. Hoşuma da gitmiyor değildi. Çokta zevkli olmayan bir sohbetten sonra terlemeye başlamıştım. Üzerine giydiği şeylerde rahatsız ediyordu. Hava almak için dışarı çıkmak istediğimi belirttiğimde o da kalkıp "hadi arabaya gidelim" demişti...

Bir süre şehiri turladıktan sonra onların evinin kapısında durmuştuk. "Sana fikir danışabilir miyim?" diye sordu. Ben de salak gibi atladım ve "elbette" diye yanıtladım. "Hadi benle gel" dedi ve evine davet etti. Odasına girdiğimizde dolabından onlarca kıyafet çıkardı ve yatağının üzerine attı. İçlerinden bir kaç tane seçerek bana gösterdi ve "sence hangisi?" Diye sordu. Ben yanıt vermeden "bu şekilde saçma olur, üzerimde görmelisin" dedi ve arkamı dönmemi rica etti. Ben de doğal olarak arkamı döndüm. Her değiştiği kıyafette arkamı dönmemi söylüyor ve yorumlarımı alıyordu. Arkamı dönmüş, sıradaki kıyafet için bekliyordum ve bir "yardım eder misin?" Sesi yükseldi. Arkamı döndüğümde elbisesinin sırtındaki fermuarını çekmeye çalışıyordu. Fermuar yukarı bir türlü çıkmıyordu. Deli olmuştum. "Sanırım bunu çıkarsan iyi olacak" dedim. O da "haklısın" diye yanıt verdi. Bir anda önüne döndü, elbiseyi gözlerimin önünde çıkardı. Gördüklerim karşısında gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Naomi sütyen giymemişti. O sırada yerde olduğunu fark etmiştim. Sebebini sorduğumda, elbiseye sığmak için çıkardığını söylemişti. O sırada neden böyle sorduğumu bilmiyordum ama önünde bir çift bembeyaz göğüs yüzüme doğru parlıyordu. Kalp atışlarım yine dört yüze çıkacak diye korkuyordum. Bir anda "sanırım hoşuna gitti" diyerek yatağın üzerine doğru itti. Kimin hoşuna gitmezdi ki? Beni yatağın üzerinde geri kaçtıkça o da benim üzerime yürüyordu. Kaçacak yer kalmadığında üzerime çıktı ve adeta bir yılan gibi sürünmeye başladı. Bir sağa bir sola giderken gözlerimin içine bir şeytan gibi parlayan gözleriyle bakarak, bir anda dudaklarıma yapışmıştı. Elleriyle boynumu sıkıca kavrayıp, vücudunu bana sürtmeye başlamıştı. Oluşan sürtünme kıvılcımlar çıkarırken o da beni baştan çıkarmaya devam ediyordu. Gözlerim kararıyor kendimden geçiyordum. Ellerimle kalçalarını sıkıca kavramış, dudaklarındaki şehveti daha da alevlendiriyordum. Boynumu bırakıp yavaş yavaş terleyen saçlarımın aralarına parmaklarını daldırmış, saçlarımı çekip bana yön veriyordu. Daha fazla dayanamayıp onu alt tarafa almıştım. İnce teninin üzerinde gezinirken, Hızlı hızlı kıyafetlerimi çıkarıyordum.  Artık geri dönüşü yoktu. İkimizde bir karar vermiş ve yolun sonuna gelmiştik...

Uyandığımda saat akşam 9 gibi bir şeydi. Naomi elinde telefonla oynuyordu. Kendimi iyi hissetmiyordum. İçtiğim içeceğe bir şey katmış olmalıydı. O da yan etki gösteriyordu. Neden durup dururken böyle bir şey yapmıştı ki?
Uyandıktan sonra minik öpücüklerle kendime gelmiştim. Kıyafetlerimi üzerime giymiş, hava almaya çalışıyordum. Telefonuma bir kaç bildirim gelince kontrol etmek için cebimden çıkardığımda Clara'dan bir sürü fotoğraf gelmişti. İştahlı bir şekilde fotoğrafları incelemek için mesajları açtığımda şok olmuştum. Ben fotoğraflarda Clara var sanarken kendimi görmüştüm. Naomi ben uyurken ikinizinde yarı çıplak fotoğraflarını çekmiş ve Clara'ya gönderip intikam almıştı. Ben şok içinde fotoğrafları incelerken bir anda telefonum titredi ve Clara'nın beni aradığını gördüm. Açmaya korkuyordum ama bugün olmasa yarın diyecekti. Telefonu açtığımda, sesi titriyordu. Ağladığı belliydi. "Ne kadar aptal olduğunun farkında mısın?" Diye sormuştu. Cevap vermek için yutkunmaya çalışmıştım fakat başaramamıştım. Zaten bunun için fırsat vermeyeceği belliydi. Telefonu kapatmıştı. Göğüs kafesim sıkışmıştı. Nefes almakta zorlanıyordum. Ayağa kalkıp içeri girdim ve Naomi'nin yüzüne bile bakmadan odadan çıkıp evi terk ettim...

Nasıl kanmıştım ben bu oyuna? Beni boşver. Ben umrumda değildim. Clara için çok üzülmüştüm. Clara'yı kaybettiğim için değil. Clara'yı üzdüğüm için üzülmüştüm. Aptal olduğunun farkına varmıştım. Naomi'ye nasıl güvenmiştim? Dün gece gördüğüm adam bunun için mi demişti bilmiyordum ama haklıydı. Emin olma. Olma...

DoğaüstüWhere stories live. Discover now