Jess ve Mia

27 1 0
                                    

Biraz çimenlerde yattıktan sonra eve döndüm. Annem okula gidip gitmediğimi sormuştu. Geçiştirip odama çıktım. Yatağa yatacaktım. Şarjı bitmiş telefonumu şarja takarken Kevin'den onlarca mesaj geldiğini gördüm. Bir sürü ekran görüntüsü ve video vardı. Herkes kavga anının paylaşıyordu. Kevin bunun harika bir şey olduğunu söylemişti. Ben ise annemin ve babamın çenesinden korkuyordum. Bir de disiplin cezası vardı. Biraz küfür ettikten sonra telefonu kapattım. Kafamı yatağa koydum ve uyudum. Sabaha kadar deliksiz uyumuşum. Sabah olduğunda, aklıma Mia geldi. Acaba hala kızgın mıydı? Okula beraber mi gidecektik? Mesaj attım. Sonuç belliydi. "Görüldü". Çokta önemsemedim. En sevdiğim ceketimi giydim. Kulaklığımı ve güneş gözlüğümü taktım. Okula doğru yola çıktım. Okula yaklaştığımda insanların bana baktığını fark ettim. Okulun içine girdim. Koridorda yürümeye başladım. Herkes dolaplarına doğru çekiliyordu ve bana bakıyordu. Kızların sıcak gülümsemeleri, kalp atışlarımı hızlandırıyordu. Bir günde okulun en popüler çocuğu olmuştum. Kevin'e doğru yaklaştım ve selam verdim. Sessizce okulun ponpon kızlarının bana baktığını söyledi. Açıkçası egomu tatmin ediyordu ama hepsi aptal birer sürtüktü. Zerre umrumda olmazdı. Zaten elde edebildiğin şeyler hiçbir zaman umrunda olmaz...

Bugün beden eğitimi vardı ve Mia'nın sınıfı ile benim sınıfım aynı saate denk geliyordu. Sanacağınızın aksine sorun mia değil, aptal serserilerdi. Bugün okulun 2. Haftasında yer alıyordu ve fiziksel yeterlilik testi vardı. Açıkçası serserileri boşuna dert etmişim. Korkuları yüzlerinden okunuyordu.

Fiziksel yeterlilik testi için futbol sahasına çıkmıştık. Bay Cruise bütün erkekleri sıraya dizmişti. Herkes yere yatmıştı. Ben de gözlerimi kapamış güneşin tadını çıkarıyordum. Bay Cruise istatistikleri tutmaları için, kızlara, erkeklerden kendilerine bir eş seçmelerini söyledi. Bir kaç saniye sonra üzerimde bir karartı hissettim. Hemen hemen tüm kızlar etrafımda toplanmıştı. Bir kaç kişi eksikti. Onlardan biri de Mia'ydı. Kalabalığı gören hoca bir şey olduğunu sanıp o da geldi. Sorun ne diye sordu. Ben de bilmediğimi belirttim. Sevdiği öğrencilerden biri olan Chloe'yi seçti ve bizi eleştirdi. Chloe voleybol takımında oynuyordu ve nefes kesen bir fiziği vardı. Uzun bacakları ile tüm erkekleri kendine hayran bırakırdı. Karakteri de güzelliği kadar güzeldi. Kötü alışkanlıklardan uzak dururdu. Sporcu saygısına sahipti.

Her neyse. Başlamadan önce Kevin yanıma yaklaştı ve kulağıma şunları fısıldadı. "Bence yüzlerce şınav çekmek biraz da ilgi çeker". Açıkçası hoşuma gitmemiş değildi. Ne zarar gelirdi ki biraz hileden. Ayrıca hile de değildi. Fiziksel yeterlilik testine biraz zihinsel yeterlilik katıyordum. Aklıma yatınca başladım şınav çekmeye. 10-20-30-40... Herkes kendi şınavlarını bitirmişti. Kevin biraz ortalığı kızıştırmak için Chloe'nin yanına gelip bağır bağıra saymaya başlamıştı. 41-42... Yavaş yavaş herkes etrafımızda toplanıyordu. Kalp atışlarım yine hızlanıyordu. Mia bile oradaydı. Bay Cruise da gelmişti. 120li sayılara gelmiştim. Yorgunluğu kaslarımda değil zihnimde hissediyordum. Durmalı mıydım? Bilmiyordum. Daha fazla yapmanın bir şey değiştirmeyeceğini biliyordum. Bıraktım. Ayağa kalktığımda herkes beni alkışlıyordu. Bay Cruise ise sanki vücudumu yorunluyordu. Yaptığım şınava göre vücudum biraz zayıftı. Koşabilir misin diye sordu. Ben de elbette diye cevap verdim. Yarın okul çıkışı Amerikan futbolu için seçmeler olacaktı. Beni katılmam için çağırıyordu.

Biraz nefes almak için yedek kulübesine oturdum. Tabiki misafirlerimiz vardı. Güce tapan kraliçeler yanıma gelmişti. Açıkçası cidden insanın hormonlarını zıplatıyorlardı. Özellikle bir tanesi vardı ki içimi kıpır kıpır ettirmişti. Jessica ya da onun tabiri ile Jess. Okulun en popüler kızlarından biriydi. Gerçekten giyinmeyi biliyordu. Mavi gözleri ve parlak siyah, güzel kokulu saçları beni benden alıyordu. Beline kadar uzanıyordu o parlak saçları. Yanıma oturmuştu ve sohbet etmeye çalışıyordu. Biliyordum yüz verirsem kolay bir şekilde beni elde edebileceğini düşünürdü. O yüzden aralarındaki fazlalık gibi görünen kıza ilgi işaretleri göndermeye başladım. Ben bunu yaptıkça diğerleri deliriyorlardı. Kendileri varken acaba neden ona ilgi gösteriyordum diye düşünüyorlardı. Jess sırnaştıkça Ben kötü davranıyordum. İyice çıldırmıştı.

Biraz sonra ders bitmişti ve soyunma odalarına gitmiştik. Üzerimi değiştikten sonra sınıfa doğru yol aldım. Koridordaki tuvalet aralığından geçerken kolumdan biri tuttu ve aralığa doğru çekti, hızlıca duvara itti. Jess'ti. Şehvetli Mavi gözleri sinsice parlıyordu ve gözlerimin içine bakıyordu. İstifimi bozmadan yarım bir gülücükle ben de ona bakıyordum. Dudaklarıma bakıyordu. Zaten çok geçmeden hortum gibi dudaklarıma yapıştı. O kadar güçlü öpüyordu ki istemesemde kafam ona doğru eğiliyordu. Ellerim kafasının arkasını yavaşça kaşıyıp, saçlarıya oynuyordum. Yavaş yavaş beline indim. Sıkıca sarıldım ve kendime doğru çektim. Hala ilk anki gibi şehvetle öpüyordu. Kalçalarını sertçe kavradım ve havaya kaldırdım. Bacaklarını belime sıkıca sardı. Vücudum tüm vücuduna değiyordu. Tekrar saçlarıyla oynamaya başladım. O da omuzuma sıkıca sarılmıştı. 30-40 saniye böyle öpüştükten sonra tanıdık bir sesten gelen şaşırma ifadesiyle öpüşmeyi bıraktık. Bu tanıdık ses Mia'ya aitti... Mia ve arkadaşları bize, biz de onlara bakıyorduk. Çok bir şey diyemeden gitti. Giderken gördüğüm tek şey gözünden süzülen bir yaş damlasıydı. Peşinden gitmeye çalıştım ama nafile...

DoğaüstüWhere stories live. Discover now