Sen ona aşıksın...

3 0 0
                                    

-SEZON 2-

Sabah olduğunda, tatilin bitişi ile okula gitmek için hazırlanmaya başlamıştım. Jess'ten de mesaj gelmemişti. Sanırım okula geç kalacaktı. Ayrıca bu sabah Üzerimde ilginç bir özgüven vardı. Ama kısa zamanda kırılacaktı...

Okula geldiğimde insanlar karın tadını çıkarıyordu. Bizden kimseyi görmeyince içeri doğru yol almıştım. Kapıya doğru yürürken biri aniden kolumu çekmişti. Jess olduğunu düşünerek arkama döndüğüm sarı ve dalganan saçları ile Clara vardı. Birbirimize bakıyorduk. Hiçbir ses yoktu. İki tarafta bir şey söylemek istiyordu. Ama içeride biriken şeyler bir türlü dışarı çıkamıyordu. Clara'nın zaten parlayan yeşil gözleri, yavaş yavaş sulanmaya başlamıştı ve bu o gözleri daha da parlak yapıyordu. Pembe Dudakları titremeye başlamıştı. Bir şey söyleyecekti belliydi. Ellerini kaldırdı ve bir anda göğsüme vururken "senden nefret ediyorum" diye bağırmaya başladı. Bir kaç kez bunu tekrar ettikten sonra "ama seni düşünmeden duramıyorum. Özür diliyorum." demişti. Daha sonra da hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. O ince ve zarif bedenini tümüyle üzerime bırakmıştı. Soğuktan titreyen elleriyle sarılmıştı. Dayanamayıp ben de kollarılma onu sarmıştım. Ağlaması kalbimi delip geçiyordu. Kafasını omzuma dayamış, hıçkırıyordu. Ellerimi saçlarına atmış, iyice sarıyordum. Daha fazla ağlamasına dayanamadım ve gözlerinin içine bakmaya başladım. Ellerimle soğuktan kızarmış yanaklarını tuttum. Yavaş yavaş sessizleşmişti. Baş parmağımla gözünden damlayan yaşları siliyordum. Gözlerime kenetlenmiş bana bakıyordu. Bende ona bakmaya başlamıştım. Gözlerinin içinde sonsuzluğa yelken açıyor gibi hissediyordum. Yavaş yavaş gözlerini açıp kaparken gözlerinin kısıldığını hissetmiştim. Bedenlerimizi birbirine çeken bir enerji oluşmuştu. Gözlerimiz tamamen kapandığında Clara'nın pembe dudakları üzerine olduğumu hissetmiştim. Nasıl olduğunu anlamamıştım ama yaşadığım en güzel anlardan biriydi. Kendimize geldiğimizde Clara'nın yüzünde masum bir tebessüm oluşmuştu. Onun bir bebek gibi rahatladığını görünce benim de yüzümde bir gülümseme oluşmuştu. Tam o sırada "Sen ona aşıksın" diye bir ses yükselmişti. Bu ses Jess'indi...

"Sen ona aşıksın." Dedi tekrar. Ağzımı açmaya çalışmıştım ama "tek bir söz söyleme lütfen. Ona nasıl güldüğünü gördüm." Demişti. "Böyle biteceğini biliyordum. Sadece değiştiğini sanmıştım." Derken gözünden bir kaç damla yaş süzülüyordu. Yutkunmakta zorluk çekiyordum. Onu hayal kırıklığına uğratmıştım. "Dilerim bizden mutlu olursunuz." dedi, zor bir şekilde yutkundu ve "ona öyle güzel gülme yeter" deyip arkasına bakmadan koşmaya başladı...

Clara'nın özür dilerim sesleri aklımda yankılanırken düşünüyordum. Neden aynı anda iki kişiyi mutlu edemiyordum? Neden hep birini üzmek zorunda kalıyordum? Jess haklı mıydı? Ben ona aşık mıydım? Bildiğim bir şey daha vardı. Yaşlı adam haklıydı. Kızlar konusunda berbattım...

DoğaüstüWhere stories live. Discover now