❦ Tutku Meyvesi | 16/1

36.4K 1.5K 115
                                    

-16- / 1

Başının ağrısıyla gözlerini araladığında dün gece ağlayarak uyuyakaldığını saniyeler içinde hatırladı. Tüm vücudu uyuşmuş gibiydi. Bunun dışında hiçbir şey hissetmiyordu. Tamamen hissizdi. Bitmişti. Duygularını nasıl tarif edebileceğini bilmiyordu. Öyle çaresizdi, öyle bitap düşmüştü ki. Ayağa kalkmak için harekete geçtiğinde tüm vücudunun dövülmüş gibi tutulduğunu hissetmeye başladı. Banyoya gidip yüzünü yıkadı. Yatağına oturduğunda neredeyse bir buçuk saat boyunca anlamsızca durdu, öylece etrafa bakarak düşündü.

Babasını şimdiden özlemişti. Sabahları uyandığında ilk onun yanına giderdi, uyurken onu seyrederdi. Bu öyle bir alışkanlık olmuştu ki artık bir sabah bile yokluğunu hisseder olmuştu.

Kapı çaldığında ifadesiz bakışları sesin geldiği yöne döndü. Kapının ardındaki Yağız'ın "Müsait misin?" sorusuna yılgın bir "Evet." yanıtı verdi.

Genç adam içeri girdiğinde odayı darmadağın görüp şaşırsa da renk vermedi. Sıradan bir ses tonuyla "Kahvaltı hazır, hadi hazırlanıp aşağı in." dedi yalnızca.

"Aç değilim."

"Sözlerimin ikiletilmesinden hoşlanmam. On dakika içinde kahvaltı masasında ol." Otoriter ve ciddiydi. İtiraz kabul etmeyen bir tavra bürünmüştü.

Söylediklerini hiçbir şekilde umursamayan adam odadan çıkarken bir süre ters bakışlarla gidişini seyretse de yalnız kaldığında mecburen üstünü değiştirip kahvaltıya indi. Oyunu kuran Yağız olduğu için onun kurallarıyla oynamak zorundaydı.

Masaya oturdu. Oldukça sessizdi. Sanki adamı boykot edercesine kollarını kavuşturmuş ifadesizce duruyordu. Açlık grevinde gibi tepkiliydi.

Kadının tavırlı oluşu Yağız'ın canını sıksa da herhangi bir sert tepkide bulunmadı. Ancak bu ısrarcı duruşundan ödün vereceği anlamına gelmiyordu. "Yesene."

"Aç olmadığımı söylemiştim."

"Aç olduğunu ikimiz de biliyoruz. İnat etme de ye."

Kin dolu bakışlarla gözlerini kıstı Nağme. Dürüstlüğünden hiç de vazgeçeceğe benzemiyordu. "Her şey senin istediğin gibi olsun istiyorsun değil mi? Her şey her zaman senin kontrolünde olsun. Diğer insanların ne istediği, ne hissettiği hiç önemli değil. Hatta bu umurunda bile değil senin!" Sabrı taşmışçasına patladı. "Bencil pisliğin tekisin sen!" Hışımla masadan kalkıp giderken peşinden gelen adam sertçe kolundan tutunca daha da öfkelendi. "Bırak kolumu!

Her zamanki gibi kendi dışında kimseyi dinlemeye niyeti yok gibiydi ve kolunu güçlü elinden kurtarmaya çalışan kadını kendine çekti, bir süre bakıştılar. Sisli bakışları kızın yağmurdan sonraki toprak gibi nemli kahvelerinde gezindi. Adamın bakışlarında tutku ve arzu varken kadınınkilerde kin, nefret ve çaresizlik barınıyordu. "Kendine gel." Durdu ve düşündü. Kontrolcü bir kişiliği olduğu doğruydu. Genç kızın inandıkları uğruna ona karşı durması, dürüst olması her ne kadar hoşuna gitse de üslubu zaman zaman öfkelenmesine sebep oluyordu. Onun cesaretine daha ilk andan hayran olmuştu. Yanlış da söylemiyordu aslında. Her şey kendi istediği gibi olsun istiyor, herhangi bir sürprize tahammülsüz davranıyordu. Ancak onu asıl öfkelendiren Nağme'nin söylediği doğrular değil, kendisine nefret dolu bakışlarıydı belki de. "Evet, ben bencil bir pisliğim." Kadının öfkeli olduğu kadar şaşırmış gözlerine baktı. Az önce kızın ona söylediklerini bir başkası söylemiş olsaydı Yağız buna hak vermek şöyle dursun, böylesine pervasız konuşmasına asla müsaade etmezdi. Lakin şimdi kızın söylediği hiçbir şeyi inkâr etmiyor, aksine ona hak veriyordu. Bencil olduğunu itiraf ediyordu. Gerçi bu zamana kadar bunu hiç saklama gereksinimi duymamıştı ama böyle yüzüne karşı söyleme cesaretini de kimse göstermemişti, ne yalan söylesin. "Doğru duydun, bencil pisliğin tekiyim. Ve ben nasıl istersem öyle olacak her şey, anladın mı? Her şey benim istediğim gibi olacak, sen de bunu bile bile kabul ettin. Artık bunları tartışmak için çok geç." Karşısında duran kadından ne kadar etkilenirse etkilensin, otoritesini korumak zorundaydı. İnsanlar üzerinde bir etkisi, bir ağırlığı vardı ve emir vermeye alışık biri olarak bunu kaybetmeye hiç niyeti yoktu. "Şunu aklına iyi kazı, seni burada zorla tutmuyorum. İşte kapı!" Kapıyı gösteren elinin yönüne bakan kızı iyice süzdü. "Gideceksen durma, git. Kapı orada, üzerine kilitlediğim yok. Ama babanın tedavi olmasını istiyorsan yaptığımız anlaşmaya uymak zorundasın."

Tutku Meyvesi | Taşıyıcı Anne Serisi 1 ღBİTTİღHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin