❦ Tutku Meyvesi | 27/1

15.6K 920 72
                                    

-27/1-

Bulaşıkları yıkandıktan sonra anca soluklanabilmişti. Ablası gidince yine bütün işler ona kalmıştı. Yorgun argın koltuğa oturduğunda düşüncelere daldı Serra.

Başına gelenlere inanamıyordu. Tuna'ya yaklaşmak için girdiği yolda bir şoför tarafından oyuna getirildiğine, onun tarafından öylece bırakıldığına ve daha birçok şeye anlam veremiyordu. Bir şoför tarafından dalgaya alınmak ağrına gitmişti. O kimdi ki? Ona nasıl böyle davranırdı ve nasıl onunla oynamaya kalkardı? Aklı almıyordu. Öte yandan aklını kurcalayan başka şeyler de vardı. Berkan denen o çocuğun bir şoföre göre fazla yakışıklı ve şık giyimli oluşu da tuhaftı doğrusu. Altından bir şeyler çıkabileceğini düşünmeden de edemedi.

"Ne ayak bu çocuk Allah aşkına ya?" Mutfağı tekrar arşınlarken sarı bezle tezgâhı sildi ve kendi kendine söylendiğini fark ettiğinde başını iki yana salladı. "Ne numaraysa ne numara kızım, sana ne? Sen hedefine odaklan."

Tüm bunların hiçbir anlamı yoktu. Berkan denen o adamla ilgileneceğine kendi amacına odaklanmalıydı. Basit bir şoförle vakit kaybedeceğine asıl hedefiyle ilgilenmeliydi.

●●●

Toplantıdan çıktığında kolundaki saate baktı adam. Epey uzun sürmüştü doğrusu. Bu kadar uzayacağını düşünmemişti. Masadaki telefonuna uzandığında şarjının bittiğini fark etti. Acaba çok arayan olmuş muydu? Nağme aramış mıydı? Tüm bunları merak etse de onun çiftlik evinde yalnız olmadığını düşününce endişesinin yersiz olduğu kanaatine vardı. Onu uzun süre bekletmeye niyeti yoktu zaten. Ancak artık geciktirmemesi gereken bir mevzu vardı ve onu çözmeliydi.

Günlerdir kendisinden kaçan ve süreci uzattıkça uzatan karısı Aylin'le konuşması gereken konuyu daha fazla ötelemenin kimseye faydası yoktu.

Şirketten çıkıp aracına bindiğinde şoförüne eve gideceğini söyledi. Cam kenarında otururken telefonunu şarja taktı ve açabilmek için dolmasını bekledi. Bu konu gereğinden fazla uzamıştı. İstemsiz de olsa işler onun yüzünden oldukça karışmıştı. Aylin'e karşı açık olsaydı belki konu bu kadar dallanıp budaklanmayacaktı. Oysa Nağme'yi bu karmaşanın içinde yıpratmamalıydı. Buna hakkı yoktu. Genç kadın yeterince zor bir dönemden geçiyordu zaten. Ailesinden gizledikleri yüzünden suçluluk duyarken bir de Aylin'in varlığıyla ikinci kadın konumunda olmak onu yeterince üzüyordu. Her şeyin farkındaydı ve düzeltecekti.

Yanlış başlayan bu ilişkiyi doğru bir şekilde düzeltecekti. Aslında Aylin için de en doğrusu buydu. Her iki kadın için de bu gecikmiş konuşmayı yapmalı, her şeyi netleştirmeliydi. Kimseyi mutsuz etmek istemiyordu. Boşanma gerçekleştikten sonra da Nağme'nin ailesiyle tanışıp niyetinin ciddiyetini ortaya sermekti planı. Hiç gecikmeden onunla evlenmek istiyordu. Hâlbuki henüz bir evlilik teklifi bile etmemişti. Nağme'nin bu konuda ne diyeceğini tahmin etse de emin olamıyordu. Ya sadece bebek yüzünden kendisiyle evlenmek istemezse, bunu reddederse? Yağız'a hissettirdiği kadar onu seviyor muydu acaba? Genç adam bunları düşünmeden edemiyordu. Her şey o kadar hızlı gelişmişti ki bazı şeyleri konuşmaya bile fırsat bulamamışlardı, o yüzden kadının da kendisinin de kafasında soru işaretleri vardı. Seven her insan gibi sevdiği kadın tarafından reddedilme ve onu kaybetme korkusu her yanını sarmıştı.

Dalgın ve düşünceli bir biçimde camdan dışarı bakarken eve vardıklarını fark etti. Yüzleşme zamanıydı. Şoförün açtığı kapıdan çıkarken sarjdaki telefonunu alıp açma düğmesine uzunca bastı. Telefon açılır açılmaz Nağme'nin defalarca aradığını görünce meraka ve endişeye kapıldı. Duraksayıp "Allah Allah," diye söylendi merakla. Bir şey mi olmuştu acaba? Normalde bu kadar üst üste aramazdı onu. Zili çalarken Nağme'yi geri arıyordu. Endişesinin yersiz olmasını diledi. Mantıklı olan da buydu doğrusu. Kötü bir şey olsaydı personeller ona ulaşırdı. Hemen kötü düşünmemeyi tercih etti.

Tutku Meyvesi | Taşıyıcı Anne Serisi 1 ღBİTTİღWhere stories live. Discover now