0.5: Geceden Doğan Gün

Bắt đầu từ đầu
                                    

Hoş, bilim adamları biz özel seviyelileri Homo Sapiens olarak kabul etmeme kararını düşünüyordu en son. Bize yeni bir tür adı verilmesi tartışılıyordu. Bizi evrimin bir üst basamağı olarak kabul eden de vardı, gereksiz para ile kaynak israfı züppe muamelesi yapan da... Acaba o mevzunun sonucu ne olmuştu?

Sonuç olarak şu an bizim onluğumuzun başında üç tane Darrell'in yakını olacaktı. Bunlardan en rütbeli olanı tabii ki Carmen'di. Onun hemen yanında melez olsa da asyalı kökenini belli eden hafif çekik gözlü Lena ve Afrika kökenli olduğundan emin olduğum Onyeka vardı.

Lena biz kızlardan Onyeka ise erkeklerden sorumlu olacaktı. Dürüst olmak gerekirse Lena arada tuhaf bir basamak olacaktı, Adam Carmen'i benimle eşleştirdiğini söylemişti. Bu durumda bizimle zaten iç içe olmayacak mıydı? Ve erkek kız diye ayırmak zorunlu muydu cidden? Yatakhanelerde ne oluyorsa oluyordu, on beş yaşında velet değildik ki artık.

Lena, Carmen ve beni dışarıda tuttuğumuzda kızlardan Lottie, Meggie, Elaina ve Rosa vardı. Elaina şu ana kadar gördüğüm en güzel kızlardan biri olabilirdi. Sarı saçları, mavi gözleri, burnun üstüne ve yanaklarına dağılmış belli belirsiz çilleri ile masallardan can bulmuş Tinkerbell'i anımsatıyordu. Rosa siyahiydi, baş etmesi zor olduğu belli olan kıvırcık saçlarını at kuyruğu yapmıştı. Henüz hiçbirimizle konuşmamıştı. Lee'den aldığım istihbarata göre duyuru yapılır yapılmaz onun konteynerine düşen kişi ilk onu halletmeye çalışmıştı. Daha ilk dakikadan kazık yediği için bize uzak davranmasını anlayışla karşılıyordum. Neyse, tatlı bir böğürtlen şarabı ile şehir merkezinden kaçırılmış çikolata aracılığıyla halledilmeyecek iş değildi.

Diğer tuhaf bir ayrıntı ise Meggie'nin Elaina'dan hiç haz etmemiş olmasıydı. Kıza geçerken birkaç kere omuz atmış, giyinirken pasif bir öfke belirtisi hareket olan kızın botlarını tekmelemişti. Muhtemelen duşlarda bir şey olmuştu. Ben erkenci olunca tüm malzemeyi kaçırmıştım.

Erkeklerden ise Lee ve Onyeka dışında Hector, Jules, Aldous vardı. Ve bir de onuncu kişimiz olan ve yaklaşık her beş özel seviyeli erkekten birinde mutlaka olması gereken, aşırı yaratıcı asla akla gelmeyecek isim Ares vardı. Aldous kıvırcık saçlıydı, yol boyunca kulaklıklarını çıkarmamıştı. Ayrıca şapkasından dolayı yüzünün üst kısmını da kapatıyordu. Ares kesinlikle dikkat çekmeye çalışan bir tipti. Altın rengi saçları, kehribar gözleri ve aşırı köşeli bir çenesi vardı. Fiziksel özelliklerinden gurur duyduğunu her fırsatta dile getirmişti. Muhtemelen ismini de kendisi değiştirmişti. Bunun gibileri az pataklamamıştım zamanında. Jules kahverengi düz saçlarını omuzlarına kadar uzatmıştı, saçlarıyla aynı tonda toprak rengi gözleri vardı. 

Hector aralarında Lee gibi ilk başta diğerlerine sıcak yaklaşan tek kişiydi. Simsiyah saçları, gri gözleri vardı. Burnu hafif kemerli olsa da iri dudaklarıyla beraber enteresan şekilde uyum sağlamıştı.

Bizi ilk önce laboratuara aldılar. Aslında dün almamasına şaşırmıştım Darrell'in. Ya içimizden biri... Neyse, yüksek ihtimalle hepsi testler esnasında kontrolden geçmişti.

Üzerimdeki ceketi çıkardım. Tişörtümü de çıkardım. Kargo pantolonum ve atletimle birazdan gireceğim kabinin önünde dikildim. Hemşire gelip koluma bir sıvı enjekfe ettikten sonra krem rengi kapıyı açtı. Aynı anda onumuz da sağlık kabinlerine girdik böylelikle. Klasik olarak mavi ışıklar yandı, sonra etrafımdaki opak kabin duvarı şeffaflaştı. Derin bir nefes aldım, gümüşi ışıklar yanmaya başladığında enjekte edilen sıvı yüzünden hafif başım dönmüştü. Bunlar normal prosedürdü. Vücudumun sağlıklı olduğunu belli eden güzel bir mavi ışık eşliğinde önümdeki kapı açıldı. Çıktığımda parmağımı teknisyenin uzattığı iğneli cihaza değdirdim. Böylelikle kan değerlerim ölçülecek, ona göre beslenme programı oluşturacaklardı bana. Doktor gelip vitamin seviyelerimin yetersiz olduğunu ve çöpten beslenmiş gibi bir tablo önünde durduğunu söylediğinde sadece omuz silkmiştim. Çünkü şu son iki yılda yaptığım tam olarak buydu. Ölü olduğum için geçinecek bir gazi maaşım yoktu. Bunları izleyen Carmen bana bu sefer farklı bir şekilde bakmıştı. Evet, Darrell benim hakkımda onu tembihlediği için hikayemi ister istemez merak ediyordu.

KOZANơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ