DİVANE- BÖLÜM 37-

88.7K 4.3K 1K
                                    

Medya: Azra Sönmez
• Yıldızımızı doldurmadan geçmeyelim lütfen, keyifli okumalar.

Divane 600 bin kişilik kocaman bir aile olmak üzere

Yağmurdan sonraki ferah toprak kokusunu içine çekmek gibiydi Kuzey'e aşık olmak. Fırtınayı biraz evvel atlatmış, ayazından kaçmış ve şiddetli gök gürültüsünün kamçıladığı korkuya göğüs gerip sabırla felaketini bitirmiş. Geriye sadece o güzel kokuyu ciğerlerime doldurmak kalmış, yerlere ahenkle damlayan suların dingin sesini dinleyip ruhumu huzura erdirmek kalmış.

Gelecek olan baharı kucaklamak kalmış, ondan gelecek her türlü derde dünden razıyken.

Sağ elimde alışkın olmadığım doluluk hissi dakikalardır içimi kıpır kıpır ederken parmağımdaki alyansa baktım. Şu yüzük incecik bir ip bile olsa gönlüm yine kanatlarını takıp göğüs kafesime doğru heyecanla çırpınırdı adım gibi biliyordum. Çenemi ağrıtan sırıtışım gitgide genişlerken belimdeki kollar sıkılaşmış ve saçlarımdan derin bir nefesi içine çekmişti. Bakışlarının ağırlığını omuzlarımda hissettim.

Her şeyi önceden hazırlayan çocuklar birkaç masa ve sandalyelerle sahili tam bir kutlama alanına çevirmiş, sadece biz olduğumuz için gece yarısına kadar doya doya eğlenmiştik. Hayatımda geçirdiğim en güzel ve en özel doğum günümü yaşatmışlardı bana. Son yarım saattir ise dört bardak içmiş olduğum rakının mayhoşluğu ile uykum gelmişti, sanırım sarhoştum ve bunu yüzüğümle girdiğim romantik bakışmalarla onaylıyordum. Her şeyin bir rüya olmasından korkarcasına sürekli Kuzey'e sokuluyor ve yüzüğüme dokunarak gerçekliğini teyit ediyordum. Yılların bana öğretmiş olduğu birşeydi bu.

Bana yasak olan adamla aylardır yaşadığım bu güzel anlar sanki avuçlarımın arasından kayıp gidecek, pusula bile yolumu bulmama yardım edemeyecek gibi hissediyordum.
Kaybetme korkusu iliklerime kadar işlemişti fakat Kuzey ondan önce damarlarımda dolaşan kana dahi kendi ismini mühürlemişti.

"Azra?" Bakışlarım ağır ağır sağımda kalan Kuzey'e döndüğünde kaşları derinden çatılmış sorgularca masaya bakıyordu. Daha sonra gece karası gözleri benimle buluştuğunda kaşları olabilirmiş gibi biraz daha çatıldı. "Sen pastanın yanında rakı mı içiyorsun?" Diye sordu, sanki lütfen bunu yapmış olma dercesine inanmak istemiyor gibi çıkmıştı sesi.

Saçma kahkahamla onu onaylayarak başımı sallarken büyük bir yudum daha aldığım bardağım birden elimden alınmış ve hızla kendi tarafına bırakılmıştı ama ben içmek istiyordum. Bedenimi uyuşturan acı sıvı başta kötü gelse de zamanla alışıyordum.

"Ya neden alıyorsun çok güzel gidiyor ikisi." Diye söylenip bardağa uzanmak için eğildiğim sırada beni engellemiş ve bardağımda yarım kalam rakıyı tek dikişte kendisi içmişti. Yutkunduğu için oynayan adem elmasından hayran bakışlarımı koparmam birkaç saniyemi aldı. Fazla çekici görünüyordu.

"O benimdi!" Diye çocuk gibi mızladığımda elimde olmadan yaptığım saçmalıkların acısı ise hep sonradan çıkıyordu. Kuzey önümde alkol namına ne varsa kenara ittiğinde uyarıcı bakışlarından şansımı zorlamamam gerektiğini anlamıştım.

"Şu kızcağıza içirmeyin gözünüzü seveyim." Dedi Alper abi köşeden bana acıyan gözlerle bakarken, masanın sesi soluğu kesilip aniden tüm bakışlar ona yöneldiğinde bir süre bekleyip yeniden konuştu. "Ha şey, tabi birde bana." Dedi içine kaçan sesiyle.

DİVANE ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin