DİVANE- BÖLÜM 22-

127K 5.7K 1.6K
                                    

Medya: Azra Sönmez
• Yıldızımızı doldurmadan geçmeyelim lütfen, keyifli okumalar.

(Divane 60 bin okunmayı aştı, hepinize çok teşekkür ederim.)

Kalbim gurur kelimesinden bir haber çarpmaya başlarken mantığım inatla bana uyarı sinyalleri yolluyordu ve saf benliğim yine arada sıkışıp kalıyordu.
İki bağımsız duyguyu aynı anda nasıl hissediyordum hiçbir fikrim yoktu.

Hissettiren kişi sağolsun, imkansızı başarmakta üstüne yoktu.

Midem tıkabasa dolu olmasına rağmen yine de mermerin üzerindeki çikolataya düşecekti ama kendimi tutuyordum. Bu resmen tuzaktı.
Bu kadar basit olmamalıydı, düşme Azra. Çekmecende bundan bir sürü var unutma, onu yeme ve Kuzey'e sakın bakma. Evet, böyle devam.

Mantığımı dinleyecektim.

Biraz sonra Kuzey ağır adımlarla görüş açıma girdiğinde ellerini ceplerine sokup can yakıcı bir şekilde göz kırptı.

Al işte, düştüm.

Yüzümü olabildiğince ifadesiz tutmaya çalışıyordum ve sanırım başarmıştım ki Kuzey benden tepki alamayınca ciddileşmişti. Eliyle camı açmamı işaret ettiğinde omuz silktim.

Çocuk musun Azra derse kesinlikle çikolatayı kafasına atacaktım.

"Açar mısın şunu?" Dedi.

Boğuk sesi kulaklarıma dolduğunda neredeyse şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım, Kuzey birşeyi rica ederek söylemişti. Bu onun için oldukça büyük bir adımdı, yine de tepkisizliğimi koruyacaktım.

Tekrar omuz silktim.

Başını sabır dilercesine yukarıya kaldırıp gözlerini yumduğunda fırsattan istifade belirginleşen adem elmasına bakıyordum, boynundaki pusulası ise yine ona benden daha yakındı. Güzel görünüyordu, canımı acıtan adam bu kadar güzelken malesef kendimle savaşmam gerekiyordu. Cebinden telefonunu çıkarıp hızla kulağına dayadığında birkaç saniye içinde benim telefonum çalmaya başladı.

Allah allah, kim arıyordu ki acaba?

İçimden resmen ona tribin kralını atıyordum ve gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Bu kıvranan tavırları kesinlikle nadir ve görülmeye değerdi, keyfini çıkartabildiğim kadar çıkaracaktım. Onu sinirlendirecek kadar yavaş bir şekilde telefonu açıp bekledim. Karşı karşıyaydık ama ağzımız değil gözlerimiz konuşuyordu.

Pişmanlığını okuyabiliyordum.

Beni gerçekten kırmıştı, ilk değildi ama onu sevdiğimi bile bile bunu yapması esas kırıcı noktaydı zaten.
Beni neyle suçladığını, neye kızdığını bile anlamamıştım. Hiçbir şekilde kendini ifade etmemesine rağmen birde net olmadığımı savunup bana sinirleniyordu.

Bunlar aklımdan çıkmadığı için şu an ki pişman görüntüsü dikkatimi çekse bile ağırdan alacaktım.

"Merak ettim, iyi misin?" Dedi, sesi kayıtsız kalamayacağım kadar ilgi doluydu.

Kendimi resmen puzzle gibi hissediyordum. Kuzey tüm parçalarımı önce dağıtıyor sonra birleştiriyordu ve bu döngü halinde sürüp gidiyordu. Onun için oyuncak olma düşüncesi kalbimde ince ama derin bir sızı hissettirmişti birden.

"İyiyim gördüğün gibi." Dedim.

Buz gibi bir sesle karşılık versemde tittediği için ne kadar etkili olmuştu bilemiyordum. Kuzey nefesini üfleyip başını yere eğdiğinde gergince ensesini ovdu. Bu hareketi çok yapıyordu çünkü genelde hep gergin ya da sinirliydi. Göz ucuyla mermerin üzerindeki çikolataya baktığımda o fark etmeden alsam mı diye sinsi düşunceler içerisindeydim.

DİVANE ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin