DİVANE- BÖLÜM 20-

136K 6.4K 1.9K
                                    

Medya: Kuzey Aslanel
• Yıldızımızı doldurmadan geçmeyelim lütfen, keyifli okumalar.

(Divane 40 bin okunmayı aştı, hepinize çok teşekkür ederim.)

Ben birçok duygudan mahrumdum. Kendimi özel hissettiğim anlar yok denecek kadar azdı. Mesela Onur'un Simge'yi yaşadıkları zorluklara rağmen bırakmamasına özenirdim, Gül ve Özgür'ün tüm tartışmalarına ve zıtlıklarına inat birbirlerine olan tutkularına hayran kalırdım. Alper abiyle Zeynep'in romantik aşklarına imrenirdim her zaman, onların yaşadıklarının bana uzaklığı canımı yakardı çoğu an. Çünkü aslında ben o duygulardan ziyade Kuzey'den mahrumdum. Kalbimdeki derin boşluğa onu sığdırmıştım. Kuzey asla ulaşamadığım imkansız bir seraptı benim için. Dokunmaya çalıştıkça kaybolan, beni sadece yoran bir serap.

Ben bir tek sevmeyi bilirdim.

Kendimi unutacak kadar sevmeyi, çok sevmeyi. Garip olan ise bunu bana yokluğuna rağmen o öğretmişti. Yüreğimden büyük bir aşkı içimde taşımıştım senelerce, sessizce. Şimdi ise karşımda gerçek olamayacak kadar güzel cümleyi söylemiş ve oldukça ciddi duruyordu.

Kalbimin ona ait olması hoşuna gidiyordu.

Derin bir nefes alıp gülümsediğimde her hareketimi izleyen gözleri eminim kızaran yüzümü çoktan fark etmişti. Bir haftadır ondan kaçtığımı anlayacak kadar zekiydi ve ben ne yapacağımı bilmiyordum. Bu benim tanıdığım Kuzey değildi, çok farklıydı.

"Yani artık küçük kız çocuğu değil miyim?"

İçimde tuttuğum saçma soruyu sormam onu gülümsetirken iki parmağıyla burnumu sıkıştırdı ve acıdığının farkında olduğunu sanmıyordum. Nefessiz kaldığımda elini çekmişti. Evet bu Kuzey'in sevme tarzıydı.

"Hala öylesin, bu kötü bir şey değil." Dedi.

O gece bu konuyla ilgili tüm öfkemi kusmuş olmama rağmen fikrinde bir gram değişim yaşamamasına sinirleniyordum, rahat tavırları beni öldürecekti. Yirmi yaşında bir insanın çocuk olması imkansızdı.

"Hayır değilim." Diye söylendim inatla.

Kollarımı göğsümde bağlayıp ona dik dik bakmaya başladığımda üzerime egildi, göz harelerinde gördüğüm parıltı eğlendiğini belli ediyordu.

"Sen çikolata gördüğünde mutlu olan sevimli bir kız çocuğusun." Dedi.

Sıcak nefesi yüzüme çarparken söylediği tek kelimeyle tüm sinirim uçup gitmişti bile, buna da ayrı sinir oluyordum. Bu kadar çabuk yelkenleri suya indirmemeliydim.
Kenetlenen gözlerimiz bir süre sonra telefonunun çalmasıyla ayrılırken kendime gelmem gerekiyordu. Bu yakınlık kalbime zarar veriyordu.

Kuzey birkaç adım geri çekilip ekranına baktığında telefonu kulağına dayadı, bende ruhumu besleyen güzel görüntüsünü izliyordum fırsattan istifade. Bir süre karşıdakini dinlerken kaşları ağır ağır çatılıyordu.

"Neredeymiş?" Dedi sertçe.

Duruşunu dikleştirip bana arkasını döndüğünde meraklanmıştım, kiminle konuşuyordu ve kim neredeydi? Öğrenmeliydim.
Geniş omuzlarına da doya doya bakmaya başlayıp sessiz kalmaya devam ettim, fazla merak...Neyse.

"Tamam, geliyorum."

Telefonu kapatıp bana yeniden döndüğünde yine sert Kuzey olmuştu bir anda. Dudaklarımı ısırırken dayanamayıp sordum.

"Nereye gidiyorsun?"

Kuzey ellerini cebine sokup nefesini bırakırken göz kırptı, göremediğim bir çukur falan mı vardı burada? Düşüyordum da.

DİVANE ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin