DİVANE- BÖLÜM 12-

119K 5.5K 878
                                    

• Yıldızımızı doldurmadan geçmeyelim lütfen, keyifli okumalar.

Karşımda duran adam benim iki yıldır ders gördüğüm hocamdı. Ama az önce ağzından çıkan cümleler ona ait olamazdı, olmamalıydı. Dakikalardır süren sessizlik bile kafamdakileri toparlamama yardımcı değilken sadece bakıyordum. Gökhan hoca derin bir nefes alıp başını önüne eğdi. Lütfen şaka olsun, buna çok ihtiyacım var diye geçirdim içimden.

İnanamıyordum...

Hiç bir şey söylemeden masadan kaçma isteğimi susturmaya çalışırken konuştu.

"Şaşırdın, hemde çok şaşırdın anlıyorum. Aslında sergiden sonra söyleyecektim, ama bir anda vazgeçtiğinde seni her an kaybedebileceğimi fark ettim."

Her cümlesi beni daha fazla çıkmaza sokuyordu. Ben ona hiç bir zaman o gözle bakmamıştım ki. O benim hocamdı. Bir kaç kez dudaklarımı araladım ama söyleyecek tek kelime bulamıyordum. Hala gerçekliğini idrak edemediğim bu şeyin içinden kalbini kırmadan nasıl çıkabilirim diye düşündüm. Çok tuhaf bir histi şu an yaşadığım.

"Şimdi bunu düşünme olur mu? Sadece sergiye ve derslerine odaklan, her zaman yanındayım bunu da unutma." Dedi anlayış göstererek.

Masadan kalkıp gittiğinde gözlerim bıraktığı boşluğa dalmıştı. Bu ne kadar zor bir durumdu böyle? Ben kaçmaya çalıştıkça peşimi bırakmayan duygularımı bana karşı hisseden biri vardı ve benim kalbim yalnızca Kuzey'e aitti. Elimdeki kahve soğumuştu, kıpırdayamıyordum. Ne kadar süredir boş boş oturduğumu bilmiyordum.
Telefonumun ziliyle irkildiğimde Kuzey abi yazısını görmemle iyice nefesim kesildi. Elim ayağıma dolanmış her şey birbirine girmişti sanki. Israrla çalan telefonuma tereddütle bakıyordum, sonunda boğazımı temizleyip açtım.

"Günaydın, işin bittiyse bırakayım eve okulun önündeyim."

Sabah sabah ikinci şoku da yaşamıştım. Neşeli ve canlı sesi bana bir parça huzur verirken artık konuşmam lazımdı. Buraya neden geldiğini anlayamamıştım ama heyecanım içimi kıpır kıpır etmişti bile.

"Geliyorum hemen."

Hızla çantamı alıp kantinden çıktım. Son yarım saati aklımdan silmek en iyisiydi, zaten söz konusu Kuzey olduğunda kendimi zorlamama gerek kalmıyordu. Ondan başka bir şeyi ne mantığım ne de kalbim kabul etmiyordu.
Adımlarım ona yaklaştıkça kalbimin atışları düzensizleşiyordu fakat buna bile alışmıştım.

Bahçenin girişinde elindeki sigarasıyla bir kaç kızın dikkatini çoktan çekmişti bile. Kıskançlıkla içimi çektim, o kendi içimde benimdi ama haberi yoktu. Vazgeçilmez rengi olan siyaha bürünmüş tüm güzelliğiyle karşımda duruyordu. Gözlerimiz buluştuğunda nerdeyse yanına ulaşmıştım. Beni izliyordu.
Boynunda parlayan pusulasını görmemle dilim tutuldu.

"Ne ara-"

"Yarın yaptıracağım dedim, yaptırdım." Dedi yarıda kalan cümlemi hemen tamamlayarak.

Yüzüne baktığımda gülüyordu, dudağının kenarında dün geceden kalma hafif bir morluk bile güzelliğini etkilememişti ve bu sinirlerimi bozuyordu.

"Bir daha çıkarma olur mu?" Dedim birden.
Hayır hayır bunu sesli söylemiş olamazdım.
Gülüşü daha da genişlediğinde utançla gözlerimi kaçırdım. Dilime hakim olamamıştım malesef.

"Kaybolurum sonra dimi." Dedi keyifle.
Dalga geçiyordu işte, biraz olsun duygularımı açmama gelmiyordu. Sinirle etrafıma bakınırken Gökhan hocayla göz göze gelmiş ve anında kafamı başka yöne çevirmiştim. Ne yapabilirdim ki?

DİVANE ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin