end

412 52 46
                                    

Düne kadar asla aklımda olmayan bir finalle karşınızdayım. Eski okuyucum varsa bilir, ben üç dakikada tüm kurguyu değiştirebilirim, azıcık dengesizim zjaldkqşodq

Ders çalışmaktan gerçekten tükendiğimde beni robot gibi hissettirmeyen tek aktiviteye tutundum ve bu hikayeyi yazmaya başladım. Destekleriniz için hepinize teşekkür ederim. Umarım beğendiğiniz bir kitap olmuştur.

Ophelia ve Calum için son kez,

İyi okumalar!

*

*5 Yıl Sonra*

"O-Ophelia, sen benim aklımdasın kızım, bir uyuşturucu gibi." Calum oldukça enerjik bir şekilde şarkıyı söylerken kıkırdayarak ona daha sıkı tutundum. Bu şarkıda dans etmeye bayılırdık ama maalesef şu an pek uygun bir ortam yoktu.

"Beni kaçırmıyorsun, değil mi?" Güldüğünü duyunca ben de gülümsedim ve onun belimden tutarak beni yönlendirmesine izin verdim. Gözümü siyah bir kumaşla kapatmıştı.

"Biliyorsun, yapmadığım şey değil." Evet, beş yıl önce ona o mektubu atmamdan sonra uzun bir süre peşimden koşmuştu. Gerçekten uzun bir süre. Ve bir gün beni ıssız bir tepeye kaçırmış, onun için ne anlam ifade ettiğimi More Than Words söyleyerek anlatmıştı. Zaten ona zar zor direniyordum, bana şarkı söylediğinde öylece teslim oluvermiştim.

"Daha önce sana harika koktuğunu söyleyen oldu mu?" Koluna tutuna tutuna yürürken gülümsememi genişlettim. Bunu hep söylerdi. "Ve çillerini kapatmadığında milyon kat daha güzel olduğunu?" Bunu da. Sık sık elmacık kemiğimden öper, oradaki çillerimin favorisi olduğunu söylerdi. Her zaman gülerdim ama aslında bu kalbimi sıcacık yapardı. İnsanların baktıkça kafasını çevirdiği, hatta genellikle benim için üzüldükleri bir şeyi bu kadar sevmesi hoşuma gidiyordu.

"Biliyorum, teşekkürler." Ayağım kuma değmeye başlayınca merakla kaşlarımı kaldırdım. Nereye gelmiştik böyle? Arabadan indiğimde sahil bile görünmüyordu.

"Az kaldı güzelim." Bu kelimenin bende bıraktığı etkiyi bildiğinden dolayı muzip bir sesle söylemişti. Tuttuğum koluna vurduğumda kahkaha attı. Şu an onu izleme fırsatım olmadığı için kızgındım.

Kumdan çıkıp tekrar taşlı bir yola adım attık. Calum'ın bir kapı açtığını duydum ancak hala temiz havadaydık, bir bahçeye girmiş olabilirdik. Enseme bir öpücük kondurduğunda huylanarak başımı hareket ettirdim. Kıvırcıklarım sallanmış, yüzüne değmişti. Bundan hoşlanıyordu, saçımı da öperek bunu kanıtladı. Parmakları kumaşı çözerken o sessizdi, bense ne göreceğimi oldukça merak ediyordum. Gözümün önünden çekilen kumaşla birlikte aniden ışık geldiğinde birkaç kere gözlerimi kırpıştırdım.

Ve mimarlığa ilk başladığımda "Bir gün burada yaşayacağım." diyerek çizdiğim evi karşımda buldum.

Bir süre tepki vermeden etrafı inceledim. İki katlı şirin evin kocaman bir bahçesi vardı, tam hayalimdeki gibi bir salıncak, iki köpek kulübesi ve çeşitli çiçeklerden oluşuyordu. Kulübelerden birinde Duke, birinde Venus yazıyordu. Kulaklarıma dolan dalga sesleriyle şaşkınlıktan dudaklarımın aralanmasına engel olamayarak arkama döndüm. Deniz tam karşımdaydı. İstemsizce oraya doğru birkaç adım atarak hayranlıkla dalgaları izlerken onun geriden gelen sesini duydum.

"Seninle bir anlaşma yapalım. Ne kadar mektuplaşırız bilemiyorum ama eğer bu sürerse ve arkadaşlığımız daha da gelişirse, birlikte bir sahil kasabasına gidelim. Sen istediğin kadar çello çalıp resim çiz, ben de bir süreliğine de olsa beynimin boş ve rahat olduğu anlar yaşayayım." Alıntı yaptığını belli edercesine sesini kalınlaştırdığında göz yaşları içinde ona döndüm. Ona doğru hızla yürümeye başladığımda kollarını benim için açmıştı. Boynuna atladıktan bir süre sonra bayıldığım yanaklarından tutarak dudaklarımızı birleştirdim. Göz yaşlarım ikimizin de yüzünü ıslatıyordu ama umrumda değildi. Çok mutluydum, çok mutluyduk.

Alt dudağıma bir öpücük kondurup geri çekilirken "İçeride harika bir yatak odası hazırladım." dediğinde gülerek karnına bir yumruk geçirdim. "Acıdı." dese de o da gülüyordu.

"Tüm bunları yapmana gerek yoktu." dedim ellerim hala boynundayken. Bir eli belimdeyken diğeriyle gözümün önündeki kıvırcık tutamı geriye atarak gözlerime baktı.

" 'Eğer seni mutlu edecek olan buysa, destek çıkmak için oldukça hazırım' derken ciddiydim." Parmaklarıyla göz yaşlarımı kuruladığında bir daha ağlamak istemiştim. "Ayrıca, sadece ben yapmadım. Çizimini çalmış olabilirim. İçeriyi de tamamen doldurmadım, düzenlemek istediğin bir şeyler olur diye." Tamamen onun hazırladığı bir şeyin beni huzursuz edeceğini biliyordu. Bunu düşünmesi bile onu daha çok sevmem için yeterliydi.

Benden vazgeçmediği için o kadar mutlu hissediyordum ki... Yıllar önce, bana benden ilk hoşlandığını söylediğinde korkmuştum. Çünkü ben de ondan hoşlanıyordum ama ona yetememekten deliler gibi korkuyordum. Bana bunun yersiz olduğunu söylemişti. Benim için çok şey yapmış, kendimi kötü hissetmeyeyim diye bir süre herkesten, kameralardan uzak bir yerde sadece benimle kalmıştı. Ardından, kabuğumu biraz kırdığında arkadaşlarıyla tanışmıştım. Kaykay ile çok iyi anlaşmış, onun samimiyeti sayesinde June'dan sonraki en yakın arkadaşımı kazanmıştım. Hiçbir şey korktuğum gibi olmamıştı. O kadar alçakgönüllü ve tatlı insanlardı ki, kısa sürede kaynaşmıştık. Ve şimdi de, grup kısa bir araya çıktıktan sonra beni sürpriz diyerek hayalimin evine getirmişti. Ona minnettardım, ona gerçekten minnettardım.

"Seni çok seviyorum." Dediğimde yüzüne en sevdiğim gülümsemesi yerleşti. Onu küçük, masum bir çocuk gibi gösteren bir gülümsemeydi bu. Ancak gerçekten huzurlu olduğunda böyle gülümserdi.

"Ben de seni çok seviyorum." Elmacık kemiğime dolgun dudaklarını bastırıp bir süre öylece kaldıktan sonra gülümseyerek geri çekildi.

"Hadi şimdi içeri girelim de odamızı görelim." Kahkaha atarak elini sıkıca kavradım ve peşinden gittim.

"Üzgünüm Hood ama pencereden gördüm, içeride çello var. Umrumda değilsin."

"Hadi ama!" İsyan edercesine konuşarak kapıyı açtı. Elini bırakarak ona havadan bir öpücük gönderdim ve çelloma doğru koştum. Omzunu kapının pervazına yaslayıp gülümseyerek beni izlemeye başlamıştı. Can't Help Falling In Love'ı çalmaya başladığımda gülümsemesi genişledi ve güzel sesiyle bana eşlik etti.

Gözlerimin içine bakarak "Elimi tut, bütün hayatımı da. Çünkü sana aşık olmaktan kendimi alıkoyamıyorum."
dediğinde kalbimin tatlı sancılarıyla onunla olduğum her saniye sık sık yaptığım gibi gülümsedim.

Beş yıl önce o mektup bana ulaştığı için gerçekten çok mutluydum.

More Than WordsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin