o

569 58 14
                                    

Merhaba C. Şanslısın ki mektubun senden sadece iki yaş küçük ve seninle aynı ülkede birine ulaştı. Hem seni anlayabiliyorum, hem de konuşmak için yalnızca dört saat beklememiz gerekecek. Nedensizce benziyormuşuz gibi hissettim. Dünyanın anlamsızlığını düşünmek için biraz yaşlı hissediyorum, bir noktadan sonra insan yoruluyor. Ama uygulama konusunda sana katılıyorum. Küçük tatlı tesadüfler burada iyi dostluklar yaratabiliyor. Bunu da garipsiyorum gerçi. Dünyada milyarlarca insan var ve günümüzde hepsine bir şekilde ulaşmak mümkün. Dünyanın bu kadar büyük olması bazen seni de dehşete düşürmüyor mu? Keşfedilmemiş yerler, hiç okunmamış harika kitaplar, dinlenmemiş kutsal şarkılar... Koca dünyada bütün bunlara yetişmeye çalışan küçük varlıklarız yalnızca. Belki de bize anlamsız gelmesi bu yüzdendir.

Hislerini bastırmak veya gerçek benliğini saklamak zorunda değilsin. Sonuçta insanların özgürlüğünü kısıtlamadığımız sürece özgürüz. Ne yapmak istiyorsan onu yap ve kendin olarak yap. Şu kısacık hayatı bir kere bile kendin gibi hissetmeden geçirmek berbat olur muhtemelen. Ayrıca bana kendini istediğin kadar anlatabilirsin. İnsanlarla yazışmayı severim. Konuşmayı sevmem ama. Biraz tuhaf değil mi? Bence konuşmak yazmak kadar etkili değil. Sanki seslendirince kelimelerin güzelliği kirli bir atmosfere karışıp gidiyor.

Bu arada, komşun rakun mu besliyor gerçekten? Rakunlar evcil mi ki? Neyle besliyor ayrıca? Bu çok ciddi sorularıma cevap bekliyor ve daha fazla uzatmadan gidiyorum.

İyi günler!
-O.

More Than WordsWhere stories live. Discover now