Neden ikisi birden hamile kaldılar ki?

***

Doktor odaya Kate ve Hilal'i almayınca Kate Hemşireyi odadan kovalayıp doktora seni giyemediğim yeni topuklu ayakkabılarımla ezerim diye tehdit etmiş Hilal de Kate abartılı tehdidinin altında kalmamak için ikiliyi öldürmekle tehdit etmişti. Adam dünden bu yana hala bana bakmak ister miydi emin değildim annemin üzerine Kate ve Hilal adama ağır gelmişti.

"Pekala ama lütfen müdahale etmeyin" diyebildi. Kate sessiz bir kızmış gibi hemen solumda, sağımda Hilal kolumda ki sargının açılışını seyrediyordu.

"Neden bize söylemedin?" dedi Hilal.

"Çünkü daha 8 saat bile olmadı" diyebildim.

"Tatlım bize her zaman anlatabilirsin" diye araya alt metin sıkıştıran Hilal'e gülümsemekten daha fazlasını yapmadım. Açılan yaralarımı tekrar onaran doktor işini öylesine titizlikle yapıyordu ki kendi acılarımın da onun elinde bir şekilde onarabileceği düşüncesi geçti. Hilal hamileliğin son evresinde olduğu için sürekli oturup şişen ayaklarını kontrol ediyordu.

"Tanrım.." diye mırıldandı Kate. Karnını sımsıkı tutup Hilal'e döndü. Hilal ile sanki gizli bir şifreleri varmış gibi Hilal de somurttu.

"Gene mi?"

"Bu sabah 5." Diye inledi.

"Neler oluyor?" dedim endişeyle. Hilal Kate destek olmak için koluna geçmiş çantasını yerde sürükleyerek odadan çıkmaya çalışıyordu.

"Tatlım sadece tuvalete gitmemiz gerekiyor, bilirsin hamile kadınların günlük 10 sefer gitmesi gerekir ya hani.."

"Bilmem" dedi sakince. Doktor ve hemşire tepkime gülmüştü. Hilal anlamsızca bir bakış atıp pardon der gibi elini kaldırdı.

"Artık tuvalette gitmekten canımdan bezdim!" diye söyleniyordu Hilal.

"Bazen Alex'e durumu anlatmak için üç çanta parçalıyorum" dedi Kate.

Hemşire sargı beziyle yaramı kapatırken aniden açılan kapıyla şaşırdım. Bu işin bu kadar kolay halledileceğini düşünmemiştim.

"Ne çabuk" dedi gülmeye çalışarak. Başımı kapının önünde dikelen adama kaydığında yutkunmak zorunda kaldım. Sarsıcı gerçekliğim tam karşımda bekliyordu.

Pedro.. Tanrım delice bakışlarını asla üzerimden çekmiyordu. Onu incelemek için sadece beş saniye bakışlarımı ona kaydırdığımda bana benzeyen yüzüyle karşılaştım. Kızarmış göz içleri, yorgunluğun ve uykusuzluğun simgesi mor göz altları, dağınık saçları ve ütüsünün dün geceden bozulduğu belli olan beyaz gömleği. Üzerini değiştirmemişti, onu bıraktığım anda ki gibi karşımda dikiliyordu. Öksürdüm ve doktora hızlıca teşekkür ettim. Bana doğru atacağı her hangi bir adımda dağılabilirdim. Bütün gece ağladığım gibi tekrar ağlardım ve tekrar pişman olurdum.

"İyi günler" diye bildim beni duyduklarından emin bile değildim. Kapıya doğru attığım her adımda içimden geri çekilmesi için dualar etmiştim ama yüce İsa ve Meryem beni adına beni duyan olmamıştı.

Kapıyı kapladığı gibi onu kenara çekebilecek gücüm de yoktu. Yaram sızladı, kalbim daha fazla.

"Lütfen" dedim sadece. Beni duymadı. Elini sargının hemen altında yerleştirdi, bir süre bekledi ve beni kendisine çekti.

"Gitmek istiyorum" diyebildim bu sefer. Her zaman güçlü olmamı bekleyen aile onurumu ayaklar altından almalıydım.

"Gidemezsin" dedi kulağıma doğru. Sıcak nefesinde ki özlemle sarsılmıştı. Göz kapaklarım bana ihanet edip usulca kapandığında acı daha fazla kalbime yayıldı.

O SEN DEĞİLDİN (Atos Serisi : 3)Where stories live. Discover now