Bir Bakmışsın Allah, hiç ummadığı Bir Anda Vermiş Kalbine Mutluluğu...

Start from the beginning
                                    

Hiçbir şey demedi gözlerimin içine baktı Ateş. Bu bakışlar... Öfke vardı, kızgınlık, bilhassa yorgunluk. Kara perdeler dalgalanmaktaydı Ateş'in gözlerinde. Benimle uğraşmaktan öyle bitap düşmüş ki. Ateş'im, ben senden razıyım, Allah'ta senden razı olsun. Bunca yıl kahrımı çektin, derdime derman oldun. Bin canım olsa, bin defa da Allah'tan hep yine seni dileyeceğim!

"İyi o vakit, madem gücün yok git istirahat et, biz de nikahı kıyar, geçeriz otağa, yorma kendini."

Bir anda neye uğradığımı şaşırdım lakin çok zor tutum kendimi, tez arakam döndüm ellerimle dudaklarım sıkıca kapattım. Olur da duymasın dudaklarımım arasında firar eder o çığlıklarımı, usulca akan göz yaşlarımı.

"Peki beyim, müsaadenizle."

Öyle sessiz çıkmıştı ki sesim, sanki canımdan ruhum çıkardı. Sol yanağımdan usulca akan yaşla sessizce uzaklaştım. Arkama dönmeden gittim.

Çok geçmeden otağa vardım. Lakin olmuyordu yüreğimde yangınlar vardı, durmuyordu, sönmüyordu bu yangın. Ateş, ikinci evliliğini yapacaktı hem de buna müsaade eden kişi ben iken. Daha fazla dayanamadım, bir anda başım dönse de uyumak çok istesem de yapamadım. soluğu Yıldırım'ın yanında buldum. İçimdeki huzursuzluğu anlamış olacak ki o da huzursuzca yerinden kıpırdanır dururdu. Eyerini tez çözüp dışarı çıkardım onu ve üstüne bindim. 

"Hadi Yıldırım götür beni buradan, en uzağa, yüreğimi sesini dahi duymayacağım uzaklara götür beni."

Çok geçmeden gür bir ses yankılandı.

"Yareeen.!"

Yoldaştı bu, usulca Yıldırım'la ona yaklaştım. 

"Beni almadan nereye gidersin."

Zor da olsa tebessümle baktım yoldaşa. Yoldaşın yüzüne bakarken ne yapacağını tez hissettim. Yoldaş gür sesle bir alpi çağırdığında derhal ona engel oldum

"Yoldaş bu sefer değil. Bu sefer sadece Yıldırım'a ihtiyacım var. Yalnız kalmak istiyorum. "

"Ama yar-"

"Yoldaş anla beni."

Ağlamaklı çıkan sesimle yoldaşın gözlerindeki şaşkınlık derin bir hüzne dönüştü. Başını eğdi.

"Seni anlıyorum, kimseyi istemiyorsun bilirim lakin, şunu unutma ki vardır her şey de bir hayır. Zor. Lakin sabret yaren. Bir bakmışsın Allah hiç ummadığın anda vermiş kalbine mutluluğu."

Dedi ve tebesümle bana baktı.

"Boşuna üzülüyorsun. kendinden bir habersin. Lakin ben sana bugün bir müjdeli havadis vereceğim. O yüzden akşam güneş batmadan otağıma gel."

Şaşkınlıkla yoldaşa baktım, lakin o tebessümle arkasına dönüp gitti. Otaktan çıktıktan sonra Ateş'in her tarafta 'Enda' diye bağırdığını işittiğimde tez arkama döndüm tam Ateş'e koşacakken Ateş'in yanında Yıldız Hatunu görmemle, olduğum yerde durup ağaçların arasından sadece onu izlemeye karar verdim. Ateş, atını çağırmış ve üstüne binmişti lakin yoldaş onu durdurmuş, zor da olsa sakinleştirmişti. Akan gözyaşlarımla içimden sayamadığım kadar yoldaşa tekrar dua ettim. Şu fani dünyada en çok duamı alan insandı o, günde belki yüz binlerde Allah razı olsun dediğim tek insan...

uzun bir yolculuğun ardında kendimi anam ve babamın otağında buldum, geçtim ortalarına günahtı belki lakin oturdum, sırtımı dayadım mezar taşına. Usulca ağladım ağladım ve ağladım. gözyaşım pınarı kuruyuncaya dek ağladım. Sonra güldüm deli halime. 

"Anne baba bilir misiniz bu kızınız koskoca on beş yıl boyunca bir beye bir çocuk veremdi bir ya bir tane. Anne. Neden hem de öyle çok çocukları sever iken. Haşa amacım isyan etmek değil ne haddime lakin ana çok zor. Cengaver'in oğluna ciğerime bastım 'oğlum' dedim ama olmadı. Ben benim çocuğum olsun istiyorum, herkesten muhafaza edeyim. İsterim ki... Saçını okşayayım. Alnına hiç doyamayacağı kadar onlarca buse kondurayım, karnını gıdıklayayım. Onunla cenk edelim. İsterim ki... Birlikte ninniler, türküler söyleyelim, onunla saklambaç oynayalım. Kavga edelim, isterim en çokta ciğerime basıp "yavruum" demek isterim. Ben başkasının çocuğunu değil kendi çocuğumu isterim ana! bilir misin baba belki imdi burada olsan bana kızardın ya da hak verirdin. Ben bugün Ateş'i dünyalar güzeli bir kız ile baş göz ettim sırf Ateş'ime güzel oğullar kızlar versin diye. Ateş'imin soyu devam etsin diye. Hafize ana ölmeden evvel söz vermiştim ben ona eğer çocuk veremesem, kendi elleri ile everecektim onu sözümü tuttum geç oldu lakin tuttum. Lakin imdi Ateş'i o kızla, bir an bile olsun yan yana görmek istemezdim. Ateş hiçbir zaman bu evliliği onaylamadı lakin eğer onaylamasa kuranla yemin içtim gidecektim ondan. Zor ana zor. Kokusunu dahi paylaşamadığım erimi bir başka hatunun kollarına bırakmak çok zor.  "

"OBADAKİ AŞK..." Where stories live. Discover now