"Herhalde Kellenden Hiç Memnun Değilsin!"

4.3K 371 87
                                    

______

"Bakışların ahu güzar. Aklımdan girip kalbimde bir mızrak gibi son bulursun. Nereden bilir ki insan o ceylan gözlere mahkum olacağını. Nereden bilirdi ki insan o gözlere esir kalacağını. Nereden bilir ki insan kaderin ısrar ile onu karşına çıkaracağını..."

___________

(5. Bölüm)

Enda'nın Bakış Açısı...

Gözlerimi açtığım da sabah ezanının o muazzam sesiyle uyandım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gözlerimi açtığım da sabah ezanının o muazzam sesiyle uyandım. Lakin burası, dur biraz neresi? Ben neredeyim böyle? Güçlükle ayağa kalkıp, nerede olduğuma baktım. Çadır; şu ana dek gördüğüm en büyük çadır doğrusu. Gördüğüm tüm çadırlardan daha büyük ve inanılmaz bir şekilde insanı büyüleyici bir havası vardı. Obanın duvar köşeleri, yerleri ve hasırların üzeri gökkuşağı gibi rengarenkti, adeta insanı kendine çekiyordu. Yerlere döşenmiş minderler ve onlara muazzam şekilde ayak uyduran kilimler 'ben buradayım' diye, haykırıyordu adeta. Duvarda ki kurt derisinden yazılı arapça kelamlar ve beni benden alan keskin gül kokusu, tam bir şah çadırıydı bundan eminim. Bir çok çadırı gördüm lakin bu kadar iç yakıcı ve büyüleyici bir çadırın içinde bulunup, uyanmak biraz tuhaf doğrusu. Bir çok savaş yaptım katılmadığım savaş, girmediğim hiçbir çadır kalmadı, belki bu çadırdan tonlarca güzel ve rahattılar lakin... Bunu etkilenerek söylüyordum ki, bu çadır bir ayrı. Burada beni çeken inanılmaz bir şey vardı, orası mutlak. Lakin ne olduğunu bir türlü anlamış değilim, neyse bununda kokusu çıkar pek yakında...

Burası kesin bir beye aittir, iyide benim beyin çadırın da ne işim var? Evvela onu anlamış değilim? Galiba çadırı biraz keşfe çıkmalıyım, ancak o vakit gerçekler ortaya çıkar. İmdi ki gayem abdest alabilecek bir yer bulmak, eğer biraz daha oyalanırsam vakit çıkacak.

Evvela uyandığım yere bakışlarımı çevirdim. İki-üç minder tek sıra halinde art arda dizilip koca bir mindere dönüşmüş, üzerine İnce bir örtü, ve onun üzerinde el emeğiyle yapılmış yumuşacık yastık ve bir o kadar da kalın yorgan vardı. Altımda da kalın bir döşek. İmdi anlaşıldı neden bu kadar tez vakitte iyileştiğim... Tez vakitte yerimden doğrulup, minderleri üst üste koydum, yastığı da onun üzerine koyduktan hemen sonra, hiç oyalanmadan ince örtüyü de itina ile katlayıp minder ve yastığın üzerine koyup, hepsini üst üste koymuştum. Keza sabah namazından sonra mutlak bir daha uyuyamam, uyuduğum vakitler nadirdir hasta dahi olsam.

Çadırın içini gezerken büyük bir oda gördüm! Oda demeye bin şahit lazım lakin mutlak bildiğim şey burası bir beye ait!

Örtümü omuzlarıma kadar örttükten hemen sonra keşif işine devam ettim. Allah korusun biri pat diye karışma çıkıp saçımı açık görürse işte o vakit ben biterim. Hızlı hareket ettiğimden ötürü başıma ani bir sızı girmişti, ah başım... Bir müddet minderlerin üzerinde oturduktan sonra iyi olduğuma inanarak ayağa kalktım. Allah'ım, sabah namazını kılayım hiç olmazsa, zaten dün namazlarımı kaçırdığım için büyük bir azap çekiyorum. Çadırı gezmeye devam ederken, bir kapı gördüm, dürüst olmak gerekirse kapı öyle büyük öyle ihtişamlı duruşu vardı ki bir an buranın çadırın beyine ait diye düşünmedi değil değilim, lakin bu kapıdan başka kapı da yoktu, diğer bir ihtimal hela burasıdır kesin diyerek, kapıya direk daldım.

"OBADAKİ AŞK..." Where stories live. Discover now