"Onlar Benim Ailem!"

2.2K 218 35
                                    

___

"İçin ağlasa da kim duyar seni? kim anlar dışarıdan olup biteni? Leyla'nın yüzünü görenler bilir: mecnun'un kalbine batan dikeni!"

Sadi Şirazi

_______

(26. Bölüm)

Satır arası yorum yapmadan ve yıldıza boğulmadan geçmeyiniz.

Keyifli okumalar dilerim.

...

Yolum Elyasa'nın kalesiydi. Ateş Bey'i düşünmekten Ne kadar yol yürüdüm bilmiyorum. Bildiğim tek şey şuursuzca hareket etmemdi. Yanaklarımdan aşığı süzen yaşlarla Elyasa'nın kalesinin önünde uzun zamandır oturmuş bekliyordum. Artık ayağa kalkma vakti, gayri yeter bu kadar göz yaşı. Derin nefes alıp kalenin kapsına vurdum. Öfkeli bakışlarla kapıyı bana bir kaç gün evvel Elyasa'yı kurtarmam için yalvaran gavur açtı. Beni görmesiyle çatılan kaşları gitmiş, büyük bir sevinç yüzünde ahenk etmişti.

"Siz, siz geldiniz. Ah tanrim cik teşkur ederim. Ben, ben zannettim ki siz gelmeyecek!"

"Ben siz miyim gelmeyeyim! Lafı uzatamaya gerek yoktur. İmdi sözün özüne gelelim, bak gardaş, size kısa bir mühlet veriyorum geldiniz geldiniz, gelmediniz aha şuradan çıkar ben giderim. Birinizi beklemem haberiniz ola valla. İmdi tekrar sorarım hazırsa-"

"Biz hir zaman hazir" dedi ve gür sesiyle "hadi askerler atlarınıza binin gidiyoruz Roberto'nun küçük dostu geldi." dedi ve atına bindiği gibi yüzüme koca tebessümü ile baktı. Karşımda otuz iki dişini açıp benden emir bekleyen genç gavura baktım. Uzun boyu, genişi omuzlu, iri yapısı ve iri kolları, keskin ve kararlı bakışları, gökyüzü anımsatan derin bakışları vardı, pürüzsüz yüzü... Köseydi, (sakalsız) hayret edilecek gibi ama ilk defa bir kösenin bu kadar güzel olduğunu itiraf edebilirim.

"Ne bekliyorsunuz, hayde Roberto'nun küçük dostu bekler!"

Dedi, kükreyerek. Şaşırmıştım doğrusu. Beni bu şeklide karşılayacaklarını hiç düşünmemiştim. Küçük dostu. Hah bir bu eksikti. Zira aklımdaki zan; büyük ihtimal bana pusu kurarlar, ya da bir hainlik damgası ortaya çıkarmaları idi. Gerçi dereyi görmeden kolları sıvamamak gerek. Daha yolculuk etmedim bir şey diyemem. Aklıma bir şeyh hocamın Hz. Ömer ve bir kimsenin yapmış olduğu havadis geldi.

Bir kimse Hazret-i Ömer'in yanında başka birisinden sitâyişle bahsediyordu. Medhediyordu onu. Hazret-i Ömer ona üç soru sordu:

"Onunla bir yolculuk yaptın mı?" dedi. Tabii o zaman zor yolculuk, çöl yolculukları vardı.

Adam "hayır" dedi.

"Ticaret gibi bir alışverişte bulundun mu?" dedi. Yani ictimâî (toplumsal ) bir muâmelede bulundun mu?

Adam yine "hayır" dedi.

"Peki ona sabah, akşam komşuluk ettin mi?" dedi.

Adam "hayır" dedi.

Bu üç soruya da "hayır" deyince, Hazret-i Ömer-radıyallâhu anh: (Allah ondan razı olsun )

"Kendisinden başka ilâh olmayan Allâh'a yemin ederim ki, sen onu tanımıyorsun!" buyurdu.

Zira bu üç vakitte insan kendini aişkar eder. O zaman gerçek yüzleri ortaya çıkar.

"OBADAKİ AŞK..." Where stories live. Discover now