"Seni Seviyorum"

2.9K 298 100
                                    

____

"Bazen insanın o kadar çok şeyi vardır ki anlatacak. Sonra bir etrafına, bir de kendine bakıyor... Lakin onca kalabalığın içinde anlatacak hiç kimsesi yoktur!"

________

(16. Bölüm)

Keyifli okumalar.

...

"SENİ SEVİYORUM!"

Ne?

Yok ya sen niye kötü anlıyorsun Enda. Gardaş olarak dedi herhalde.

"Valla bak bende seni seviyorum. İyi çocuksun kanım kaynadı sana, Allah var."

"Enda?"

"Efendim!"

"Enda."

Dedi ve ateş mavisi gözlerini, gözlerime dikti.

"Ben, ben. Sana aşık oldum!"

Ne? Allah'ım ne diyor bu çocuk 'seni seviyorum, 'sana aşık oldum,' diyor.?"

"Rozi, sen az önce ne ne dedin?"

"Duydun beni Enda, artık sensiz yapamıyorum! Kalbim bom boş sen yokken, kendimi çok yalnız hissediyorum. Seni, seni düşündükçe, bilmiyorum aklım uçup gidiyor yaptığım savaşları bile bazen unutuyorum."

"..."

Sakin ol Enda kalp kırma, Sakın...

"Senin o kalbinim boşluğunu ancak imam doldurur: Yalnızlığın ilacı ise Allah azle ve celle ile beraber olmakta. Ayrıca sözlerinde ölçülü ol. Haddini bil! Tek sözünle kırdığın gönlü, bin sözünle toplayamazsın. Ben sana ağabeyinden bahsederken, ağabeyinin dört kış evvel vuruldu ve tekrar bir daha uyanmadı derim. Sense bana hiç olmayacak sözler dersin. Ne demek 'seni seviyorum' hem ben, ben sana hiçbir zaman öyle, öyle şey iyi davranmadım. Ben sana hiçbir zaman başka bir gözle bakmadın sen, sen benim yoldaşımın gardaşısın!" 

Bunları dememle Robi'in gözleri doldu. Yapma şunu be. Bir an sözlerimi beynimde tekrar ettiğim de yanlış bir şey demediğim için bin şükür edip, derin bir nefes aldım. Lakin yine gönül ya işte. O öyle başını eğince yüreğimde bir feryat ahenk etti.

"Ya Robi, bula bula beni mi sevdin! Bak ben bunları duymadım, sende böyle bir şey demedin tamam mı. İmdi kalbini kırmak istemem sen var git yoluna, ben varıp gideyim yoluma."

Dedim, dedim lakin bu adam gitti yerine eski Robi'miz döndü. Başını kaldırıp, o saf berrak mavisimsi gözlerinin üstüne, zifiri bir karanlığın inmesiyle bir adım yaklaştı yanıma.

"Sen ahmak mısın.?"

Karanlık gözler, sessiz ve ürpertici ses tonu ve inanılmaz derce de çatılmış kaşarının üstünde beliren damarlar. Yoo korkmuyorum, neden korkayım ki.

"Hayır."

Yani hayır. Bence akıllıyım ya.

"Beni hiç anlamıyorsun dimi?"

"Evet."

"Beni seviyor musun?"

"Hayir, ay hayır."

"Enda. Lütfen?"

"Ne var Robi! Bak bugünden sonra artık benim için sen bittin, diyemem zira bugünden sonra artık yakandan düşemem, 'Seni seviyorum' o ne yahu, öyle bir şey mi varmış. İyice kulaklarını aç ve beni iyi dinle. Benden sana asla yar olmaz! Bu bir. Sen benden nefret dahi etsen, bana işkence de etsen, kovsan, dövsen de ben senin peşini bırakmayacağım. Bu iki. Sen, sen. Sen benim can yoldaşımın, gardaşısın. Senin değil kılına zarar gelsin, sana her kim el kaldırırsa o eli ben kıracağım, sana Kara'nın kızının sözünü veriyorum. Bu da üç. Zira bilirim bu sen değilsin! Sen olmazsın, içinde halen 'ağabey' diye bağıran küçük bir çocuk var. Yapma. Sakın bana yan gözle bakma. Zira ben senin yan gözle bakacağın bir kız değilim. Sen benim yoldaşımın gardaşısın, benim içinde aynı şey. Ağabeyin gözlerini açıncaya dek seni korumak benim vazifem. Boynumun borcu. Zira ağabeyin beni uçan sinekten tut, gece havlayan köpekten bile korurdu, imdi borcumu ödeme sırası bende. Böyle bir yoldaşa nasıl borçlu kalabilirim, bu borç değil lütfen beni yanlış anlama bu benim görevim, en büyük vazifem."

"OBADAKİ AŞK..." Where stories live. Discover now