Bir an ne dediğini anlamayıp kaşlarımı çattım ama ne saçmaladığını çözmem neyseki fazla uzun sürmedi. Taksi ile geldim dediğim gün Ayaz'ın arabasını görmüştü; kendince espri yapıyordu beyefendi.

"Neden bu kadar çok tanışmak istiyorsun anlamıyorum," diye homurdandım. Keşke vazgeçseydi. Ayaz bugünlerde sinir küpüydü zaten bir de seni üvey abim ile tanıştıracağım diye nasıl söyleyecektim?

"Abi olmadan anlayamazsın," dedi. Elinde çevirdiği kalemi masaya geri bırakıp hiç olmadığı kadar ciddi bir şekilde, "Bu cumartesi tanışacağız, yarın konuş yoksa Selim Abi-"

"Off tamam tamam!" diye bağırdım. "Çık git artık tamam!"

Güven odamdan çıkınca başımı masaya kırmak istercesine sertçe koydum.

***

Dün gece uyuyana kadar krizi bekledim. Her gün mü geliyordu bu bela bir bağımlıya yoksa günü ya da saati belli olmuyor muydu bilmiyordum ama korkuyla bekledim işte. Kendisi gelmedi ama beklemek de kendisi kadar yıpratıyordu beni. Sabah olup uyandığımda başka bir konu içime dert olmaya başladı. Sanki gecenin ayrı gündüzün ayrı dertleri vardı.

Ayaz o Erdal denilen adamın yerine gideceğim diye tutturup okula gelmeyeceğim der diye korkarak çıktım evden. Arabasını görünce adımlarımı hızlandırdım ama arabaya binip okul formasını giydiğini görene kadar rahatlayamadım.

"Okula gidiyoruz değil mi?" diye sordum hemen korka korka.

"Okula gidiyoruz Gamze," dedi. Göz altları hiç uyumamış gibi çökmüştü ve gözlerinin beyazlarındaki minik kırmızı damarlar her an çatlayacakmış gibi belirginleşmişti. "Bundan sonra başka bir yere gitmeyi aklından bile geçirme zaten."

"Sen de gitme," dedim yalvarır gibi. Sesim ağlayacakmışım gibi incecik çıktı. Ayaz da dönüp bana baktı endişeyle. "Biliyorum annenin neden oraya gittiğini öğrenmek istiyorsun ama... başka bir yol bulalım."

"Başka yol yok," dedi Ayaz tekrar önüne dönüp. Çene kemikleri dalgalandı. "Bu konuda biz diye bir şey de yok! Konuyu kapat."

"Dün o adamın söyledikleri seni endişelendirdi anlıyorum ama bana bir şey yapamaz ki-" derken beni tersleyerek susturdu.

"Gamze!" dedi sertçe. Yine küçüldüm koltuğumda. "Konuyu kapat dedim! Bitti!"

Doğruyu söylemek gerekirse ben de korkmuştum o an ama sadece Ayaz'ı korkutmak ya da sinir etmek için söylediğini düşünüyordum artık. Beni kaçırıp genel evde çalışmaya zorlayacak hâli yoktu. Bu kadar kolay olamazdı. Sonra Ayaz'ın annesini düşündüm.

Tarih tekerrür etmek zorunda kalabilir.

"Tek başına bir şeyler yapma o zaman," dedim. Yanında ben olmayacaksam bile onu koruyacak birileri olmalıydı en azından. "Plansız hareket etme işte ne bileyim."

"Dün bir hataydı," dedi. Okula gelmiştik. "O pezevengin karşısına bir daha çıktığımda beni son görüşü olacak."

Beni son görüşü olacak derken umarım konuyu öğrenip peşini bırakacağım demek istiyordur diye düşündüm endişeyle. Başka bir anlam çıkarmak istemedim.

Biz arabadan çıkıp okula doğru yürürken bahçede kimse yoktu; saate bakmaya üşendim ama sanırım derse geç kalmıştık. Tek başıma olsam sonradan sınıfa gireceğim için telaşlanırdım ama Ayaz yanımda olunca umursamadım hiç.

ZEHİR (1)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora