6. BÖLÜM

304K 6K 1K
                                    

6. BÖLÜM

Bazı insanlar için öpüşmek artık el sıkışmak gibi basit ve sıradan bir olaya dönüşmüş olabilirdi; bunun için elbette kimseyi yargılama hakkım yoktu ancak konu bensem bir söz hakkına sahip olmalıydım.

Tabii ki onu beni öptün artık hayatımın bir parçası olmak zorundasın diyerek kendime tutsak etme gibi bir amacım yoktu. Sadece bu olayın benim dünyamda basit bir olay olmadığını bilmesini istiyordum. Öylesine öpüp unutabileceği bir kız olmadığımı anlamasını istiyordum. Belki de sadece beni hatırladığını bilmek istiyordum.

"Kriz esnasında elini tutmuş olabilirim bunu kabul ediyorum ama birini öpmüş olsaydım kriz geçiriyor olsam bile hatırlardım emin ol," dedi sahte bir gülümseme ile. "Yoksa seni öpmemi mi istiyorsun?" diye sordu gözlerini kısıp yüzüme alaycı bir ifadeyle bakarken.

"Beni ne zaman öptüğünü çok iyi biliyorsun Ayaz," dedim. Gerçeklerden kaçmak istediğinde espri yapmaya başlıyordu ve çok sinir bozucu oluyordu.

Telefonu çalmaya başlayınca bana bir cevap vermekten kurtulduğu için rahatlayarak hemen telefonuna sarıldı. "Geldin mi Eren?" diye sordu. O gece de Eren diye birini aradığını hatırlıyordum; yakın bir arkadaşıydı sanırım.

Kapıyı açıp odadan çıkarken, "Geliyorum hemen neredeyim demiştin?" diye telefon ile konuşmaya devam etti.

Okul çantamı omzumda dengeleyip peşine takıldım. Asansör çağırma düğmesine art arda birkaç kez basıp bulunduğumuz kata gelmesine daha çok olduğunu görünce merdivenlere yöneldi. Asansörlerden hoşlanmıyordum ama merdiven inip çıkmak daha beterdi; neyse ki sadece 4 kat merdiven inmemiz gerekiyordu.

"Can arabamı almış mı?" diye sordu merdivenleri inerken. Ona yetişebilmek için merdivenleri koşarak inmem gerekse de çok fazla arkasında kalmamayı başardım.

"Tamam," deyip telefonu kapattığında hastaneden çıkmıştık. Benden kaçıyormuş gibi hissetsem de yine de onun çok gerisinde kalmamam için beni beklediğini düşündüm çünkü istese beni arkasında bırakıp gidebileceğinin farkındaydım.

Yol kenarında, kaldırımda yürürken hemen arkasından, "Ayaz bekle!" dedim. Durmadı ve yürümeye devam etti ancak bu konuyu kapatmaya niyetim yoktu. Beni hatırladığını söyleyecek ve benden özür dileyecekti böylece ben de o gecenin kafamda kurduğum bir hayal olmadığına emin olup o geceyi aklımdan çıkarabilecektim. Bir gerçeği unutmak bir hayali unutmaktan çok daha kolaydı çünkü.

"Ayakkabılarımı çıkarırsam beni hatırlarsın belki?" diye bağırdım son gücümle. O durduğunda ben de durdum. Arkasına dönüp bana bakınca ayakkabılarımı çıkarıp ayaklarım ile kenara ittim. "Şimdi hatırladın mı beni?" diye sordum kollarımı hafifçe iki yana açıp varlığımı göstermeye çalışarak.

"Saçmalamayı bırak da giy şu ayakkabılarını," dedi ama yanıma gelmedi. Birkaç adım ötemde yine aynı soğuk ifade ile bekliyordu. "Külkedisi misin sen ne bu ayakkabı olayı?"

Hiç içimden gelmese de güldüm. Beni hatırlamıyormuş gibi yapma konusunda kararlı görünüyordu ama ben de o geceyi ona hatırlatma konusunda kararlıydım.

"Sanırım o geceyi hatırlaman için daha etkili bir şey yapmalıyım," dedim ve hemen sağımızda akan yola baktım. Ayaz da benimle birlikte arabalara bakıp kaşlarını çattı ve düşünceli bir şekilde başını yana doğru eğerek tekrar bana çevirdi gözlerini. "İlk karşılaşma anımızı yeniden canlandırmama ne dersin Ayaz?" deyip yola doğru bir adım attım.

"Yapma!" diye bağırdı ama onun sesini bir korna sesi bastırdı. Hangi ara yanıma gelmişti bilmiyordum belki de ben yola döndüğüm anda koşmaya başlamıştı, zaten aramızda çok büyük bir mesafe yoktu. Beni kolumdan tutup tekrar kaldırıma çektiğinde gözlerimi kaldırıp telaşlı yüzüne baktım.

ZEHİR (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin