41.BÖLÜM

161K 5.9K 1.7K
                                    

41. BÖLÜM

Karşımda duran kadın geçmiş denilen o dipsiz kuyudan çıkıp gelen bir anının zihnimde canlanmasına sebep oldu. Hatırlamak istemediğim, hatırladıkça o anın şiddetine, nefretine ve çaresizliğine düştüğüm o kuyu beni içine çekti.

Babamın evdeki tüm eşyalarını tek bir bavula sığdırıp, bizi ve evimizi terk ettiği gündü. Ayrılma kararı aldıklarını bana açıklamışlardı hatta annem evde bağıra çağıra babama küfür ettiği için babamın annemi aldattığını da bilmek zorunda kalmıştım. Yine de son anda her şeye rağmen babamın o kapıdan çıkmasına izin vermek istememiştim.

O an annemin duygularını düşünememiştim; çocukça bir istekle annemi ve babamı bir arada tutmak istemiştim.

Annem kendisini yatak odasına kapatmışken ben babamın koluna yapışmış gitme diye ağlıyordum. Küçük bir çocuk gibiydim.

Babam üzgün bir şekilde yüzüme bakıp, "Sevdiğim kadın annen değil," demişti. Ağlamayı kesip, babamın kolunu bırakmıştım o an. "Hatalı olduğumu biliyorum ama bu evliliğe devam edersek asıl o zaman anneni aldatmış olurum kızım. Sen her zaman benim en değerlim olacaksın."

"Gamze?" Karşımdaki kadın ismimi söyleyince dalıp giden gözlerim tekrar odağını buldu. Nasıl bir kadın ile karşı karşıya olduğumu bilmediğim için çekinerek, "Evet benim," dedim.

Adının Merve olduğunu sabah babamdan öğrendiğim kadının yüzüne birden kocaman bir gülümseme yayıldı ve yanakları gözlerine kadar ulaştı; ben daha neye uğradığımı anlayamadan beni kollarının arasına çekti ve sıkıca kucakladı. Kıyafetleri yemek kokuyordu.

"Sabahtan beri heyecanla seni bekliyoruz," dedi coşkuyla. Hâlâ kollarının arasında kaskatı bekliyordum çünkü şoke olmuş durumdaydım. "Odanı bile hazırladık sayılır. "

Beni bırakıp mahcup olmuş gibi gülümsedi sonra. "Kusura bakma kucaklayıverdim hemen seni, üzerim soğan kokuyordu," dedi üzerindeki mutfak önlüğünü düzelterek. "İçeri gel hadi bekleme kapıda."

Soğan kokusunu sevmezdim ama bu kadının üzerine sinmiş koku rahatsız etmedi beni, aksine eve, bir ailenin içine gelmişim gibi hissettim.

"Teşekkür ederim," dedim boğazımda oluşan yumruyu yutkunduktan sonra. "Bavullarım-" diyeceğimde beni evin içine çekti. "Gel kızım gel hallederiz gir sen."

Babamın yeni eşinin bana karşı bu kadar anaç ve sıcak olması tuhaftı. Ya da ben insanlara karşı güveni zedelenmiş bir kız olduğum için yüzüme gülen her insanın arkasında bıçak gizlediğini düşünecek kadar paranoyaklaşmıştım. Bu yüzden bedenim asla gevşemiyordu.

"Merve bu arada benim ismim," dedi tatlı tatlı. "Merve abla diyebilirsin istersen."

"Olur tabii," dedikten sonra ayakkabılarımı çıkarıp salona doğru yürüdüm. Kapının hemen yanından yukarı doğru çıkan tahta merdiven basamakları vardı. Ev tek katlıydı ama çatı katı da kullanılıyor olmalıydı. Ben salondaki koltuklardan birine oturduğumda Merve abla merdivenlerin başına geçip yukarı doğru seslendi.

"Güven! Aşağı gel oğlum Selim abinin kızı geldi, Gamze! "

NE? NE? NE?

Babam bir üvey çocuğu olduğundan bahsetmemişti. Merve Abla annem gibi genç yaşında ilk evliliğini yapmadıysa bu Güven küçük bir çocuk olabilirdi. Öyle olmasını umut ettim. Küçük bir erkek çocuğuna ablalık yapmaya razıydım ama ergen bir üvey kardeşe daha katlanamazdım!

Merdivenlerde önce uzun bacaklar, sonra kas yığını bir beden ve en sonunda da pişmiş kelle gibi sırıtan bir yüz gördüm. Kesinlikle küçük bir çocuk değildi ama liseye hatta üniversiteye giden biri gibi de görünmüyordu. Vücut geliştirici adamlara benziyordu ama yüzü vücuduna zıt bir şekilde fazla masum bir ifadeye sahipti.

ZEHİR (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin