26. BÖLÜM

245K 5.9K 1.1K
                                    

26. BÖLÜM

Ayaz başını koltuğun arkasına yaslayıp gözlerini kapattı. Titremeleri durmuş, vücudu istediği zehri aldığı için susmuştu. Ne hissediyordu, o zehir zihninin içinde ona neler gösteriyordu bilmiyordum ama yüzü ifadesizdi.

Bu zehir onu mutlu mu hissettiriyordu yoksa hissettiği her şeyi alıp götürüyor muydu anlayamıyordum ama mutlu görünmüyordu. Aslında üzgün ya da kızgın da görünmüyordu. Gerçekten söylediği gibi hiç olmuştu sanki.

Yanında ne yapacağımı bilemeyerek otururken titreyen ellerimi kucağımda birbirine kenetledim. Sınıfta kriz geçirmesi ya da öfke nöbeti geçirmesi hatta karşımda kendini vurmaya çalışması bile beni bu kadar korkutmamıştı. O zehrin gerçekliğini görmek hepsinden daha korkutucuydu.

Gözlerini açmadan, "Gamze?" dedi uykulu bir ses tonuyla. İki elini de bacaklarının üstünde yumruk yaptı. "Engin'i ara ve gelip seni almasını söyle."

"Ne?" dedim şaşkınlıkla. "Neden?"

O zehri vücuduna alması bile yetmemiş miydi? Neden hâlâ kendini sıkıyordu? Neden hâlâ sesi bulanık ve kaybolmuş gibiydi? Nefesini kesik kesik sesli bir şekilde dışarı bıraktı.

Gözlerini açıp bana baktığında gözlerinde yasak bir duygunun telaşını gördüm. Bu duygu gözlerinin etrafını adeta bir sigara dumanı gibi sarmış, boğuyordu.

"Seninle bu arabanın içinde daha fazla kalırsam kendimi tutabileceğimi sanmıyorum," dedi boğuk bir sesle. Donup kaldım. "Ama sen de istiyorsan..."

"Telefonunu ver!" diyerek sözünü kestim hemen telaşla.

Korkuyordum.

Hiçbir şey söylemeden telefonunu uzattı ve tekrar başını koltuğun arkasına yaslayarak gözlerini kapattı kendisi ile mücadele ederken.

Titreyen parmaklarım ile şifresini girip Engin'i aradım. Engin'e hızlı hızlı Ayaz'ın yoksunluk krizi geçirdiğini ve gelip beni almasını istediğini söyledim. Nerede olduğumuzu tam olarak bilemediğim için bulunduğumuz sokağın konumunu gönderdim.

"İyi misin?" diye sordum biraz tereddüt ederek. Böyle bir durumda ne tepki vermem gerekiyordu bilemiyordum. Korkuyordum ama onun korkmasını da istemiyordum.

"Sesin beni daha çok tahrik ediyor," dedi. İçine derin bir nefes çekerek göğsünü şişirdi.

Ağzım şaşkınlıkla aralanırken yüzüne bakıp kaldım şok içinde. Onun beni tedirgin eden her hâline art arda şahit olmak bana fazla gelmişti.

Engin'in gelmesi fazla uzun sürmedi. Ayaz'ın arabasından hiçbir şey söylemeden ineceğimde Ayaz, "Gamze?" diyerek durmamı sağladı. Gözlerime baktı. Bakışlarında tüm o yasak ve tehlikeli hislerin arkasında benim Ayaz'ımı görür gibi oldum. "Özür dilerim."

***

"Yemeğinle oynama Gamze."

Çatalımla didikleyip, tabağın içerisinde oradan oraya attırdığım ıspanaklardan kafamı kaldırdım ve anneme baktım. Sanki tüm derdi benim yemeğimle oynamammış gibi bir yüz ifadesiyle bana bakıyordu. Çatalımı tabağımın kenarına bıraktım. "Ben tokum. "

"O yemek bitecek. "

Anneme gülmek ile sinirlenmek arasında kalmış bir yüz ifadesiyle bakmaya başladım. Adnan Bey'in kahvaltı kuralından sonra şimdi de annemin tabağındaki yemekler bitecek kuralı mı başlamıştı? Bu kuralları beş yaşında olsaydım etkili olabilirdi belki ama şimdi yemeklerden soğumama sebep oluyordu.

ZEHİR (1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin